Hollande’ın Buruk Zaferi - Nilgün Cerrahoğlu

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu, tam beklendiği gibi Hollande kazandı. Ama bu, sosyalistler için buruk bir zafer oldu.
Elysee’de Mitterrand paranteziyle anılan sosyalistlerin bu yeni yükselişine, aşırı sağın yüzde 18’e varan oy patlaması eşlik etti.
Böylece her 5 seçmenden birinin aşırı sağa yelken açtığı bir Fransa tablosu ortaya çıktı….
Bu yeni Fransa, Avrupa’nın başkentlerinde heyecanla birlikte endişe yarattı.
Hollande’ın ilk tur başarısını ikinci turda yenilemesi ve soldaki diğer güçlerle beraber merkezin oylarını arkasına alması halinde; Avrupa solu hiç kuşkusuz rahat bir nefes alacak.
Avrupa solu için son şans

Önümüzdeki yılın; İtalya, Almanya gibi büyük AB ülkelerinde seçim yılı olması, bu ülkelerdeki sosyal demokratlar için “Hollande etkisini” yaşamsal hale getiriyor ve olası bir “Hollande zaferi”; Roma, Berlin gibi başkentlerde “Avrupa solunun beklediği hayat öpücüğü” olarak görülüyor.
“Hollande etkisiyle” yeniden ayağa kalkmayı uman Avrupa solu için bu, gerçekte, sosyal demokrasinin Eski Kıta’da yenilenmesi ve gözden geçirilmesi için son bir fırsat. Beklentiler o nedenle bu kadar yüksek. “İstihdam-büyüme”, “dayanışma” “laiklik” ve “demokrasi” fikirleri etrafında solun silkinerek yeniden toparlanması için “Hollande aşısına”, Avrupa solunun ileri gelen tüm liderleri bel bağlamış durumda.
Ancak ne var ki aşırı sağın başdöndürücü ilerlemesi, heyecanları bir anlamda kursakta bırakıyor…
İkinci turda ne olacağı çünkü hiç belli değil.
“İlk sıraya yerleşen Hollande’ın, ikinci turda çantada keklik zaferi garantileyeceği” yolundaki beklentiler, Marine le Pen’in oylarındaki aşırı yükseliş sayesinde tehlikeye girdi. Kamuoyu yoklamaları gerçi hâlâ ikinci tur için Hollande’ı yüzde 54 civarı oylarla galip olarak öne çıkarıyor ama önümüzde on beş gün var.
On beş gün, Sarkozy gibi “manevracı” bir politikacı için uzun zaman.
İstihbarat servisleri, içişleri bakanlığı gibi tüm iktidar enstrümanları; Elysee’den çıkmamak için diretecek olan Sarkozy’nin elinde.
Seçim kampanyasının Fransa’da asıl şimdi başladığından dem vuran gözlemciler; “kamuoyu yoklamalarının son kertede salt istatistiksel verilere dayandığını, siyasetin istatistikten ibaret olmadığını ve Sarkozy’nin her şartta tehlikeli bir rakip olduğunu” hatırlatıyorlar.
Aşırı sağ tsunami durdurulamıyor

Sağ ve sol kamp arasında zaferi tayin eden güç geçmişte merkez lider François Bayrou’nun seçmenleri olagelmişti…
2007 seçimlerinde yüzde 18 civarında oy oranıyla “3. güç” olan Bayrou ne var ki bu defa yüzde on altına inerek 5. parti oldu. Elysee’nin galibini belirleyecek üçüncü güç bu durumda merkez değil, Le Pen’in sağcıları olacak.
Zarları Marine le Pen’in Ulusal Cephe’si atacak.
Yaklaşık bir yıl önce partiyi babası Jean Marie le Pen’den devralan “Madam Le Pen”in, seçmenlerini Hollande/Sarko arasında halihazırda ne yöne sevk edeceği bilinmiyor. Ama yoklamalar, aşırı sağ seçmenin yüzde altmışının bizzat kendi inisiyatifiyle Sarkozy’ye kayabileceğini söylüyor.
Sağın oy rezervinde bu umulmadık artışı sağlayan “Madam le Pen”den nasiplenecek olan Sarkozy’nin, bundan böyle eli mahkûm direksiyonu aşırı sağa kırması kaçınılmaz oluyor…
Michel Onfray gibi ünlü düşünürlerin de aralarında bulunduğu bazı önde gelen gözlemcilere göre ne var ki Madam Le Pen, Sarkozy’yi Elysee’den söküp atmak için özel gayret de sarf edebilir. Fransa’da zira haziran ayında genel seçimler var. Sarkozy’nin iktidardan silinmesi, Le Pen’e yarar. Le Pen’i “sağın rakipsiz liderine” dönüştürebilecek olan bu dinamik, Sarkozy’nin partisinin aşırı sağ kanadıyla Ulusal Cephe arasında birleşmeye yol açabilir…
İşte böyle ortada açık olan çok sayıda hesap ve bahis var.
Bu açık hesaplar, Elysee’nin olası galibi hakkında kesin öngörü yapmayı engelliyor.
Ancak her halükârda…
17 yıllık aradan sonra sosyalistlerin Elysee Sarayı’na yeniden girmeleri durumunda dahi, aşırı sağ tsunaminin durdurulamayacağı, Fransa sağında kartların yeniden dağıtılacağı anlaşılıyor…
Fransa’nın Eski Kıta için “laboratuvar” konumunda bir ülke olması…giderek güçlenen Avrupa sağına böylelikle Marine Le Pen eliyle yeni bir ivme katıyor.
“Yarı Nazi” lakabıyla bilinen Le Pen sağına oy vermek artık “ayıp” olmaktan çıkıyor.
43 yaşındaki genç kadın lider Le Pen’le birlikte, aşırı sağ meşrulaşıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu, Fransa’daki tüm bu unsurlar nedeniyle “iki farklı Avrupa algısı” ile “anlayışını” karşı karşıya getiriyor.
Bir yanda zincirlerini kıran ve gümbür gümbür yükselen bir “aşırı sağ” ve diğer yanda tekrar başını kaldırıp, küllerinden doğmaya çalışan “sol” arasında cereyan etmekte olan bir yarış bu.
İkinci tur Fransa’da sadece kimin cumhurbaşkanı olacağını tayin açısından değil; hangi Avrupa anlayışının öne çıkacağını belirlemek açısından da tarihi önem taşıyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget