Başbakan’ın değişmeyen bir huyu var. Uygulamaları yasalara, gerçeklere de aykırı düştü mü, “halkımız istedi” diyor.
RTE’nin indinde AKP’ye oy veren yüzde 50 seçmen, 74 milyon “halk!”
28 Şubat soruşturmasını da “halkın istediğini” söyledi.
Anlamı nedir bu sözün? Gayet basit. Halkımız, bilmediğimiz iletişim yollarından, 28 Şubat neden soruşturulmuyor, Çevik Bir neden tutuklanmıyor diye RTE’ye ve savcılığa başvurdu; ola ki suç duyurusunda da bulundu .
Savcılar da “halkın isteğini” yerine getirerek 28 Şubat’ı soruşturmaya aldılar!
Milli irade dedin mi akan suların durduğu bu ülkede, bu kadar basittir gerçekleri saptırmak!
***
28 Şubat soruşturmasının intikam duygularını tatmin etmek amacıyla tezgâhlandığını söyleyen Kılıçdaroğlu’na karşı çıkan RTE, farkına varmadan suçlamayı doğrulayan açıklamalar yaptı.
“Kendini överken ayıbını söyler” demeye gelen “merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” diye bu gibi hallerde sık sık kullanılan bir özdeyiş vardır, o hesap. RTE de 28 Şubat dönemine saldırırken intikam duygularının tutsağı olduğunu kanıtladı.
Üstelik “Senin siyasi tarihten haber yok” dediği Kılıçdaroğlu’na saldırırken, siyasi tarih diye belediye başkanlığındaki mahkûmiyet kararını mahkeme, “oraların (yani askerin) talimatı ile aldı. Cezaevine ‘oraların’ talimatıyla girdim” diye açıkladı ve…
…15 yıl içinde sakladığı kin ve intikam duygularını “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” özdeyişiyle açığa vurdu.
***
Milli irade anlayışına gelince:
27 Mayıs’tan önce ülkeyi açık cezaevine dönüştürerek antidemokratik bütün olanakları kullanan, gazetecileri hapse tıkan, Meclis’te yargı olanaklarıyla donattığı Tahkikat Komisyonu’nu kuran, demokrasiyi tek adamlığa dönüştüren Adnan Menderes, bütün uygulamalarında milli irade sözcüklerini kullanıyordu.
…2002’den 2012’ye kadar tek adamlığını pekiştiren, kendine ve partisine muhalefet edenleri hapse tıkan, korku imparatorluğu kuran, demokrasinin klasik kurallarına aykırı uygulamalar ile tek adamlığını pekiştiren RTE’nin milli irade anlayışı ile Adnan Menderes’in milli irade anlayışı arasında fark yok!
Her ikisi de milli irade söylemini kişisel siyasal amaçları uğruna kullandılar.
***
Nagehan’lar, Ilıcak gibi 27 Mayıs’ta babasını tutuklayan askerlere duyduğu kin ve nefret nedeniyle o günü demokrasiye müdahale diye algılayanlar ve benzerlerinin fikir ve görüş babası RTE… ne derse desin, o günleri yaşayanlar şu gerçeği biliyor:
27 Mayıs; Menderes’in milli iradeyi kullanarak tek adamlığa yuvarladığı demokrasiye rahat nefes aldırmak, korku rüzgârının hızını kesmek ve milli iradenin gerçek yörüngesine dönmesini sağlamak için gerçekleştirildi.
Bugün ise ülkemiz; milli iradenin, milli iradeyi dediğim dedik diye kullanan RTE’den ülkeyi kurtaracağı günü bekliyor...
***
Demokrasilerde darbenin yeri yok. Anladık.
Fakat her darbe tartışmaya açıldığında, darbeleri şu veya bu yanlarıyla sürekli yerden yere vuranlara neden şu soru sorulmuyor:
1960’ta, 1980’de, hatta yobazlığın, irticai hareketlerin, siyasal davranışların sürekli izlendiği 1997 yılının 28 Şubatı’nda ülke güllük gülistanlıktı. Askerlerin keyiflerine geldi. Hadi darbe yapalım bu sabah, dediler. Yönetime el koydular veya demokrasiye balans ayarı yaptılar.
Pekâlâ! Ama darbeci askerler, yönetimde kalacakları yerde bir iki yıl sonra neden demokrasiye yeniden yol verdiler?
***
RTE ve yandaşları, yalakalar, korku imparatoruna teslim olan medyanın yüzde 92’si…
…baş efendiye hoş görünmek için ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar... yakın tarihi ve olayları ne kadar saptırırlarsa saptırsınlar…
...çatlasalar da patlasalar da gerçek gerçektir.
Bir gün mutlaka ortaya çıkar, çıkacaktır da!
Yorum Gönder