Evren, soru sormadı, dinledi ve acı acı gülümsedi - Saygı Öztürk

12 Eylül 1980 darbesinin lideri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasıyla ilgili gelişmeler, 12 Eylül öncesi yaşananların genç kuşaklar tarafından bilinmesi için bir fırsat oldu. 1980 öncesiyle ilgili o dönemi yaşayan hemen herkesin unutamadığı olaylar var.

Adana’da görevli Emniyet mensubu, “Bakıyorsunuz solcuların kahvehanesi taranmış. Ölenler, yaralananlar var. Biliyoruz ki solcular da sağcıların kahvesini basacak. Önlemeniz ne mümkün… Çok iyi anımsıyorum, Kahramanmaraş’ta meydana gelen olaylarda, ölenler morglara, soğukhnava deposuna sığmadığı için Adana’ya getirilmişti. Böyle zorlu günlerden geçtik” diyor.

Gazetecinin alnına silah dayanmıştı
Gazeteci anlatıyor, “Çorum’da olaylar çıktığı an ben oradaydım. Ulu camide Cuma namazı kılınırken, kim olduğu hala bilinmeyen bir kişi, ‘Milönü semtindeki Alaattin camiini yaktılar. Ne duruyorsunuz?’ diye bağırıyor. Camiden çıkıp Milönü’ne gitmek isteyenlerin elinde bıçaklar, oraklar,nacaklar, baltalar vardı. Nereden çıkmıştı bunlar? Önceden hazırlanmış sopa ve demir çubuklar da Milönü’yle gitmek isteyenlere dağıtılıyor, kalabalık ‘Allah Allah’ diye bağırarak, tekbirler getirerek ilerliyordu. Onları, askerin uyarı ateşi durduramıyor, polis memuru Nail ‘inanmayın, provokasyon’ dediğinde, başında bir taş patlıyordu.”

“Sen 12 Eylül öncesinin neyini unutamadın?” derseniz, Çorum’da insanların öldürüldüğü an, alnıma dayanmış tabancanın ne zaman patlatılacağını unutamadım. Hastanenin bodrum katında hakkımda öldürülüp öldürülmeyeceğim kararı için geçen 5 saatin ne uzun bir zaman dilimi olduğunu unutamadım. Serbest bırakıldığımda, insanın ciğerinin yanmasının ne demek olduğunu, bir sürahi suyu nefes almadan nasıl içtiğimi de unutamadım.

İki yüzlülere, iki yüzlülüğe
Kenan Evren’li yıllar. Evren ve MGK üyeleri daha çok Danışma Meclisi’nin oluşturulması, yeni Anayasa hazırlıkları, temel yasalarda yapılacak değişiklikler için çalışıyordu. Geniş yetkileri olan Sıkıyönetim komutanları ise bölgelerindeki gelişmelerden, ağırlıklı olarak da terörle mücadeleden sorumluydu.
Evren, yurdu dolaşırken o ne büyük sevgiydi, ne büyük coşkuydu. O gün Evren’e “kurtarıcı” gözüyle bakanlar, hazırlanan Anayasa’ya yüzde 92 oy verenler, bugün onun için farklı konuşuyor. Yazıklar olsun bu iki yüzlülüğe, iki yüzlülere. Yarın dönem değişir, bugün birilerini alkışlayanlar, onların aleyhinde olurlar. Hatta kimileri “gizli tanık” diye mahkemelerde görülür…

Davanın esasına girildi
12 Eylül Davasıyla ilgili olarak Evren ve Şahinkaya’nın avukatı Bülent Acar’ın “yapılan işlem yok hükmündedir” savunması sonuç getirmedi. Mahkeme, müdahillik taleplerini aldı. Böylece davanın esasına da girilmiş oldu.

Avukat, başlangıçta “yok öyle bir şey” dese de, 25 gün önce mahkemeye dilekçe vermişti. O dilekçede, müvekkillerinin yaşları ve sağlık durumları nedeniyle mahkemeye gelmelerinin uygun olmayacağını belirtti. Bu konuda geçmişteki bazı uygulamalardan da örnekler verdi. Bankacı Mustafa S.’in ifadesinin yurtdışında bulunduğu dönemde video konferans yoluyla alındığını, Ergenekon Davasının tutuklu sanığı Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın yine aynı yöntemle hastanedeyken ifadesine başvurulduğunu hatırlattı. Bu konudaki gazete ve internet haberlerini de dilekçesine ekledi.,

Sorgu yöntemine Adli Tıp karar verecek
C.Savcısı tarafından hazırlanan iddianamenin okunabilmesi için yasaya göre davanın iki sanığı Evren ve Şahinkaya’nın “mahkeme sorguları”nın yapılması, mahkeme sorgusu yapıldıktan sonra iddianamenin sanıklarının yüzüne okunması gerekiyor.

Bu konuda Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan görüş istendi. Ancak, Ankara Adli Tıp, “bu benim değil, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun görev alanına girer” dedi. Şimdi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun vereceği cevap önemli. Sanıkların video konferans yoluyla mı, yoksa Adliyeye getirilerek mi sorgularının yapılacağına Adli Tıp Kurumu karar verecek.

Ankaralı Evren, soru da sormadı
Müdahil olanların önemli bir bölümü işkence ve kötü muameleyi gerekçe gösteriyor. Oysa, açılan dava ile işkence ve kötü muamelenin ilgisi de yok. Ancak, mahkeme, bu konuda daha önce açılmış dava ile Evren davasını birleştirebilir mi o da henüz belirsiz.

Kenan Evren, birbuçuk yıl önce Ankara’yla geldi. Gazi Orduevi bünyesindeki bir konuta yerleştirildi. Ancak, gelişinden bu yana konuttan çok, Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde kaldı. Evren, anlaşılıyor ki bundan sonra Ankara’dan hiç ayrılmayacak. Cuma günü, hakkındaki tutuklama kararının reddedilmesinin ardından, Avukat Bülent Acar, Evren’in yanındaydı. Olup bitenleri anlattı. Evren ne mi söyledi? O, sessizce dinledi, soru sormadı sadece acı acı gülümsedi…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget