Her yıl bir ucundan tırtıkladılar. Önce türlü bahaneler buldular törenlere katılmamak için. Sonra 20 yaşındaki koca delikanlıları çıkardılar kürsülere. Ardından kutlamaları dört duvar arasına sıkıştırmak adına soğuklar bahane edildi. O yüzdendir ki, bunca yıpratmanın üzerine, “Bugün bayram, neşe doluyor insan” yerine, “Bugün bayram, maziyi arıyor insan” demek daha uygun kaçıyor. Maziyi arasa da gözleriniz, evet siz! “Bugün bayram / Erken kalkın çocuklar / Giyelim en güzel giysileri” sözlerini duyunca ruhu filizlenenler içindir bu yazı...
TBMM 23 Nisan 1920’de, emperyalizme karşı direniş ve tam bağımsızlığımızı sağlamak amacıyla kurulunca, Atatürk bu büyük günü çocuklara armağan etmişti. Ertesi yıldan itibaren 23 Nisan’lar eldeki kıt kanaat olanaklarla, olabildiğince geniş kapsamlı kutlanmaya çalışıldı bu ülkede. Dilerseniz, Cumhuriyet’in 10. yıl dönümünden, 23 Nisan 1930’dan başlayalım anıları tazelemeye…
İstanbul’da Taksim Anıtı’na çıkan minik Pakize, Nutuk’u okuyordu. Cumhuriyet’i ziyaret eden çocuklardan 9 yaşındaki Sulhi, başyazarımız Yunus Nadi’nin koltuğuna oturmuş, valiyi koltuğundan eden Necat talimatlarını sıralamıştı. Peki ya Ankara’da? Düşünsenize Atatürk 1864 rakımlı tepede sizi bekliyor… Cumhuriyet’in 24 Nisan tarihli sayısından okuyalım:
“Ankara’da çocuk bayramı emsalsiz oldu. Bugün çocuk bayramı parlak surette tes’it edilmiş, çocuklar saat 9 da Çocuk Sarayında toplanarak oradan 25 otobüs ve 30 otomobille Çankaya’ya gidip Reisicumhur Hz. ne arzı tazimat etmişlerdir.”
Anne sütüyle beslenen yarışmayı kazanır
Bayram haftasında birbirinden ilginç yarışmalar da yapılıyordu. Bunlardan biri de en sağlıklı ve kilolu, o dönemin tabiriyle “gürbüz” çocuğunun seçimiydi. Cumhuriyet, 26 Nisan 1932’de o yarışmalardan birinin sonucunu şöyle duyuruyordu:
“Müsabakada Çubuk Malmüdürünün oğlu, ana sütü ile beslenmiş 18 aylık Erdem, 15 kilo ile birinci; Harput’lu Ferit Efendinin oğlu, Himayeietfal inek sütü ile beslenmiş 14 aylık İlhan 12 kilo ile ikinci, Ankara’lı Emin Efendinin oğlu, 14 aylık Erdoğan, 15 kilo ile üçüncü…”
AKP iktidarına en çok rahatsızlık veren uygulamalardan biri olan saha kutlamaları da o zaman 1 hafta süren bayramların bir parçasıydı. 24 Nisan 1933’te Cumhuriyet, coşkuyu şöyle anlatıyordu:
“23 Nisan ve çocuk bayramı bugün bütün Ankara’lıların iştirakile çok heyecanlı bir surette tes’it edilmiştir. Bu münasebetle bütün resmi daireler kapanmış, her taraf bayraklarla süslenmiştir. Saat onda Ankara’daki ilk mekteplerin dördüncü ve beşinci sınıflar ile liselerin orta kısım talebeleri, san’at, ticaret mektepleri talebeleri, izciler hazırlanan sahaya gelmişlerdir. Burada vekille, meb’uslar ve binlerce halk toplanmış bulunuyorlardı.”
Dileyene karagöz, dileyene sinema
Bugün bazılarının sıklıkla dile getirdiği “kutlamaları stadların dışına çıkracağız” sözü de 78 yıl önceki gazete haberine bakınca anlamsızlaşıyor:
“Çocuk bayramının ikinci günü şehrimizde muhtelef eğlencelerle geçmiştir. Dün gece terbivevi mevzular üzerinde çocuklara Karagöz seyrettirilmiş, bugün de musiki neşriyatı yapılmıştır. Himaveitfal umumi merkezinde muhtelif toplantılar yapılmıştır. Yarın çocuklar meccanen sinema seyredeceklerdir. Ankara Gazi Lisesi, Ankara Oymağı, mektebin tatil olmasından istifade ederek Ankaraya 30 kilo metre mesafede göl mıntıkasına bir gezinti yapmıştır.”
23 Nisan programlarının Ankara’daki olmazsa olmazlarından bir diğeri de Ulus’taki Anafartalar, İstasyon Caddesi ve Samanpazarı’nı izleyen kortejlerdi. Onlardan birinin nasıl gerçekleştirildiği 24 Nisan 1936’ta şöyle anlatılıyordu:
“Tertib edilen yürüyüş programı dahilinde bütün mektebler önlerinde mızıkalar bulunduğu halde iki tarafında on binlerce halkın toplandığı istasyon ve Anafartalar caddesini takiben Çocuk Esirgeme Kurumu binası önüne kadar yürüyüş yapmışlardır. Alay Ulus meydanından geçerken zafer abidesine Çocuk Esirgeme Kurumu adına bir çelenk konulmuştur. Merasim esnasında üç tayyareden mürekkeb bir filomuz ve ayrıca Türkkuşu adına bir uçak stadyum üzerinde uçuşlar yapmışlardır.”
Cumhuriyet her 23 Nisan’da bayramın coşkusunun yanı sıra genç Cumhuriyet’in sahipsiz çocuklarını da unutmuyor, unutturmuyordu. Her bayramda ya bir fotoğraf, ya bir yazı bu çocuklara ayrılıyordu. Yunus Nadi 23 Nisan 1935’teki yazısında 23 Nisan’ın önemine değindikten sonra, “ama” diyor ve ekliyordu:
“Çocuklarımızın gülen, kaynaşan, cıvıldaşan sevinçlerinden sonsuz zevkler alırken eğer bakılamıyan Türk yavrularına da, onlardan bir teki dışarıda kalmamak şartile, bakabilseydik bu mutluluğumuzun ne kadar büyük ve yüksek olacağını düşünebiliriz. Türk ulusuna bu yolda daha büyük bayramlar dileriz, ki bu da ancak bütün Türk çocukluğunun korunmasıyla elde edilebilir.”
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Atatürk’ün Bursa’ya yaptığı bir ziyaret sırasında kendisini karşılamaya gelen çocuklara seslenişiyle kapatırken, tüm çocuklarımızın ve Cumhuriyetçiler’in bayramını bir kez daha kutlayalım:
“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
Yorum Gönder