İstanbul 10. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Balyoz davasında mahkeme hızla karar aşamasına yaklaşıyor. Davanın tutuklu yargılanan sanıkları ise var güçleriyle kamuoyunun dikkatini, dosyadaki delillerin gerçekliğine ilişkin şüphelere çekmeye çalışıyor. Özellikle de davanın ana delilleri arasında sayılan bazı CD’lerin üzerinde oynanmış olduğu yönündeki iddialara. İddialarını destekleyen yerli ve yabancı bilimsel raporlar da var ellerinde. Temel talepleri, mahkeme heyetinin karar aşamasına geçmeden önce bu şüphe ve iddiaları bilirkişilere sorması yönündeydi. Ancak bu talepleri geri çeviren mahkeme, “delil değerlendirme” aşamasını atlayarak savcının esas hakkındaki mütalaasını kabul etti.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, hafta içinde kaleme aldığı yazıda, savcı ve hâkimlerin bu tutumunun ceza muhakemesi usul ve teamülleriyle oldukça çelişkili bir durum oluşturduğunu örnekleriyle ve ayrıntılı biçimde ortaya koydu.
Deliller karar aşamasında değerlendirilecek
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici’nin dünkü basınla tanışma toplantısında, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ile bu konuyu konuşma fırsatı bulduk.
“Ben de Sedat Bey’in köşesini okuyunca merak ettim ve davanın hâkimine sordum” diye söze giren Okur, hâkimlerden aldığı bilgileri şöyle aktardı:
“Seminer için geldiğinde heyet başkanıyla konuştum. Bu konunun mahkeme takdirinde olduğunu düşünüyor. Hukuken söylediklerinde doğruluk payı var. Yani bana göre de mahkeme takdirinde. Anlaşılıyor ki delil tartışmasını karar aşamasında yapacaklar. Ergenekon ile Balyoz davaları arasındaki temel bir fark olduğunu düşünüyorlar. Onlara göre Ergenekon’da insanların birbiriyle bağlantıları çarpraz sorgu ile ortaya çıkarılıyor. O yüzden 5 aydır delil değerlendirmesi sürüyor. Balyoz’da ise dijital ses kayıtları var ortada. Hâkimlere göre bu nedenle farklı süreçler işliyor. Delilleri o aşamada değerlendirecekler. Bana göre de hâkimin söylediklerinde doğruluk payı var.”
‘İki generalden HSYK’ye şikâyet’
Türkiye’deki adalet süreçlerinde temel meselenin uzun tutukluluk süreleri değil, yargılama sürelerinin uzunluğu olduğunu vurgulayan Okur, “Davaların hızlanması için gerekli desteği verdik. Duruşmaların her seferinde birkaç ay ötelenmesinin ana nedeni duruşma kayıtlarının çözümlenip hâkimlerce değerlendirilmesinin beklenmesiydi. Bu işlerin hızlanması için daha fazla insan kaynağı sağladık. Balyoz’da toplam hâkim sayısı 7’ye, Ergenekon’da 10’a çıktı. Bir yandan duruşmalar sürerken, diğer taraftan kayıtlar deşifre ediliyor. Bu sayede yargılama oldukça hızlandı” diye konuştu.
Sahte delil iddiaları biz gazetecilere ulaştığı kadar HSYK’ye de gönderilir olmuş. Balyoz sanıklarından gelen iki başvuruyu “değerlendirmeye aldıklarını” belirten Okur şu açıklamayı yaptı:
“Mahkemede karar aşaması yaklaştığı için iddialar bize de gönderiliyor. Bu hafta içinde iki muvazzaf generalden delillerin yeterince araştırılmadığı iddiasıyla yazılı şikâyet geldi. Her ikisini de değerlendirilmesi için 3. Dairemize ilettim.”
HSYK’de yapılacak değerlendirme sonucunda bu başvurular hakkında ya “inceleme ve gerekirse soruşturma” ya da “işlem yapılmasına gerek olmadığı” yanıtı çıkacak. Karar aşamasına gelen davada HSYK’nin yapacağı değerlendirme, olası “mağduriyet”lerin önlenmesini beraberinde getirebilir.
Yorum Gönder