Allah selamet versin, Erdoğan Tokmakçıoğlu “karabatak” gibidir, bir görünür bir kaybolur, belki de biz ona göre “karabatak” olabiliriz.
Her ortaya çıkışında bir çalışma, bir araştırma vardır.
Geçen gün, kendisi ortaya çıkmadı ama son araştırması postadan çıktı:
Acayip İşler İlginç Kişiler (*)
Kitapta 432 acayip, ilginç kişi ve olay var.
Tokmakçıoğlu’nun yıllardır biriktirdiği kupürler, altı çizili sayfalar bu araştırmanın kaynakları, birinci elden...
Günlük hayatımıza girmiş, dilimizden düşmeyen bazı deyimler, isimler vardır, mesela molotof kokteyli...
Nerede bir gösteri varsa, çatışma varsa molotof kokteyli atılır, polis de biber gazı sıkar, bu da yeni çıktı.
Peki, molotof kokteyli nedir?
Patlayıcı olduğunu herkes bilir de nasıl yapılır, niçin molotof kokteyli denir?
* * *
İkinci Dünya Savaşı’nda, Sovyet Rusya hızla ilerleyen Alman tanklarını durduramıyordu.
Derken, birden Almanların yürüyüşü duruverdi. Ruslar yepyeni bir silahla Alman tanklarına saldırıyorlardı, tanklara, panzerlere içi benzin dolu şişeler atıyorlardı.
İşte molotof kokteylinin icadı böyledir.
* * *
Peki, niçin “Molotof” kokteyli?
Çünkü icat edildiği günlerde Sovyet Dışişleri Bakanı’nın adı Molotof’tur, icat edenler adını verenlerdir. Molotof 1989’da öldü, kendi gitti, kokteyli kaldı yadigâr.
* * *
Tokmakçıoğlu’nun “ilginç kişilerinden” bazılarını biz de tanıdık, ne de olsa aynı kuşaktanız.
Mesela “Hayalet Oğuz, yani Oğuz Alplaçin...”
Oğuz’un kim olduğunu kimse bilemezdi, hatta yatıp kalktığı yer bile bilinemezdi, arkadaşlarının evlerini sıraya koymuş, üç gece burada, beş gece orada, evinde yer yoksa otel odasında...
Tokmakçıoğlu onu şöyle özetler:
“İstanbul ve Ankara’da 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış tüm sanat, basım, yazar, çizer çevrelerinin tanıdığı sevimli bir adamdı.”
Rahmetli Orhan Duru onun için bir de kitapçık yazmıştı.
“O-Pera’daki hayalet.”
* * *
Oğuz, 1950’li yılların ortalarında Ankara’dan İstanbul’a gelmiş, Tokmakçıoğlu’yla Beyoğlu Balıkpazarı’ndaki “Lambo”ya gitmişler, Orhan Veli’nin devam ettiği meyhane...
Tokmakçıoğlu sormuş:
“Kimler vardı o gece?”
“Hayalet Oğuz” sıralamış:
“Bir polis, bir komünist, bir polis, bir komünist, bir polis, bir komünist!”
* * *
“Yemen Türküsü”nü çok severiz, güzel türküdür, buram buram nostalji tüter. İmparatorluğu kurtarmak için feda etmişizdir.
Doğu Anadolu’daki “Muş”la, Yaman’daki “Huş” hep karıştırılır:
“Burası Muş’tur yolu yokuştur/ giden gelmiyor, acep ne iştir.”
“Türkü”nün devamı da vardır:
“Kışlanın önünde redif sesi var / Bakın çantasında nesi var / Bir çift kundurayla, bir de fesi var.”
Yemen’den gelen askerin çantasında kundura ne arasın?
Belli ki Muş’tan Yemen’e gönderiliyor.
Düzeltme: Dünkü yazımızda “ABD Lüks Mahkemesi...” diye başlayan bir cümle vardı, doğrusu “ABD Yüksek Mahkemesi”dir... Düzeltir, özür dileriz.
(x) İsim Yayınları
Yorum Gönder