Türkiye demokratik bir hukuk devleti değil mi?
Bu soruya yanıt vermeden önce, Türkiye’nin bugün nerede olduğunu gösteren Cumhuriyet’in manşetini yazayım: “23 Nisan tutuklu!”
Manşet her şeyi apaçık ortaya koyduğu için fazla söze gerek yok!
Anlayan anlamıştır zaten...
O zaman soruları sürdürelim...
Türkiye’de hukukun üstünlüğü, adalette eşitlik duygusu var mı?
Yok!
Türkiye’de “adalet ve komplo” iç içe girmiş durumda...
Demokratik hukuk devletinde insanlar, “kanıt karartır” gerekçesiyle yıllarca cezaevinde yatmaz.
Zaten yargı üç-dört yıl içinde yeterli kanıt bulamamışsa, bundan sonra da bulma olasılığı yoktur.
Bir demokratik hukuk devletinde çevre eylemciliği yapanlar, duvarlara yazı yazanlar, parasız eğitim için pankart açanlar, poşu taktıkları için gözaltına alınanlar, biberlenerek, coplanarak polis otolarına karga tulumba, tekme tokat konulanlar bu ülkenin gençleri, emekçileri, insanları değil mi?
Bizim demokrasimiz cadı avına başlıyor, bizim demokrasimiz insanlarımızı fişliyor, yargılıyor, tutukluyor...
Bugün süren davalara baktığınızda her türlü komployu görürsünüz!
Siyasal iktidara kul köle olmak mıdır demokrasi, hukuk, adalet, özgürlük?
***
Demokrasisi gelişmiş ülkelerde her eylem, direniş temel hak ve özgürlükler kapsamına girer!
Bir siyasetçiye yumurta atan bir çocuk aylarca, hatta yıllarca zindanda tutuklu kalır mı o ülkelerde?
Kalmaz!
Bugün zindanlarda ölümcül hastalığa tutulmuş yüzlerce tutuklu ve hükümlü var...
Hastalar zindanların revirlerinde tedavi ediliyor!
Gelin görün ki bu devlet Mehmet Ağar için dayalı döşeli, denize nazır bir cezaevi arıyor!
Demokratik bir ülkede, faili meçhul cinayetlerin arkasında bulunanlar bildim bileli korunup kollanıyor...
Askeri darbelerde de böyleydi, aradan 30-40 yıl geçse bile değişen bir şey yok!
Bakın 12 Eylül 1980 darbesine...
32 yıl sonra Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yaşlı oldukları için tutuksuz yargılanıyor.
Peki işkenceciler, katiller, Karslı Berfo Ana’nın oğlunu öldürenler, kanlı 1 Mayıs 1977’de Taksim’de Sular İdaresi’nin çatısından ve Intercontinental Oteli’nin beşinci katından emekçilere ateş açanlar ne olacak?
***
MİT’in 12 Eylül davasına bakan 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği belge ve raporları Cumhuriyet’ten Alican Uludağ özel haber yaptı...
Alican’ın manşetten çıkan “Kontrgerilla yokmuş!” haberini okuyunca hiç şaşırmadım.
Sanki o uzun namlulu silahları sol bir örgüt kullanmış, olayları da onlar çıkarmış...
Ne ABD’den CIA gelmiş ne de kontrgerilla varmış!
1 Mayıs 1977’de 34 can gitti!
12 Eylül öncesi aynı silahla hem solcular, devrimciler, yurtseverler öldürüldü, hem de sağcılar.
12 Eylül davası faso fiso...
Göz boyamaca...
Kandırmaca...
DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in katili aramızda bugün...
Dava zamanaşımı!
1993 Sivas kıyımı da zamanaşımı!
90’lı yıllarda kuşkulu biçimde yaşamını yitiren Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun oğlu Gökhan Çillioğlu’nun Düzce’de telefonlarını dinleyen, jandarma.
Üstelik yasadışı dinleme!
Jandarma Düzce’de herkesi dinleyip fişliyormuş!
Bir süre önce biri emekli 7’si muvazzaf 8 asker tutuklandı.
Dinlemeler salt Düzce’de değil, tüm Türkiye’de...
MİT dinliyor, jandarma dinliyor, polis dinliyor.
Herkes birilerini dinlemeyi görev edinmiş!
***
Yazımın başındaki sorunun yanıtını kim verecek?
Bir hukuk devletinde yargı hesap sorarken herkes yargıya güvenecek...
Daha doğrusu adaletin terazisine, polise, askere, yargıca, savcıya...
Kısaca demokratik hukuk devletine!
Türkiye’de bugüne değin gelmiş geçmiş tüm iktidarlar kontrgerillaya, devlet içindeki silahlı güçlere dokunmadılar, dokunur gibi yaptılar.
Nice kıyımları bu yüzden yaşadık toplum olarak...
Küflü beton duvarlar, demir sürgüler, tutuklu insanlar, gazeteciler, gençler...
Eğer sorunları dile getirirseniz, insanca yaşam isterseniz, doğaya sahip çıkarsanız, poşu takıp sağda solda dolaşırsanız, parasız eğitim isterseniz, Grup Yorum’un konserine katılırsanız yafta hazırdır:
“Yakalayın teröristi, atın içeriye, en az üç-dört yıl kalsın!”
Bunun adı nedir sizce?
“Sivil faşizm...”
Hayır bilemediniz!
İleriiiii demokrasi... “Guguklu demokrasi” demeniz de doğru sayılır.
***
Evet... Dün 23 Nisan’ı kutladık mı kutlamadık mı? Tutuklu milletvekilleri Türkiye için bir demokrasi ayıbıydı ama nedense kimse bunu görmüyordu.
İçimiz buruktu!
Türkiye bunu hak etmiyordu...
Yorum Gönder