“İffet”….
Sadece bir Türk dizisinin adı değil.
Suudi Arabistan’da bir kadın üniversitesinin de adı bu.
Cidde’de yalnızca kadınların (“bayanların”?) kabul edildiği ve tabii yalnızca kadın hocaların ders verdiği bir üniversite “İffet”...
Bir dostum bu üniversitede birkaç ay ders vermişti. Ondan dinledim.
Ultra gelişmiş imkânlarla çalışan üniversiteye bir seferinde, kadınlı-erkekli karma bir Amerikan heyeti geliyor.
Amerikalılara “haremlik selamlık” kurallarını dayatamayan Suudiler, armudun sapı, üzümün çöpü demeden resmi heyetteki erkek mensuplara da kapıları açıyor…
Karma heyetin ziyareti anonslanınca, arkadaşımın sınıfında bulunan kızlar jet hızıyla bir dalgalanma yaşıyorlar.
Kız öğrencilerin hepsi aynı anda, kollarındaki bileziğe davranıyorlar. Bileziklerinin içinden süper teknolojik -çok hafif ve çok ince- birer “peçe” çıkarıyorlar. “Peçe”yi aynı jet süratiyle kafalarına geçiriyorlar…
Çin işi-Japon işi… Uzakdoğu malı “teknolojik peçe bileziğini” Suudi kadınlar meğer -böylesi beklenmedik “acil durumlar” için- daima yanlarında bulundururlarmış. Kadın kadına baş açık otururken, hesapta olmayan bir erkek yaratığın ufukta görünmesi halinde, herhangi bir kazaya kurban gitmemek için!
Suudi Arabistan izlenimlerini hikâye ederken; kadınların, bu ülkede süper geri ortaçağ ile süper teknolojik 21. yüzyıl arasındaki acayip “gelgit”lerini nasıl hallettiklerini anlatmak için aktarmıştı sevgili dostum bu anıyı…
‘Zamanın dışında’ yaşayan ülke
Düşünün…
Üçüncü milenyumu tantanayla karşıladığımız 21. yüzyılın bile.. birinci on yılını devirdik.
Batılı kadınlar; 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında “oy hakkı” aldılar.
Yeni Zelanda’da kadınlara bu hak ta 1893’te verildi.
Avustralya’da 1902, Finlandiya’da 1906’da -yani dört, beş kuşak önce- hemcinslerimiz oy hakkı kazandı…
“Arap Baharı korkusu” sağ olsun bugün Suudi kadınlara mırın kırın “oy hakkı” konuşuluyor…
O da yalnız “danışma niteliği” bulunan “yerel şûra meclisinde”…
Bu yılın “yerel seçimlerinde” de değil, -kim öle kim kala!- 2015 tarihinde yapılacak bir sonraki “yerel seçimlerde”….
Suudi Arabistan’da -sen sağ ben selamet!- zaten “genel seçim” diye bir şey yok…
Seçimin yalnız “yerel” olanı yapılabiliyor…
O da şunun şurasında 2005’ten bu yana…
Suudi Arabistan’ın bu, görüp görebildiği 2. seçim…
Dört yılda bir yapılması gereken bu ikinci seçimin gerçekte 2009’da gerçekleşmesi gerekiyormuş…
Büyük bir ilgisizlikle karşılanan seçimler, ötelene ötelene bu tarihe sarkmış.
Seçilenler zaten yalnız şûranın yarısını oluşturuyor…
Üyelerin diğer yarısını, kafadan kral tayin ediyor…
Yüzyıllardır “zamanın dışında” yaşamayı beceren bu topraklarda kadınlara nihayet “seçme, seçilme hakkı verilmesinden” söz ediliyor...
Var olan şûranın ne etkinliği var ki, “kadının oy hakkının” bir değeri olsun denebilir.
Kadınlar üstelik, erkeklerle aynı mekânda bulunamadıklarından; ayrı salonlardan şûra faaliyetlerine katılmış, katılmamışlar ne fark eder.. diye de sorulabilir…
Suudi Arabistanlı kadın hakları aktivistleri nitekim bu ve benzeri soruları art arda sıralıyorlar:
“Farz edelim seçildik. Direksiyon dahi kullanamıyoruz. Meclise nasıl gideceğiz?” diyorlar; “Siyasi misyon içeren seyahatlere ‘erkek veliden’ izin almadan katılabilecek miyiz ki?” diye sorguluyorlar.
Kadının ‘hukuki statüsü’ yok
Kadın hakları parçalanmaz bir “bütün”…
Bir cephede gedik açıldığında, çorap söküğü minvali -“erkek veli”lerden tutun da, seyahat hakkına dek- tüm bu soruların hepsi birbirini tetikliyor.
Kral Abdullah’ın, geçen hafta sonu ilan ettiği “kadınlara oy hakkı” kararı bu nedenle her şeye rağmen çok kritik.
90’ına merdiven dayayan Kral, vizyoner bir reformcu olarak tanınmıyor. İlan ettiği “devrimci kararı”; “dostlar alışverişte görsün” diye “Arap Baharı” isyanlarına karşı acil bir ön alma arayışıyla aldığı biliniyor…
Ancak ne olursa olsun, bir süredir zaten “kadın sürücü isyanıyla” hareketlenen aktivist cephede dikkat çekici çıkışlar yaşanırken, üstüne bir de “oy hakkı” davasının eklenmesi, Suudi kadınları cesaretlendirecek.
“Suudi hemcinslerimizin”; “hukuki statü” kazanması için bu, her şeyden önce önemli bir vesile olacak...
Kadının “hukuki statüsü” Suudi Arabistan’da halen, evde beslenen bir “kuş/kediden” farksız…
Öyle ki kadınlara “kimlik kartı” bu ülkede henüz daha yeni dağıtılıyor.
Kadınlar; 2000’li yıllara dek, erkeklerin kafa kâğıdına ancak birer dipnot olarak geçermiş…
Bugün 22 yaş üstü(!) kadınlara artık, -“erkek hamilerinin” izni olmak kaydıyla!- resmi kimlik belgesi verilebiliyor.
Oy hakkı “hukuken kayda alınmak” sürecinin yeni halkası olacak.
Az mı?
Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder