Portakallı ördek gazeteciliği sona geldi ama tilkiler çiti aştı! - Necati Doğru

Dün yazmıştım. Bugün devam edeceğim. Maksat bir ufuk turu olsun. İsteyen herkes; “Portakalı ördek gazeteciği ile tilki modeli medyacılık” üzerinde düşünsün.

İki önemli gazete prensi var.
Prens imtiyazı ile donatıldılar.
Gazete patronları kral, padişah, imparator sayıldı. Bunlar da prensleri oldu. Türk basının “son 30 yılına şöyle ya da böyle yön verip” damgalarını vurdular. Gazete sahibi holding patronlarını memnun ettiler. Gazete patronları da onları yüceltti, yükseltti, korudu, kolladı. Ertuğrul Özkök ile Mehmet Barlas (gazete prensleri çizgisinin 5-10 tane isim yapmış üyesi de var, burada yazmayayım, siz tahmin edin) şu günlerde; birbirlerini nazikçe çimdikleyen yazıların içinde yeni bir rüzgarın esmekte olduğu haberini de yerleştiriyorlar.
Medyada patronlar değişiyor.
“Biz de gerçeği görelim” diyorlar.

Xxx
Banka, şirket, holding sahibi olup da aynı zamanda gazete patronluğu da yapan eski medya patronları (Aydın Doğan gibi) ellerindeki “zarardan yiyen” bazı gazeteleri ve TV kanallarını, yine banka, şirket, holding sahibi patronlara (Ferit Şahenk ve Erdoğan Demirören gibi) satıyorlar.
Prenslerin “değişiyor” dediği bu!
“Gerçeği görelim” dedikleri ise; gazete patronun gazete dışında diğer işlerinin bulanması; bankası, holdingi, kömürcülük, madencilik şirketi, otelcilik, petrol boru hattı ve rafineri işletme imtiyazı sahibi olması, devlet bankası kredisiyle ve Başbakan desteğiyle TMSF elindeki gazete ve TV’leri alması iyiyiydi. Patron, diğer işlerinden gazeteye para aktarıyor prensler de; “En iyi gazete patronu diğer işleri olan basın patrondur” diye basın ahlakına hiç sığmayan destek yazıları yazıyorlardı.
Karşılığını da alıyorlardı.
Yalılarda oturuyorlar.
Lüks içinde yüzüyorlar.
Pahalı şaraplar içiyorlar.
Aynı gurubun röportaj yazarı Ayşe’ye;”Beni en çok mutlu eden 15 metrelik motor yatım (değeri 1 milyon dolar) denizde son sürat giderken dümenini tutmak” diyen “imaj cilalama” söyleşileri yayınlatıyorlardı.
Xxx
Değerli okurlar işte buna ben “portakallı ördek gazeteciliği” adını veriyorum. Portakallı ördek, zenginlerin gittiği lüks lokantaların en pahalı yemeği olduğu için bu yakıştırmanın uygun düşeceğini umuyorum. Medya prenslerine bu lüks hayatı yaşasınlar diye sunulan astronomik ücretler, gazete ve TV’ler zarar etseler bile, patronun diğer işlerinden aktarılan paralarla sürdürülüyordu. Patronlar da gazete ve TV sahibi olmanın diğer işlerine sağladığı “imtiyaz ve rantlarla”  portakalı ördek gazeteciliğini bugüne kadar sürdürdü.
Ördekler çok semirdi.
Portakallar da çürüdü.
Patronlar gazeteleri satıyor.
Bizim “Portakallı ördek gazete prensleri” de “patronlar değişiyor” biz de “gerçeği görelim” diyerek Fransa’da yayınlanan “Zincire Vurulmuş Ördek” gazetesine imrenme yazıları yazıyorlar.
Bu gazete okuruyla bütünleşiyor.
Eğilmez muhalefet yükseltiyor.
Patronun başka işi yok.
İktidara ve egemene yandaş olmuyor.
Prensler yeni uyandı.
Xxx
Gazeteler ve TV kanalları, banka, şirket, holding gibi diğer işleri olan patronlardan yine banka, şirket, holdingi olan diğer patronlara geçince “portakallı ördek gazeteciliğinin yerini halkın tavuğunu çalan tilki gazeteciliği” alacak. Türkiye öyle bir döneme girdi ki iktidar “yandaş medya yarata yarata ve biat etmeyenleri korkuta korkuta” güç yükseltmenin kudretini silah yaptı. Tilki gazeteciliği “iktidara yandaş olma yarışından” peydahlanıyor. Tilki gazeteciliği, iktidarla iyi geçinip devleti kullanarak, “halkın kafesindeki tavuğu çalma” modelidir. Portakallı ördek gazeteciliği sona geldi fakat tilkiler de bahçe çitini aştı.
Tilkinin 11 hikayesi varmış.
11’i de tavuk çalma üzerineymiş.

Necati Doğru/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget