Bu İşlerde Bir Terslik Yok mu? - Emre Kongar

Türkiye’de, kabul edilmesi zor, insanın aklını da zorlayan olaylar oluyor…
Bu olaylar üzerine yapılan yorumlar ise gerçeğin algılanmasını iyice yokuşa sürüyor.
En son örnek, Van-Erciş’teki deprem.
Depremin büyüklüğü gibi ölçülebilir bir sayı bile iç ve dış kaynaklar tarafından farklı bildiriliyor…
Ölü ve yaralı sayısı tahminleri arasında on misli fark var!
Doğal bir felaketin bölgenin etnik yapısı ile ilişkilendirilmesi ise ayrı bir facia!
***
Ülke büyük bir PKK saldırısıyla sarsılıyor…
24 gencimiz şehit oluyor.
Medya, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin on bin ile yirmi bin asker arasındaki bir güçle sınır ötesi harekâta giriştiğini yazıyor…
Genelkurmay, harekâtın daha çok sınır içinde yoğunlaştığını vurgulayan bir yalanlama yayımlıyor.
Bu arada şehit sayıları artmaya devam ediyor.
***
PKK’nin barındığı ve geldiği yer Kuzey Irak.
Kuzey Irak’ta üç büyük güç var:
ABD…
Irak Devleti…
Kuzey Irak Özerk Kürt Yönetimi.
Üçü de Türkiye’nin müttefiki!
Üçü de PKK terörüne karşı!
Nasıl oluyor da PKK bu bölgede barınıyor?
Bu güçler nezdinde Türkiye gerekli girişimlerde bulunuyor…
Ve, “Bu nasıl müttefiklik” diye sormuyor mu?
Terslikler burada da bitmiyor:
ABD, Irak ve Kuzey Irak Özerk Kürt bölgesinden gelen teröristlerin Suriye, İran ve hatta İsrail tarafından kışkırtıldığı yazılıp söyleniyor!
Dün Orhan Bursalı “Pardon, PKK’nin yerleştiği yer, ABD denetimindeki Irak değil de Çin-maçin’de miydi? Yoksa Irak aslında bir İran ve Suriye midir? Fırdöndülükten insanın aklı karışıyor!” diyordu.
***
Yargı referandumundan sonra, adalet mekanizmasında yeni düzenlemeler yapılıyor…
Yeni bir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluşturuluyor…
Yeni kurul bazı savcıları ve yargıçları görevden alıyor.
Ne rastlantıdır ki, Silivri davalarında tahliye isteyen yargıçlar…
Deniz Feneri davasında ise tutuklama isteyen savcılar görevden alınıyor…
Silivri davalarında yurtdışından gelip teslim olanlar, milletvekili seçilenler, tutuksuzken duruşmalara gelenler ve daha da önemlisi, aylarca, yıllarca içerde yatan ve tutukluluk halleri cezaya dönüşmüş olanlar hapiste kalmaya devam ediyor…
Pankart açan çocukların bir bölümü 19 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye ediliyor…
Yüzlerce genç, tutuklu olarak yargılanmayı bekliyor!
Deniz Feneri davasının iktidara yakınlıklarıyla bilinen sanıkları “suç vasfının değişme ihtimalinin olması, delilleri karartma şüphesinin bulunmaması, kaçma şüphelerinin olmaması, delillerin toplanmış olması” gerekçesiyle dört ayda serbest bırakılıyor.
Böylece anlıyoruz ki:
Yurtdışındaki görevinden gelip teslim de olsan…
Tutuksuzken duruşmalarda hazır da bulunsan…
Milletvekili de seçilsen…
Yıllardır hapiste de yatsan…
Davanın iddianamesi yıllarca önce mahkemeye verilmiş ve artık toplanacak delil kalmamış bile olsa…
Eğer Silivri’de yargılanıyorsan…
İşin zordur!
***
Bu terslikler, halkın adalete, medyaya ve doğal olarak bunların arkasındaki yönlendirici güç olan AKP iktidarına karşı olan güvenini sarsıyor…
Topluma demokrasi yerine “anomi” egemen oluyor.
Siz isterseniz “anomi” yerine “anarşi” de diyebilirsiniz!

Emre Kongar/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget