Tenzile Erdoğan, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Başbakan’ın annesiydi.
Tanıyanların, komşularının, yakınlarının arkasından söyledikleri güzel sözlerden onun herkes tarafından sevilen, sayılan bir insan olduğunu öğrendik. Allah rahmet eylesin, yakınlarına, ailesine sabır versin, başları sağ olsun.
* * *
Birçok televizyon kanalı ile haber kanallarının tamamı Fatih Camisi’ndeki hazırlıklardan Karacaahmet’te toprağa verilişine kadar tüm gelişmeleri canlı yayınlarla kesintisiz olarak kamuoyuna aktardılar.
Uygar hiçbir ülkede görsel medya bir cumhurbaşkanın ya da başbakanın annesinin ölümüne bizdeki ölçüde haber değeri yüklemez.
Ölüm, ölen kim olursa olsun “özel” bir olaydır. Üzerine acıdan, yitim duygusundan başka hiçbir şey yüklenemeyecek derecede kişiseldir.
Ne var ki bizdeki medyanın profesyonel özü yaranmacılık, yalakalık virüsü kapmış, yozlaşmıştır.
Bir başbakanın annesinin ölümünün kuşkusuz ki haber değeri vardır, değerlendirilmelidir. Fakat haber bültenlerinde en fazla 60 saniye yer alacak bir olayın 240 dakikaya yayılması gerçekten ülkemize, ülkemizin medyasına özgü bir durumdur.
Sanırım bu canlı yayınların kayıtlarını baştan sona izleyecek olsa ekrandaki görüntülerden Sayın Başbakan da pek hoşnut kalmayacaktır.
Cami avlusunda toplanan kalabalık içindeki politikacıların, yüksek bürokratların aralarında şakalaşmaları, gülüşmeleri hoş değildir.
Kişi sevdiği, saydığı insanların cenaze törenine gider, birilerine yaranmak için zoraki gidilmelerde ise cami avlularında bu tür yakışıksız görüntülere rastlanır.
Gelişmiş, uygar ülkelerde düzenlenen cenaze törenlerini ölenin aile bireyleri, yakınları, sevdikleriyle sınırlı tutma, kişiselliğini koruma geleneği bir bakıma bizdeki türden zorlama katılımların önünü kesmek için ortaya çıkmış olmalıdır.
* * *
Televizyon kanalları iki gündür haber bültenlerinde cenazede Başbakan’ın ağlaması, tabutu taşıması ve mezara toprak atması gibi belli görüntülere odaklanmışlar, her seferinde bunları yayınlıyorlar. Oysa bu görüntülerin hiçbir özelliği yoktur; anlaşılan kanal yöneticileri bu görüntülerde bizim bulamadığımız birtakım olağandışlıklar bulmuşlar, kullanıyorlar.
Bir oğlun sevdiği annesinin cenazesinde duygulanmasından, gözyaşı dökmesinden daha doğal ne olabilir ki?
Ya da annesinin tabutunu taşıması, mezarına bir kürek toprak atması?
Bunlar insanların sevdiklerine karşı beslediği duyguları, yerine getirdiği görevleridir.
“Sevgi”de de, “ölüm”de de cumhurbaşkanı, başbakan, politikacı, şu veya bu yoktur, yalnızca insan vardır.
İnsanların “insanca” duygularını bir yaranma amacına dönüştürmek, siyasallaştırmak yanlış olmanın ötesinde ayıptır, görsel ya da yazılı olsun “ciddiyim” diyen hiçbir medya organına yakışmaz.
Ne var ki toplumsal, kültürel değerlerin altüst edildiği, etik kuralların parçalandığı günümüzün vidaları çıkmış çarpık düzeninde bir annenin ölümü bile magazinleştirilebilmekte, “reyting” malzemesi olarak kullanılabilmektedir.
Deniz Kavukçuoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder