İnsanlar konuşuyor, görüşüyor, fikirler üretiliyor medyada, hukukçular ve bilim insanları, Meclis’te oluşan yeni duruma çözüm bulmak ve tutuklu milletvekillerini Meclis’e getirmenin yollarını aramak için..
Ama, Ülkemizin En Büyük Demokratı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye hakaret peşinde: CHP tükürdüğünü yalayacaktır! Bu, aynı zamanda, arayışların ve bulunacak bütün çözümlerin içine de peşinen tükürme anlamına gelebilir...
Demek istiyor ki, boşuna çaba sarf etmeyin, hiçbir çözüme evet demem, hiçbir girişimde bulunmayacağım, gelecekler ve Meclis’te yemin edecekler...
Ülkemizin Büyük Demokratı, görüyorsunuz, her şeyin üzerine ipotek koyuyor! Görüşmelerin, temasların, önerilerin, bu yolda çalışmaların, bu konuda belki fikir üretecek adalet sisteminin, CHP-AKP arasında temasların, AKP-BDP arasında ilişkilerin ve bütün çözüm arayışlarının...
Tabii, en önemlisi Meclis’in...
Türkiye Büyük Millet Meclisi, AKP’nin değil, Erdoğan’ın ipoteği altındadır!
Bay Muktedir, hiçbir çözüm arayışına izin vermiyor!
Meclis’in yeni Başkanı Çiçek, bu ipoteğin adamı/uygulayıcısı mı, yoksa Meclis’in Başkanı mı olduğunu gösterecektir... Bay Muktedir’in geçmiş uygulamalarında Meclis Başkanı’nı fırçaladığı günleri biliyoruz... Meclis egemenliği var mıdır yok mudur!?
Başbakan, Meclis başkanının seçimi nedeniyle yaptığı açıklamada da, Meclis yerine kendisi karar veriyor ve “şu anda parlamento çalışıyor ama burada yemin edilmediği sürece devamsızlık söz konusudur. Buraya gelip katılmak, yasama çalışmalarına katılmak anlamına gelmez. Bugünkü yasama çalışmasında yok listesine girmişlerdir”.. Bu tartışmalı konuda bile Meclis yerine kendisi karar vermekte ve Başkan’a nasıl davranacağını dikte etmektedir!
***
Kimse Başbakan’a sormuyor veya sorma cesaretini gösteremiyor, ben buradan, yanındaymış gibi, soruyorum:
Efendim, özür dileyerek ve yüksek müsaadelerinizle, kızmazsanız bir soru yöneltmek istiyorum, 2002’de CHP size siyasetin, milletvekilliğinin, Meclis’in, hükümet kurmanın, Başbakan olmanın yolunu, anayasa değişikliği yaparak açmıştı... Acaba, bu olayı anımsıyor musunuz, CHP’ye bu demokrat tutumundan dolayı minicik bir gönül borcu duygusu içinizde var mı, yoksa o gün o gündür, bugün de bugün mü diyorsunuz; CHP’nin bu bonkörlüğüne, tutuklu milletvekilleri meselesine bir yasal çözüm bulmakla yanıt vermeyi düşünmez misiniz?..
Şimdi de uzaktan doğru dürüst bir soru daha: Sayın Başbakan anayasa hukukçularınızdan Ergun Özbudun bile, tutuklu milletvekillerine bir de Yargıtay’a itiraz yolunu açacak bir yasa maddesinin eklenmesinin doğru olacağını düşünüyor, onaylar mısınız?
Hayır, onaylamaz!
***
“Tükürdüklerini yalayacaklar!” Dünkü yazımı yazarken günün olan bitenine bakmamış ve Başbakan’ın bu sözünü görmemiştim! Gece gördüğümde şoke oldum! Sabah bahçeye çıktım, kertenkelelerime bu haberi verdim, hepsi kaçıştı!
Bu söz, bir başbakanın edebileceği söz değildir! Bir liderin edeceği söz de değildir!
Ama bulunmaz bir fırsat yakaladığını, CHP’yi köşeye sıkıştırdığını, CHP’nin burnuna bir halka takma ve süründürme olanağı eline geçirdiğini düşünmektedir!
2002 Ekim ve Aralık’ında olan bitenler mi! Ne öyle bir yıl vardı ne de öyle bir olay yaşandı!
Bu, Muktedir olmanın ve Büyük Güç’ün, uygarlıktan, rafine siyasi ve diğer kültür katmanlarından zerre kadar nasibini almamış bir davranış biçimi olarak sınıflandırılabilir!
İleri olsa neyse, en ileri demokrasi kültür anlayışından ve uygulamalarından örnekler seyrediyoruz siyaset sahnesinde!
Bu anlayışla ve yönetimle Türkiye’nin nereye varabileceğini rahatça düşününüz!
***
İktidar “demokrasi pazarlığı” içinde!
Yargısıyla, milletine, demokrasinin boğazına ipi dolamış durumdadır!
MHP’yi öne sürüyor! “Onunla anlaşır yaparız” havasında!
AKP’nin MHP üzerine tek projesi var, yiyip yok etmek!
Gerçekten demokratik adımlar atılacaksa, bunun pazarlığı mı olur!
Demokrasi isteyenler bunun pazarlığını yapmaz, ellerinden gelen en ileri adımı atmak için birbiriyle yarışır!
Ama niyet demokratik bir ülke, demokratik yeni bir anayasa değil..
Başkan’a layık bir ülke ve anayasa!
Yorum Gönder