Eceli Gelen İktidarlar Hep Aynı Yollardan Geçerler - Ali Eralp


Ilımlı İslam düzeninde, 5 yaşındaki çocuklara el bombası eğitimi verilerek okullar açıldı.
Şehitlerimizin külleri üzerinde hediyeleşmeler oluyor. Orman yasalarının işletildiği, vahşi, acımasız bir ortamdan geçiyoruz. Her yerde bileği güçlü olan haklı oluyor. Her yerde bileği güçlü olanın sesi çıkıyor…
Ama çok zalim gördü bu yaşlı dünya.
Çok faşist gördü.
Hak, hukuk tanımayan, “Kanun benim”, “Dediğim dedik, çaldığım düdük…” diye haykıran nice manyak krallar, kraliçeler, sultanlar, bakanlar, basbakanlar gördü.
Tümünün de bir tek hedefi vardı: Tacını – tahtını, makamını – koltuğunu koruyup, saltanatını sürdürmek, yığınlara hükmetmek…
Halkın güçsüzlüğünden ve cahilliginden yararlanıp, gücünü artırmak…
Herkesi dilediği gibi yönetmek, dilediği gibi yaşamak… Dilediği gibi sömürmek…
Tümünün yolu – yöntemi aynıydı.
Çünkü eceli gelen iktidarlar hep aynı yollardan geçerler. Geçmek zorundadırlar. Kedinin pisliğini gizlemesi gibi, pisliklerini halktan, kamudan gizlemek zorundadırlar.
İşte bunun için Korku imparatorlukları kurarlar.
Ama yaptıkları haksızlıklardan, hukuksuzluklardan dolayı herkesten önce kendileri korku içinde yaşarlar.
Halktan korkarlar. Gölgelerinden korkarlar. Bir koruma ordusuyla gezerler.
Çünkü onların kitabında sevgi yoktur. “İNSAN” yoktur.
Doğa yoktur.
Doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma, paylaşma yoktur.
Yalan vardır.
Tertip vardır.
Hile – hurda vardır.
Baskı vardır.
Hapis vardır. Yasaklar vardır.
Zindanlar vardır.
Hepsinin yolu – yöntemi aynıdır. Eceli gelen iktidarlar aynı yollardan geçerler. Sonlarını hazırlarlar.
Tıpkı Mussolini gibi. Hitler gibi.
Mussolini de çarpık seçim sistemi sayesinde, aldığı üçte bir oyla mecliste üçte iki çoğunluğu sağlamıştı.
O çoğunluğa dayanarak yasalar çıkarıyor, anayasayı değiştiriyor, hapishaneleri muhalifleri ile dolduruyordu.
Tüm gücüne, tüm ihtişamına karşın, sol yumruğunu kaldırarak başladığı iktidar öyküsü, bacaklarından asılarak son buldu.
Hitler de aynı yolun yolcusuydu.
Çıkardığı özel yasalarla, yetki kanunları ile kendisine karşı gelenleri, eleştirenleri, muhalifleri etkisiz duruma getiriyordu.
Gestapo eliyle gerçekleştirdiği yangınları komünistlerin üzerine atıyor, arkasından da insan avına çıkıyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonucunda Almanya’nın yenilgisini gören Adolf Hitler, Nisan 1945’te, Berlin’de, eşi Eva Braun’la birlikte, aynı anda siyanür hapı içip, önce Eva Braun’u, sonra da kendisini tabancayla vurarak intihar etti.
O da meslektaşı, ülküdaşı Mussolini gibi tarihin çöplüğünde yerini aldı.
Ne yazık ki, bu güzel vatanımız da Yüce Önder Atatürk’ten sonra çok Mussolini, çok Hitler gördü.
DP’nin ilk yıllarında Menderes’in basınla arası iyiydi. İsteyen istediğini yazıyordu. Gazetelerde, dergilerde bir bahar havası yaşanıyordu.
DP, bugünkü iktidar gibi çarşafa dolanıp, yanlış işler yapmaya başlayınca, muhalif basının sesi yükseldi ve eleştiriler sertleşmeye başladi. Aynı ölçüde hükümetin basına karşı takındığı o hoşgörülü, yumuşak ortam da birden yerini sert uygulamalara bıraktı.
1954 yılında, özgürlükleri kısıtlayan bir yasa çıkarıldı. Bu yasada iktidarı eleştiren yazarlara ve yazılara para ve hapis cezası getiriliyordu.
70 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın, “Başbakanı eleştirdi” diye bu yasa çerçevesinde 26 ay hapse mahkûm oldu.
DP iktidarının provakasyonları ile oluşturulan “6 – 7 Eylül Olayları”ndan sonra, basın, hükümetin denetimine geçti.
Olaylar sonrasında sıkıyönetim ilan edildi ve aralarında “Hükümeti tenkit etmek yasaktır” maddesinin de bulunduğu sansür kanunu uygulama alanına konuldu.
Buna göre:
a) NATO devletleriyle ilgili haberler yasaktı,
b) Darlık, kıtlık ve yoksulluk haberleri yazılmayacaktı,
c) 6 – 7 Eylül Olaylarını Komünistlerden başkasının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktı,
d) 6 – 7 Eylül Olayları ile ilgili haberler ve resimler yasaktı.
Şimdi anladınız mı, Recep Tayyip Erdoğan’ın ilham kaynağının ve ustalarının kim olduğunu?
Benzerlikleri fark ettiniz mi?
Ama son şehit haberleri karşısında halkın öfke duyması ve protesto seslerinin yükselmesi ile iktidarı bir korku sardı. Bu nedenle her an, her şey olabilir.
Facebook ve internet, “İletişim yasakları” da yolda zaten. Kapıda.
Çünkü iktidar, internet aracılığı ile düzenlenebilecek daha büyük direnişlerden ve kalkışmalardan korkmaktadır.
Ama korkunun ecele faydası yoktur. Daha önceki faşistler, ağababaları gibi, onlar da yaptıkları zulmün hesabını mutlaka vereceklerdir.
2 x 2 dört eder… Beş etmez…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget