Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 9 Eylül, ayın her herhangi bir günü değildir.
9 Eylül;
19 Mayıs 1919 tarihinde Samsunda bir güneş gibi doğan Mustafa Kemal’in, emperyalistlerin işgalindeki ülkesini kurtarmak için başlattığı ulusal kurtuluş savaşının, üç yılı aşkın zorlu bir mücadele ve binlerce şehit kanları pahasına 1922 tarihinde düşmanların İzmir de denize dökülerek utku (zafer) ile sona erdiği bir gündür.
9 Eylül aynı zamanda uygarlığın beşiği, Mustafa Kemal ATATÜRK devrimlerinin yılmaz ve ödünsüz savunucusu İzmir’in ve halkının kurtarıldığı gündür.
O günden bu güne kadar her 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu büyük bir coşku ile kutlana gelmiştir.
2012 yılı 9 Eylül kutlamalarına ne yazık ki devrimleri içselleştirmeyen AKP iktidarı tarafından gölge düşürülmek istenmiştir.
Süvarilerin kente girişi ve Hükümet Konağına, o günün anısını yaşatmak adına sembolik olarak çekilen ay yıldızlı Türk bayrağının çekilmesi, Başbakanlık genelgesi ile önlenmek istenmiş, duyarlı İzmir halkı kurtuluş gününe sahip çıkarak tepki göstermiş ve emri verenler geri adım atmak zorunda kalmışlardır.
9 Eylül sabahı başlayan kutlamalar İzmir’e yakışır bir coşku ile devam ederken bu yazıyı yazıyorum.
Kurtuluş Savaşına Mustafa Kemal ile birlikte başlayan kahraman komutanlar ve Türk halkı, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Sünni, Alevi demeden İstanbul Hükümetine ve Babıâli’deki mütareke basınına karşın yumruk gibi bir birliktelik ve yurtseverlikle gereken katkıyı vermiştir.
Ancak kurtuluş kadar önemli olan kuruluş aşamasında ne yazık ki ayni birliktelik görülmemiş ve büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün gerçekleştirmek istediği devrimlere karşı bir cephe oluşturulmuştur.
Büyük Önderle omuz omuza savaşan kahraman komutanların çoğu, padişahın ekmeği ile büyüdüklerini, padişahlığın ve hilafetin kaldırılmasına karşı olduklarını belirtince, Mustafa Kemal, hiç duraksamaksızın onlarla yollarını ayırmış, çağdaş uygarlığa, bilime ve devrimlerin gerçekleştirmesine inanan silah arkadaşları ve devrime büyük katkı sağlayan aydınlarla yoluna devam ederek, peşi sıra tüm devrimleri gerçekleşmiştir.
O günden bu güne kadar devrim karşıtları boş durmamış, 14 Mayıs 1950 tarihinde iktidara gelen Demokrat Parti ile başlayıp devam eden sağ iktidarlar, her fırsatta Atatürk ilke ve devrimlerinden oy uğruna ve iktidarlarını devam ettirmek için ödün vermişlerdir.
Devrim yanlıları ise bir şey olmaz aymazlığı ile devrimlere sahip çıkmadıkları için bu günlere geldik.
Anayasanın 174. Maddesinin güvencesinde olan 430 sayıl Eğitim Birliği Yasası (Tevhidi Tedrisat Kanunu), 4+4+4+ ile kevgire çevrilerek uygulanmaz hale getirilmiştir.
İktidarın amacı tüm okulları İmam okullarına çevirmek, dindar ve kindar bir gençlik yetiştirmektir.
İşte 9 Eylül kutlamalarına getirilmek istenen yasak, bu zihniyetin eseridir.
Bu yasak İzmir’de değil başka bir ilimizde olsaydı, bu tepkinin gösterileceğinden ve yasağın geri aldırılacağından emin değilim.
9 Eylül İzmir’in kurtuluşu ve kurtuluş savaşının bitişi tüm İzmirlilere kutlu olsun.
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder