RTE Tanık Olmalı! - Cüneyt Arcayürek

Ali Sirmen, dünkü yazısında; 28 Şubat’ın dününü ve bugününü kıyaslarken “İrticayı, hiçbir zaman tehdit olarak algılamamış olanlar, onu tehdit olarak görmemelerinin doğal sonucu
olarak, tehdidi orada değil… irticada tehdit görenlerde ararlar.
28 Şubat’ta irtica tehdit olarak algılanıyordu.
Şimdi tehdit algısı irticada tehdit görenlere kaydı, bugün de bunlar oluyor” diyor .
Bu tanı gerçeklere cuk oturuyor.
***
Genel yargı işbaşında... Demokrasinin darbelerden temizlendiğine vurgu yapılır; örneğin 12 Eylül’ün iki liderinden hesap sorulurken, ne savcılık, ne medya, ne de hukukçular; Türkiye’yi 12 Eylül darbesine sürükleyen olaylardan söz ediyor. Nasıl geldik 12 Eylül’e diye soran yok!
Bugün de 28 Şubat’a nasıl gelindiğini içeren, irdeleyen süreçten söz edene rastlanmıyor.
Askerler müthiş senarist olmalı.
Yazılarını okuduğumuz yazarlar 28 Şubat öncesi olayların hemen hepsini, 28 Şubat’ı gerçekleştirmek için askerlerin tezgâhladığını yazıp, söylüyorlar...
Askerlerin psikolojik baskı yaparak 28 Şubat’a zemin oluşturduğunu öne sürüyorlar.
Ama kafa karıştıran başka bir özelliği var 28 Şubat’ın.
Pekâlâ! Askerler demokrasinin tekerleğine taş koyacaktı. Sincan’da tankların yürüyüşünün “demokrasiye balans ayarı” diye nitelenmesi, darbenin açık seçik kanıtı!
İyi de; 28 Şubat’a toplum olarak cümbür cemaat, aynı ağzı kullanarak, aynı hedefi çağrıştırarak gelinmedi mi?
Yanıt hazır: Askerler korkuttu. Toplumun bütün kesimleri boyun eğdi.
Raftan indirilen bu yalancı dolmaları yutan yutana!..
“Halkın aklıseliminin yanılmazlığından” dem vuran, ne ki halk dalkavukluğuna sevdalı doğamız, demokrasimizin darbelerle yüzleştiğinin yanı sıra…
…nedense halkımızın da demokrasiyle yüzleştiğini söyleyemiyor.
***
28 Şubat nasıl bir darbe?
28 Şubat, diğer müdahalelerde olduğu gibi yönetime el koymadı. Anayasal kurumlar zemininde yürüdü, yürütüldü.
28 Şubat kararları, askerlerin sivillerin birlikte olduğu Milli Güvenlik Kurulu’nda ittifakla alındı. Sonradan zorla imzaladı diye korunan, 28 Şubat zeminini oluşturan başlıca faktör Başbakan Erbakan ile içlerinde bugün Çankaya’daki AKP’linin (adı Abdullah Gül) bütün bakanların onayı ile yürürlüğe girdi. Erbakan hükümeti 28 Şubat’tan sonra haziran ayına dek işbaşında kaldı.
Komutanları emekliye sevk edecek konumda olan Başbakan’ın kılı kıpırdamadı.
Cumhurbaşkanı Demirel’in, demokrasiyi tehlikeye atan hükümet ve partisel girişimlerine, sözlü ve yazılı uyarılarına kulak asmadı Erbakan.
Bu nedenlerle Demirel, 28 Şubat’ı, “Anayasa içinde yaşanan bir süreç” diye tanımlıyor.
***
Şayet 28 Şubat davasında tanıkların dinlenmesine gereksinilirse… baş tanık mutlaka RTE olmalı.
Nedenini, unutulmayan bir sözü açıklıyor.
RTE, 2002’lerde AKP’yi kurarken, “28 Şubat’tan ders aldık” dedi.
Milli Görüş’ü terk ettiğine göre, 28 Şubat’tan aldığı dersler nedir, açıklamalı.
Böylece Erbakan ve partisinin, RTE’ye ders olan, 28 Şubat’ın gerçekleşmesine neden icraatı açığa çıkmalı.
Evet, açığa çıkmalı, çünkü; RTE’nin aldığı dersler Erbakan’ın izlediği ve ülkeyi 28 Şubat’a getiren koşulların tersini içeriyor.
Örneğin; RTE’nin izlediği şu politikalar Erbakan’ın asla izlemeyi düşünmediği politikalar: İrticanın varlığını kanıtlayan davranışlardan uzak durmak, laikliği savunur görünmek, Doğu’ya değil, AB’ye yanaşarak Batı’ya yönelmek, Erbakan gibi ABD’ye karşı görünmemek, Ortadoğu Ortak Pazarı gibi olumsuz girişimleri desteklememek, Amerika’nın politikası neyse, o yörüngede gitmek!
Bu örnekler Erbakan’ın 28 Şubat’ın hazırlanmasındaki rolünü kanıtlamaya yeterli olabilir.
Tabii sivil darbenin ürünü postmodern yargının hükümran olduğu bu süreçte adaletin terazisi suçlananların aleyhine yan yatmazsa!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget