Gazeteleri Okurken - Orhan Birgit

Dün sabah, günün gazetelerini okurken Türkiye’nin manşetine takıldım.
Gazete, Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan’ın “Gecekondularla çevrilmiş şehirler emanet aldık. Bu evleri yıkacağız. Çocuklarımızın ayağının toprağa değdiği parklar yapacağız” sözlerini büyütmüştü .
Birden “Acaba çok eski tarihli bir gazeteyi mi okuyorum?” diye düşündüm. Sonra logonun hemen sol üst yanındaki tarihe baktım. 3 Nisan 2012 Salı yazısı oradaydı.
Demek dünkü gazeteydi okuduğum. Ve bu sözleri söyleyen de Başbakanlık’ta onuncu yılına basan, yani kendi deyişi ile ustalık dönemini “idrak eden” birisiydi.
O 10 yıllık başbakanlığa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı da eklerseniz, 1994’lere kadar geriye gidip, kentleşme sorunları üstünde kendisinin kıdemini de tecrübelerini de anımsatmamız gerekecek.
18 yıllık bir kent yönetimi deneyimi, sahibine sadece o meslekten ötürü emeklilik hakkı kazandırmakla kalmaz. Jübile yapılmasını da sağlar.
Öyleyse Sayın Başbakan’ın 3 Nisan 2012’de ülkesini ve yaşadığı kenti adeta yeni keşfetmiş haline ne demeli?
Soruyu yönelttiğim bir dostum, cevabını bekletmeden verdi:
“Buna yeni rantlar arayışı denir” dedi.
İktidar partisi, insanları pembe düşler içinde yaşatmanın sırlarını iyi bildiği için düzenlenen herhangi bir etkinliği de o amaçla değerlendiriyor. Erdoğan’ın sözünü ettiğim konuşmasının yapıldığı toplantı “Mutlu Şehirler, Mutlu Aileler” başlığı altında düzenlenmiş. Her insanın, elbette mutlu kentlerde oturmak ve daha da mutlu olmak istediğini hesap eden AKP’nin propaganda mekanizması, 3’üncü Yerel Yönetim Sempozyumu adıyla bir toplantı düzenlerken liderin ağzından böylesine pespembe bir gelecek vaat ediyor.
İyi de vaat sahibi parti ülkede 10, o ülkenin en büyük kentinde ise 22 yıldır iktidarda değil midir?
Mutlu kentler yaratmak istedi de elini tutan mı oldu? O kentlerde yaşayan ailelere mutluluk hedefiniz dendi de “İstemeyiz” sesleri mi yükseldi?
Gecekondular yer yer azalmış olsa da hâlâ kentleri çevrelemeye devam ediyor. Varoşlarda oturanlarla kent merkezlerinin sakinleri arasındaki fark azalmak şöyle dursun büyüyor.
Ustalık dönemini sürdüren Erdoğan, kentlerin hangi bölgelerinde hâlâ ikili öğretimin sürdüğünü, hangi yörelerde yolların tümü asfalt iken varoşlarda hâlâ çamurdan geçilmeyen sokakların bulunduğunu, sade yurttaşlardan daha yakından bilecek durumdadır.
Ama bakınız nasıl konuşuyor?
Sanki iktidarda olan o değildir.
“Muhalefet yapmak gerekirse onu da kimseye bırakmaz, biz yaparız” çağrışımına neden olan bu “Yetki aldık. Yıkacağız. Yavrularımızın da ayağının toprağa değdiği parklar yapacağız” vaadi, merhum Ankara valilerinden Tandoğan’ın o ünlü “Komünizm gerekiyorsa onu da biz yaparız” anekdotu ile tıpatıp örtüşmüyor mu?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget