Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı artık neden açıklanmıyor?

Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ydı ve on binlerce kişi yine Anıtkabir’e koştu…
Peki; dün Anıtkabir’i kaç kişi ziyaret etti?
Büyük bir olasılıkla bu sorunun yanıtını öğrenemeyeceğiz…
Neden?
Çünkü Genelkurmay Başkanlığı uzunca bir süredir Anıtkabir’le ilgili ziyaretçi istatistiklerini yayınlamıyor…
***
İlk kez 19 Şubat 2012′de Melih Aşık duyurdu bu ilginç uygulamayı okurlarına… Sonra sordu:
“Anıtkabir’i kaç kişinin ziyaret ettiğiyle ilgili bilgilerin yayınlanmasının nedeni nedir?”
Aradan iki aydan fazla bir süre geçti, Melih Ağabey yılmadı, usanmadı; bu soruyu defalarca sordu…
Ne yazık ki hiçbir yanıt alamadı!
Oysa en iyi ben bilirim(!) ki Genelkurmay, kendisiyle ilgili sorulara duyarlıdır… Anında yanıt verir.
Hatta sadece yanıt vermekle kalmaz, bu tür soruları soran gazetecileri “erdem sorgulaması”ndan da geçirir!
Hatırlarsınız; Başbakan’ın zırhlı cipini Genelkurmay Başkanı’na vermesiyle ilgili yazımdan sonra Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Baki Kavun bizzat aramış ve “erdem”imi sorgulamıştı!
***
Anlaşılan Baki Bey, Melih Aşık’ın erdemini sorgulamaya cesaret edememiş… Belki de o yüzden ona bir yanıt vermiyor!
Ben ise bu sorgulamadan geçmiş bir gazeteci olarak bayrağı Melih Aşık’tan devralıyor ve Sayın Baki Kavun’a soruyorum:
Dinci gazeteler, istatistiklerin kaldırılmasının nedeni olarak yıllık ziyaretçi sayısının son beş yılda ilk kez beş milyonun altına düşmüş olmasını gösteriyor… Bu gerekçe doğru mu?
Doğruysa… Sadece 2011 yılında Anıtkabir’i 3 milyon 902 bin kişi ziyaret etmiş. Yani yaklaşık 4 milyon ziyaretçi… Dünyada vatandaşları tarafından bu kadar çok ziyaret edilen ikinci bir lider daha var mı?
Kaldı ki 5 yıl öncesindeki sayı bunun da altında…. Örneğin 2004 yılında yaklaşık 2,5 milyon kişi, 2005′te 3 milyon 801 bin kişi… Kaldı ki, Rusların “turistik bölge” haline getirdikleri ve tur programlarına aldıkları Moskova’daki Lenin’in mozolesini ziyaret edenlerin sayısı yılda ortalama (yerli-yabancı dâhil) 1 milyon civarında…
Bu durumda; Anıtkabir’in ziyaretçi sayısının azaldığına kim, nasıl karar verdi?
***
Kısacası Sayın Kavun; uygulamanızın nedenini anlayamıyoruz…
Çünkü anlatmıyorsunuz.
Sizin göreviniz sadece Genelkurmay Başkanı’na yönelen benimki gibi “sivri dilleri” koparmak değil, aynı zamanda her şeyinizi borçlu olduğunuz Atatürk’ün miraslarına sahip çıkmaktır.
Ben öyle “ziyaretçisi düşük” dedikodusuna falan inanmıyorum.
Zira bunun “dinci tayfanın yalanı olduğunu” biliyorum.
Çıkın açık açık söyleyin:
Anıtkabir’in ziyaretçi istatistiklerini yayınlamaktan neden vazgeçtiniz?
Yoksa halkın akın akın Anıtkabir’e koşmasından rahatsız olan “birileri” mi söyledi bunu size?
Okurlarımın önünde onur sözü veriyorum ki; inandırıcı bir yanıt alana kadar bu soruyu her gün soracağım size…
İyisi mi bu işi uzatmayın ve bize gerçek nedeni söyleyin…
Atatürk’ün ziyaretçilerinin sayısı, kimin gözüne battı da açıklamaktan vazgeçtiniz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Dünün en çok konuşulan konusu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Anıtkabir’deki törenlere katılmaması, yerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı göndermeseydi… Muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ile Bahçeli ise protokoldeki yerlerini almıştı. Sorum, “Başbakan neden törenlere katılmadı” diyenlere:
Nedense, neden… Koskoca Başbakan size hesap mı verecek?
*****
Hangisi üstün? Milli irade mi, hukuk mu?
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle dün Meclis çatısı altında yapılan konuşmalarda sayısız kez “milli irade” vurgusu yapıldı. Sözüm o “vurguyu” yapanlara…
Sizin deyiminizle söylüyorum; milli irade seçimle tecelli eder!
Oysa bugün halkın milletvekili seçtiği çok sayıda parlamenter, tutuklu olarak yargılanıyor.
Cumartesi günü İzmir Kitap Fuarı’nda Mustafa Balbay için hazırlanan “demir parmaklıklı standa” gittim. Sembolik olarak o hücreye ben de girdim. Mustafa’ya oy veren “milli irade”yle konuştum!
Madem “milli irade” her şeyin üzerinde, o zaman o vekiller neden hâlâ bu zulmü çekiyor?
Eğer, “Yok canım bu ülkede hukuk her şeyin üzerindedir” diyorsanız; o zaman aleyhinize verilen mahkeme kararlarında neden “Kimse milli iradenin üzerinde değildir” diye nutuk atıyorsunuz?
Söyleyin; hangisi üstün?
Hukuk mu, milli irade mi?
Ya da aslında ikisi birden artık kalmadı mı?
***
Gelelim bir diğer konuya:
“Milli irade” gerçekten demokratik bir şekilde “tecelli ediyorsa”, yani varsa; (benim de hâlâ kabullenemediğim bir şekilde) 1982′de yapılan referandumda yüzde 93′le, darbeci Kenan Evren’i aklayıp, devlet başkanı yapan güç de “milli irade” değil miydi?
Ve aynı milli irade, tam 30 yıl sonra bir başka referandumda, darbecilerin yargılanması için yeşil ışık yakmadı mı?
Bu durumda hangisi üstün sayılmalı?
30 yıl önceki mi, yoksa bugün darbecilerle birlikte onu da mahkûm eden yeni milli irade mi?
***
Ne garip sorular değil mi?
Ne yapalım, bizim işimiz de bu!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget