Anayasa Değiştirme - Mümtaz Soysal

SIRA anayasa yapmaya ya da değiştirmeye gelip “kim yapacak” diye sorulunca yürürlükteki Anayasa’ya bakılır, o da “Meclis” der. Yazılacak metnin “toplum sözleşmesi” olması isteniyorsa, normal olarak, bu kadarı yeter. Peki, bizim toplumda niçin yetmez ve neden hep başka takviyeci, bazen de takıyyeci çareler aranır?
Belki anayasa sorunları kamuoyunda etraflıca tartışılmadığı, bunlar parlamentoya eksik yansıdığı ve oradaki partiler yelpazesi toplumun durumunu tam yansıtmadığı için.
Bu aralık her ülkede vardır biraz, ama bizdeki ara daha açıktır.
Herhalde, nispi temsilin yokluğu ve yüzde on seçilme barajının olağanüstü yüksekliği yüzünden de sürer gider.
Ayrıntılara girmeden, anayasacılık tarihimizin 27 Mayıs döneminde denenmiş bir yöntemden söz etmek ilginç olabilir. Seçimle kurucu meclis getirmenin hayal olduğu o ortamda demokrasi andı içen 27 Mayısçı subaylar, otoriter bir rejimde demokratik anayasa yapma sürecinin belirgin çelişkisini hafifletmek için, çeşitli meslek kuruluşlarınca kendi içlerinden seçilmiş üyelerin oluşturduğu bir Temsilciler Meclisi’ni de devreye sokmuşlardı.
Tabii, bugünkü koşullar o yola gitmeyi zorunlu kılmıyor. Ama, değiştirme sürecine katılım çağrısı için nefes tüketmek ve hevessiz partileri bir arada tutmaya çabalamak yerine, yöntemi tartışacak yarı resmi bir danışma toplantısıyla başlamak daha doğru olurdu.
Hayır, öyle yapılmadı ve AKP iktidarının ilk aylarından başlayarak “kendi iktidar döneminde yeni anayasa yapma” hırsı zihinleri öylesine bulandırmıştı ki, devlet aynı kimliğiyle dururken “yeni” sözü etmenin yanlışlığı düşünülmeksizin apar topar anayasa yapma konusuna geçildi.
Hiç kuşkusuz, “yeni” sıfatı anlamsız bir şaşkınlık yaratmıştır. O kadar heyecana hiç gerek yoktu. Alt tarafı, 1982’deki yapılışından sonra özde 1995 değişiklikleriyle zorbalık niteliği büyük ölçüde giderilmiş bir metni, AKP’nin kendi getirdiği yanlış katkıları(!) da temizleyerek derleyip toparlamak yeterli olabilirdi. “Yeni” sözcüğüyle anayasa sorununun büyütülmesi, aslında Cumhuriyetin ana ilkelerini değiştirip başka türlü bir devlet kurma niyetinin dışa vurulmasından başka bir şey değil.
Tehlike budur zaten ve mutlaka önlenmelidir.
Önemli Not: Bir süredir yurdun çeşitli kentlerinde, başka adlarla birlikte adım da zikredilip iznim olmadan “katılımıyla” klişesi eklenerek “anayasa panelleri” düzenlenmekte ve insanlar yanıltılmaktadır. “Yeni anayasa” denen sürecin ilk toplantısında ısrar üzerine konuşup açıkladığım, sonraki toplantıların düzenleyicilerine hep bildirdiğim, çağırmış olan Meclis komisyonunda açıkça belirttiğim ve bu sütunda defalarca vurguladığım gibi, o sürece katıldığımı ima edercesine düzenlenmiş toplantılara katılmak istemediğimi saygılarımla bildiririm. Mümtaz Soysal

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget