Antalya Belediyesi’nin Ayıbı! - İnci Aral

Kültür- edebiyat etkinliklerinde konuşmam için gelen çağrılar bu yıl yoğun oldu. Sonbahardan beri bir orada bir buradayım. Eve döndüğüm zaman bile bir sonraki toplantının notlarını ya da metnini hazırlıyor hep bir yerlere yetişme telaşı yaşıyorum. Kış geçti, yeni bir kitaba girişme, daha çok okuma ve sevdiğim şeylerle ilgilenme fırsatı bulamadım. Yazamadığım için huzursuzum. Ev ile havaalanı arasındaki uzun yola cebimden ödediğim yüklü taksi ücretlerinden de usandım. Çünkü sizi ısrarla çağıranların çoğu, yazarın zaman, yorgunluk ve zahmetinin bir karşılığı olması gerektiğini düşünmüyor. Talep etmek ise çok ama çok zor. Muhtaç ya da paragöz algılanıyorsunuz.
Konuyu anladınız. Ama bu kişisel bir yazı sayılmamalı. PEN Yazarlar Derneği Başkanı olduğum sürece yazar emeğine saygı üzerinde ısrarla durdum. Bazı gelişmeler, duyarlık kazanan yerel yönetimler oldu. Kuşkusuz “onur hakkı” dediğim şey uçak bileti, otel ve iki kap yemekle ilgili değil. Yazarlık onurunu korumak, ona sahip çıkmakla ve yeni bir kavrayışla mümkün.
Bana çarpan ve bu yazıyı yazmama neden olan son kötü örneğe gelelim:
Antalya B. Belediyesi, 2010 yılı sonunda bir edebiyat söyleşisi yapmak üzere beni çağırmıştı. Oysa talep ettiğim bir miktar kitap alma ya da sembolik de olsa ödeme yapma imkânları yoktu. Büyük festival ve etkinlikler için ayrılmış bütçelerini, popüler kişisel gelişim yazarlarına yaptıkları ödemeleri herkesin bildiği büyük belediye beni yazar saymıyordu. Gitmedim.
***
Keşke böyle kapansaydı defter. Olmadı. Bir yıl sonra, yani geçen ekimde, A. B. Belediyesi söyleşi için beni yeniden Antalya’ya davet etti. Bu projeye dahil olmam onlar için çok önemliydi, Antalya halkına zaman ayırmamı rica ve arzu ediyorlardı. “Usta edebiyatçıya ait kaşe bedeli sponsorumuzca karşılanacak ve yazara ait kitapların satışı gerçekleştirilecektir” sözü veriliyor, değerli vaktimi onlara ayıracak olmamdan onur duyuyorlardı.
Etkinlik sorumlusu Meltem İmrek’e, bir önceki yıl yaşananları hatırlattım ve talep nedenimi açıkladım: “Bu bir ilke sorunu. Üzücü olan yazarlığın meslek değil, kamu yararına bir iş sayılması. Görsellik alanındaki “sanatçı”lar için her türlü imkân yaratılırken edebiyatçı sanatçı sayılmıyor, üvey evlat yerine konuyor. Biz söz sahibi yazarlar bu olumsuz durumu değiştirmek istiyoruz. Alışıldık yanlış kabulleri yıkacak olan yazarın tutumudur. Benim sizden somut bir talebim yok, takdir sizin.” İmrek, talebimin en iyi şekilde karşılanacağından emin olmamı belirtince toplantı için 31 Mart 2012 tarihinde karar kıldık.
***
Şubat ortasında İmrek’in görevini Cihan Demir devraldı, sonra da bana kitap temini ve satışına yardımcı olamayacaklarını açıkladı. Sorunu ben çözdüm. Afiş baskıya verilmiş, biletim alınmış, anlaştığım kitapçı yayınevinden kitap çekmiş ve toplantıya on gün kalmışken bu kez telefonla bana ödeme yapma “kalem”lerinin olmadığı bildirildi. Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Adem Akyürek böyle buyurmuştu. Besbelli Akyürek adımı hiç duymamış ve beni dilenci sanmıştı. Programı bir daha iptal ettim ama bu kez çok incindim. Antalyalıların sevdiği bir yazarı, aylardır oyalayarak zamanını çalan, aşağılayıp hor gören ve varılan anlaşmayı son anda bozan bir kültür dairesi başkanının kültürle edebiyatla ne ilgisi olabilir! Olursa işte böyle yüzüne gözüne bulaştırır.
Yazık, çok ayıp!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget