CHP, tutuklu milletvekilleri TBMM’ye katılana kadar yemin etmemek ve yasama çalışmalarına katılmamakla tarihindeki en demokrat, çünkü demokrasiyi doğrudan savunan kararı almıştır.
Umarım başta Sayın Kılıçdaroğlu, CHP’liler bu karara, tutuklu arkadaşlarına sahip çıkmaktan öte önemini kavrayarak varmış ve sonuna kadar dayanacak, direneceklerdir.
Çünkü Türkiye’nin gerçek bir demokrasi olmadığını göstermenin tek yolu, Türkiye’yi demokrasi gibi gösteren bu sahte, tehlikeli ve sonu belli senaryoda rol almamak, daha da önemlisi oyun bozmaktır.
Demokrasinin vazgeçilmezi, ne hükümettir, ne de iktidar. Muhalefettir.
Demokrasi hükümetsiz de, iktidarsız da olabilir; hatta iki yıldır hükümetsiz ve iktidarsız işleyen Belçika örneğinde olduğu gibi, aşılmayacak bir sorunla da karşılaşılmaz, çünkü devlet demokrattır!
Oysa muhalefetin olmadığı yerde, demokrasi yoktur ve tek partili ya da muhalefeti es geçip saf dışı bırakan rejimler; monarşidir, otokrasidir, komünist ya da faşist diktadır, ama hiçbir koşul ve gerekçeyle “demokrasi” değildirler. Hele devlet demokrat değilse...
Ve Türkiye’de hiçbir zaman demokrat olmayan devletin son yıllarda nasıl bir partizanlıkla yapılandırıldığı, her şeyden önce demokrasinin temeli olan üst yargının nereye bağlandığından bellidir. Atanan yargıç ve savcılardan ne beklendiğini de, sürülen yargıç ve savcılardan beklenmeyen açıklar zaten.
CHP’nin 12 Haziran seçimleri öncesi Meclis’teki aktif muhalif varlığı, AKP iktidarının muhalefeti zaten hiçe sayarak ve hiçbir aşamada konsensüs aramadan yaptığı keyfi yasamayı ve yasamayı izleyen keyfi yürütmeyi meşru kılmaya, TBMM’yi de güç dengesinin halk iradesine göre temsil edildiği bir demokrasi vitrini gibi göstermeye yarıyordu!
***
Başka bir deyişle CHP’nin TBMM’de sekiz yıldır söylemden ileri geçemeyen, çünkü iktidarın kulak asmadığı muhalefeti sayesinde AKP hükümeti, demokratmış, Türkiye’yi demokrasiyle yönetirmiş gibi yapıyordu.
TBMM’yi hepten ve kısmen boykot eden iki parti var. Ama Sayın Başbakan, salt kısmi boykotla ilgili, CHP’nin yemin etmemesine öfkeli. BDP’nin tam boykotuna hiçbir şeycikler demiyor; kısmi boykotu CHP’nin tarihine “kara leke” olarak geçiriyor. “Komisyonlar siz olmasanız da kurulur” resti, “Meclis muhalefetsiz de bal gibi çalışır” tehdidi, hep CHP’ye yönelik. Neden?
Çünkü AKP’nin hesabı; BDP’yi parlamentoda var etmek ya da yok saymak kararını, iktidar çoğunluğu alsa bile ana muhalefet partisinin dahil olduğu bir Meclis’ten çıkararak meşru kılmaktı.
CHP’nin yemin boykotu, işte bu kapsamda tutuklu iki milletvekilinin hakkını aramasını aşmakta, iktidarın kime ve neye hizmet edeceği hiç belli olmayan işlerde “parlamenter sistem içinde yapıldı” gerekçesinin ardına sığınmasını engellemektedir.
Diyeceksiniz ki demokrasinin olmazsa olmazı muhalefetse MHP de muhalefet partisi, Meclis’e girdi, çalışmaya hazır; dengeyse işte denge...
Sizler MHP’yi, meydanlarda ip atıp tutmak, Abdullah Öcalan’ı tamamen uyduruk idam sehpalarında sallandırmak tartışması dışında en son ne zaman AKP iktidarına muhalefet yaparken gördünüz? Söyleyeyim: Kurmayları hakkında seks kasetleri çıktığında... Belki belleğim beni yanıltıyor, ama son 8 yıldır ben MHP’nin, devletin yapısını değiştiren hiçbir yasamada AKP iktidarına karşı muhalefet yaptığını anımsamıyorum. Hatta CHP’nin muhalefette yalnız kaldığı ve MHP’nin AKP’ye destek verdiği pek çok yasa biliyorum.
Üstelik 12 Haziran’da köşesinden döndüğü barajı aşmaktan pek sevindirik olup, tutuklu milletvekili Engin Alan’ı söz konusu bile etmeyerek Meclis’e girip yeminini eden ve görev bekleyen MHP’ye ilişkin bir soru işareti var kafamda...
***
Biliyorsunuz seçimlerden tam önce, bu partinin ileri gelen başka yetkilileri hakkında da kasetler ortaya çıkabileceği ileri sürülüyordu. Eğer bu iddia doğruysa, MHP tutuklu milletvekili Engin Alan’ı feda edip Meclis’te yerini alarak, birilerine “Bakın sorun çıkarmıyorum, siz de kaset maset, benimle uğraşmayın artık...” mesajı veriyor olabilir mi?
MHP, böyle bir mesaj vermiyor ve sütten çıkma ak kaşık olsa bile, peşinde sürüklediği aşırı milliyetçi geçmişiyle TBMM’ye uluslararası anlamda demokratik meşruiyet kazandıracak bir muhalefet partisi değildir sevgili okurlarım. PKK damgalı Kürt milliyetçiliğiyle, BDP de demokratik meşruiyetin uluslararası ölçütü değildir.
Türkiye’yi dünyaya “parlamenter demokrasi” gibi gösterecek ve TBMM’yi uluslararası alanda meşru kılacak tek ölçüt, ana muhalefet partisi CHP’nin kurumsal onayıdır.
‘G’ NOKTASI
CHP’nin tutuklu milletvekilleri için başlattığı mücadele, Türkiye’de demokrasinin son şansıdır.
Sayın Kılıçdaroğlu, küresel kurumlara niçin yemin etmediklerini açıklayarak çok doğru bir strateji izliyor. AKP, iktidarının ilk yıllarında dünyayı demokrat olduğuna inandırdı, AB’yi arkasına aldı. Madem ekonomiden politikaya her şey küresel; herkes herkese, Türkiye de dünyaya bağımlı. AKP için ya gösterdiğini olmak ya da olduğunu göstermek zamanıdır.
“Öfke, kırıp döktüğü üzerinde kırılıp dökülen bir çığdır.”
SENECA
Yorum Gönder