SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye futbolda şike iddialarıyla çalkalanıyor. Kulüp başkanları, yöneticiler, teknik adamlar ve futbolcular gözaltında. Bu konuyu yazacağım ama hemen belirteyim, şimdi yazıları yazanların ve söylenen sözlerin tamamı iddialara dayanıyor.
Bilindiği kadarıyla henüz kanıtlanmış bir şey yok.
Futbol sektöründe yüzlerce trilyon para dönüyor.
Sadece para değil, bazı kimseler futboldan yararlanıp güç ve fors elde ederek bir anlamda dokunulmazlık sahibi oluyorlar. Buna futbolcular, başkanlar ve yöneticiler dahil.
Futbolda şike var mı?
Bence var! Böylesine yüksek kazançlı ve içerisinde korkunç boyutlara varan paralar dönen bir sektöre para, şan, şöhret uğruna herşey yapılır.
Son olaydaki (henüz kanıtlanmamış) iddiaları görüyoruz.
Rakip takımla oynayacak takımın bazı oyuncularına teşvik primleri verilmiş. Haydi aslanım, iyi oynayın, karşı taraftan puan alın, size şu kadar lira…
Ya da son model araba.
Bu işlerden pek anlamam ama bence satın alınacak en kolay adam kalecidir! Bir golü göz göre göre kasıtlı olarak yesin, işi bitirir!
Forvet oyuncusuna gol atması için teşvik primi sözü vermek risklidir! Kaleciyi ayarladın mı işi tamamdır! Nitekim son gelişmelerde karşımızda kaleci olayları var!
Bir de yeni olaya tanık olduk. Önemli bir futbolcu, öteki takımla yapılacak kritik maça sakatlık bahanesiyle çıkmamış ve şimdi o takıma transfer olmuş. Sişenin yeni bir türü olsa gerek!
***
Bir sektörde, futbol sektöründe dönen paralar böylesine anormal boyutlara ulaştığı takdirde, orada her türlü pisliği bekleyeceksiniz. Bir takım düşünün ki, şampiyon olduğu takdirde kasasına yüzlerce trilyon para girecek.
Hem şampiyonluk parası kazanacak, hem de yurt dışı maçlar oynama hakkını elde edecek. Paralar o takıma su gibi akacak. O paralarla yeni futbolcular alınacak, gündem yaratılacak ve adına taraftar denilen büyük kitleler mutlu edilecek.
Bir gün büyük takımın önemli bir yöneticisi ile bir yerde karşılaştığımızda bana yakınmalarını hiç unutmam. Şimdi ismini versem haklı olarak inkar edecektir, bende o sözleri söylediğini kanıtlayamam. Onun için isimsiz veriyorum. Taraftar için şöyle demişti:
“İçten taraftar ayrıdır. Ama öyle bir kesim vardır ki, bunlar tamamen mafyadır ve kulüplerin baş belasıdır. Sadece bizim değil her kulübün belasıdır. Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Her türlü yüzsüzlük, tehdit, avanta ve beleşçilik bunlardadır. Bu adamları amigolar yönetir. Kulübü sömürürler, sağmal inek gibi sağarlar ve sırtımızdan çok büyük paralar kazanırlar. Muslukları kaparsak aleyhimizde kıyameti koparırlar. Spor basınında adamları vardır ve şamata yaptırırlar. Biz bunlardan korkuyoruz.”
***
Futbolcu olmak ün ve para getirir. Yönetici, hatta amigo olmak bile öyle. Yöneticiler genelde para babası işamalarıdır. Kulüp başkanı veya yönetici oldukları zaman işleri tıkır tıkır yürür, takıma verdikleri paraları helal ederler! Kasılmalarından yanlarına yaklaşılmaz! Onlar artık bir çeşit ya bölgesel anlamda, ya da Türkiye düzeyhinde ilah olmuştur.
Futbolcular ise zaten paraya boğulmuş, büyük takımlarda her biri ayrı ayrı ilah olmuş tiplerdir. Milli maçta bile gol atınca birbirlerine sarıldıklarında, bunun kazanacakları prim için olduğunu hepimiz biliriz.
Bu futbol kesimi günün birinde gözaltına alınsalar, ya da tutuklansalar bile en kısa zamanda serbest bırakılırlar… Çünkü devreye başka güçler girer. Yapılan operasyonların ne ölçüde ciddi olduğu, bu serbest bırakmalarla ortaya çıkar!
Şimdi gelelim son gözaltı olaylarındaki iddialara!
Şike olmuş mudur? Teşvik primleri dağıtılmış mıdır? Bazı hoca ve futbolcular satın alınmış mıdır?
Bu iş sadece Türkiye’de değil, nerdeyse bütün dünyada oluyor. Onun için, şu anda “Bu iddialar yalandır, bizde böyle şey olmaz” diyemiyorum. Paranın böylesine esir aldığı bir sektörde her şey, her ahlaksızlık olur.
Hepsinin aklanmasını dilerim.
***
Türkiye’de spor deyince akla sadece profesyonel futbol geliyor. Öteki spor dalları her arka planda. Profesyonel bile olsalar, o sporcuların kazancı futbolcuların belki yüzde biri mertebesinde. Belki daha çok çalışıyorlar, daha çok yoruluyorlar, futbol takımlarından çok daha büyük başarılar elde ediyorlar ama onlar hep arka planda.
Yaşamlarını hep kendi çevreleri içerisinde, reklam yapmadan, namusluca sürdürüyorlar. Onları bazen ekranlarda izlerken gurur duyuyorum.
Özellikle de kadın sporcularımız bana gurur veriyor.
İşte bu alanda kazandığımız çok büyük başarılar… Kadın sporcularımızın basketbol, voleybol, atletizm ve Uzakdoğu sporlarında kazandığı çok büyük uluslararası başarılar…
Özellikle halterde kadın sporcularımızın dünya ve olimpiyat şampiyonlukları…
Hiçbirinin reklamı yok, aşk skandalı, gece kulüplerinde yaşamı, hilesi ve şikesi yok. Arkalarında spor basını, para babaları yok. Hiçbiri şan şöhret peşinde koşmuyor, futbolda olduğu gibi skandallara karışmıyor.
Onlar Mustafa Kemal Atatürk’ün mütevazi kızları. Spor ve gerçek sporcu deyince benim aklıma futbolcular değil, onlar geliyor.
Yorum Gönder