CHP’de Kurultay son çare - Kurtul Altuğ

Emperyalizme karşı ulusal başkaldırının öncüsü olan ve Kuvayi Milliye, Müdafaa-i Hukuk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin bir devamı olarak 9 Eylül 1923’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan, Cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan ve daha sonra demokrasiye geçilmesini sağlayan Cumhuriyet Halk Partisi bunu gerçekleştirebilir.
Çünkü ülke koşulları Cumhuriyet Halk Partisi’ni buna mecbur kılmaktadır.
Prof. Dr. Hakkı Akalın( İLK KURŞUN GAZETESİ)

Prof  Sayın Akalın haklıdır. Kendisi hem eski ve liste dışına atılmış bir parlamenterdir, hem de Kemalist Atatürkçü gerçek bir Sosyal Demokrat. İşte liste dışı kalmanın bedeli…
CHP’yi 50 yıl İsmet Paşa’nın yanı başında izleyen bir gazeteci olarak -inanın- haklı çıkmaktan gurur duymadı, utandım.
-Kılıçdaroğlu bu işin adamı değildir. Siyasi deneyimi yoktur. Önder Sav yanlış adamı, yanlış yerde 50 yıllık arkadaşına karşı arkasından iterek Genel Başkan yapmıştır. Göreceksiniz sonunda Önder Sav’da harcanacak demiştim. Beni anlamakta güçlük çekenler oldu. Hatta kızgınlıklarını Ulusal Kanal’da mesajlar göndererek edepsizliğe dek vardıranlar oldu. 1979 yılında Ecevit’in eşinin kedilerini yazdığım için, itildim, kakıldım. Bir zamanlar çoğumuzun idolü olan Bülent Ecevit’in CHP’de bir Merkez-Umumi zihniyeti ile İsmet Paşa’yı harcamasına gönlüm razı olmamıştı. “Umudun Tükenişi” isimli o kitapta sadece CHP ve İsmet Paşa’ya yapılanı içime sindiremediğim için yazmıştım. Birkaç yıl sonra 12 Eylül geldiğinde Ecevit yoktu. O günlerde bana kızanlarda oldu. Eline sağlık diyenler de.
Baykal’ın hatası
Her zaman söylerim; Baykal benim 40 yıllık arkadaşımdır ve bence arkadaşlık hele siyasette oluşmuş ve CHP’nin Atatürkçü ilkeleriyle yoğrulmuşsa, o arkadaşıl hem vazgeçilmezdir, hem de karşılıksızdır. Yazar tutarlı olmalı, ilkeli olmalı mert ve sözünü esirgemez olmalı ne için? “Cumhuriyet’i korumak ve kollayanlar gaflet ve dalalet uykusundayken, birilerinin kendilerine durumdan görev çıkarmaları gerekir de ondan”
İşte benim yaptığım oydu.
Baykal o kaset maskaralığıyla bile, bile komploya düştüğü ve istifa ettiği günlerde kendisine dediğimi yapsa, o kurultay günü toplantıya katılsa, genç CHP’lilerin çağrısına kulak verseydi, ne CHP bu halde olurdu, ne de şimdi Prof. Akalın gibi “Tez elden kurultay çağrısında bulunurdu”
İşte bir seçim öncesinde, CHP’nin %25-26 da kalacağını bunun için söyledik. İtiraf edeyim ki; beni en iyi anlayan Doğu Perinçek olmuştur. O da Cumhuriyetin tehlikede olduğunu, Kılıçdaroğlu ve zamanın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u suçlu ilan ediyordu: Hem de demir parmaklıkların arkasından. Bu siyasette önünü görmenin düşünsel becerisiydi. Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin gradoları düşük adamlardı ve CHP gibi tarihi ilkeleri ve liderleri olan bir partiyi taşıyamazlardı. Nitekim bir yerel seçimde CHP’ye çarşaf bile giydirdiler. Bu iş kültür işdir, bu iş bilgi işidir, bu iş deneyim işidir ve bu iş “önce Vatan gerisi ayrıntı” olarak kabul edenlerin işidir. Diyorduk. Yanlış mı söylemişiz?
Kılıçdaroğlu, CHP’nin köklerini söküp atarken, yanında CHP tabanının gerçek temsilcileri mi vardı, yoksa dolmuşa son dakika bindirilenler, Yeni CHP’liler, neo-liberaller mi?
Kemalist değillerdi. atatürk’ü çağdışı buluyorlar ama bunu açıkça söylemeye korkuyorlardı. Bu takım ve başındaki insan, Tayyip Erdoğan gibi dış destekli bir rakibin karşısında ezilmekle kalmadılar. 87 yıllık Laik Cumhuriyeti de reddi miras edecek uygulamalara da imza attılar. Apo ağzıyla “Geçmişi Tahkik Komisyonnlarına sahip çıktılar. Atatürk’ün ordusuna her türlü zulmü yapanlara yandaş oldular. Sayın Kılıçdaroğlu bir kez olsun Ergenekon adını ağzına almadı, orada yatan sivil asker çok insana yapılan uygulamalara gözlerini kapadılar ve etnik-bölücü akımların değirmenine su taşıdılar. BOP’un kuruyucularına, onun eş başkanına yolu açtılar” Hem de affedilemeyecek yüzde 50 oyu onun hanesine yazdıran siyaseti uygulayarak…
CHP’nin ilkelerini unutup, zorunlu bir Yunanistan ziyareti sırasında Atatürk’ün Selanik’teki evini ziyaret ederek anı defterine iki satır yazdılar ama, seçimde bir kez olsun Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü anmayı bile sakıncalı gördüler. Sandılar ki; bir Selanik ziyaretiyle Atatürkçü olduklarını kanıtlayacaklar.
Şimdi ne oldu?
“Yenilen pehlivan güreşe doymaz” derler ya! İşte onlar gibi, gözlerini gerçeklere kapamışlar kriz üstüne kriz yaratıyorlar, İşin içinden nasıl çıkacaklar, bilen varsa beri gelsin!
Hani işin daha başında:
“Beceremezsek gideriz!” diye halka tafra yapanlar, şimdi kurultaya gitmekten niçin korkarlar ki?
Gideceksiniz, hem de fena gideceksiniz. İsmet Paşa bir zamanlar böyle demişti.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget