O kilitleri balyozlamak, çekiçlemek, kırmak istiyorum! - Tünay Süer


Bir babaya intikam hisleriyle bu kadar acıyı yaşatanlar elbet bir gün daha beterini yaşayacak, acılar içerisinde kalacaklardır ama nasıl? Alma mazlum ahını çıkar aheste derler.
ERGENEKON Davası’ndan tutuklu Yarbay Mustafa Dönmez’e duruşma sırasında oğlu 22 yaşındaki Alp Kağan Dönmez ’in ölüm haberini veren diğer tutsaklar da en az onun kadar üzülmüşlerdir.
Değerli yoldaşlarım;
O anda bir babanın neler hissettiğini bilebilir misiniz?
Tahmin edebiliyorum. Çünkü ben de aynı acıları yaşadım, yaşıyorum….
Aklının ucundan bile geçmeyen, şaka gibi, kötü bir kâbus gibi insan inanamaz, kendisini uykuda, rüyada sanır ve uyanmak ister. Birden kan basıncı artar, kulakları uğuldar ve beyni kafatasından dışarı çıkmak istercesine zonklar. Boş gözlerle “başın sağ olsun “diyene bakar. Öylesine donar kalır.
İnanılacak gibi değildir çünkü. Oğlu sapasağlamdır, ölümcül bir hastalığı yoktur ve asker yolu gözleyen bir baba değildir.
Yani ona göre oğlunun gencecik bir yaşta ölmesi imkânsızdır. Haberi iletene tekrar boş gözlerle bakar. Etrafına birkaç kişi gelir teselli etmek için ve işte o anda rüya görmediğini anlar kalbinden bir şeylerin yırtılırcasına parçalandığını hisseder. Ya olduğu yerde yığılır kalır ya da bütün gücünü toplayarak ayakta kalmaya çalışır.
Bu bir anne için daha da zordur. Anne baba kadar güçlü olamaz o anlarda sanki dünyadan kopar gider ve kim bilir ne zaman tekrar bu acımasız dünyaya döner. Bu bazen günler, bazen aylar hatta yıllarca da sürebilir. Anne de, baba da yaşarlar ama artık onlar içlerindeki boşluğu hiçbir zaman dolduramadan, sanki bir tarafları eksilmiş gibi işte öylesine bir yaşam sürerler. Acıları hiç bitmez.
Allah kimseye evlat acısı göstermesin. Acıların en büyüğüdür zira.
Ölümden kaçış yoktur, vakti zamanı ne zamandır kimse bilemez. Ecel kimini hastalıktan, kimini görünmez kazalarla alır götürür ama gencecik fidanlarımızın göz göre göre kalleşçe şehit edilmeleri bence zamansız gelen ecellerdir. Bile bile lades gibi. İşte buna isyan ediyor insan.
****
Ergenekon, Balyoz, Kafes artık söylerken sinir olduğum Arap’ın yalellisi gibi uzayan, dalgalar halinde gelen tutuklamalar, içi boş iddialarla yıllardır tutsak edilen insanlar oralarda gerçekten işkence maddi, manevi görüyorlar. Bunları yazılarımda her zaman dile getiriyorum.
Artık yeter yeter be! Bu kadar hainlik, bu kadar kindarlık ve bu kadar vicdansızlık olamaz.
Yıllardır demir parmaklıklar ardında insanları kendi çıkarları için tutsak eden bir anlayış, bir mahkeme de olamaz.
Bunların dine bile saygıları yok ki ölenlerin gömülmelerini geciktirip cenazeyi bekletiyorlar. Tutsakların ölüm döşeğinde olan hastalarını görmelerini engelliyorlar.
Neymiş efendim kaçarlarmış. Gerekçeye bakınız.
Ya bu insanların sizler yanında katiller, PKK lılar kadar değeri yok. Onları salıverdiniz başımıza bela olarak.
Tuuu! Allah sizi bildiği gibi yapsın be!
Müslümanım diye geçiniyorsunuz birde. Sizin kıldığınız namazı Allah kabul eder mi sanıyorsunuz.
Yoksa sizler çakma Müslümanlar mısınız? Kimsiniz, nesiniz?
İçinize şeytan girmiş yaratıklar mısınız? Ne diyeyim sizlere artık, vallahi bilmiyorum .
Adam aylardır demir parmaklıklar ardında psikolojik savaş vererek suçsuzluğunu sağır olmuş kulaklarınıza, nasır tutmuş yüreklerinize anlatmaya çalışırken oğlunun ölüm haberi geliyor ve siz oğlunu toprağa vermesini bile, bilerek geciktirip işkence yapıyorsunuz.
Yazıklar olsun sizlerin insanlığınıza!
Bir örgüt tantanasıdır tutturmuş gidiyorsunuz.
Ya bu nasıl bir örgüttür ki birbirlerini tanımıyorlar, görüşmemişler
Binlerce sayfalık iddialarla, katillerden, ırz düşmanlarından oluşan gizli tanıklarla, dijital belgelerle iddialar, suçlamalar uyduruyorsunuz, savunma hakkı bile tanımadan insanları demir parmaklıklar ardında tutuyorsunuz.
Bazen oturumlarda trajikomik olaylar oluyor.
İddia makamının “Örgüt nasıl yaratılacak?” (!) diye soruyor.
Tutuklu Albay İbrahim Sezer de “Araştırılan örgüt gizli bir örgüt. O kadar gizli ki görüşmüyorlar. Bunlar nasıl örgüt, uzaylı mı?” diye yanıtladığı gibi.
Çeşit, çeşit adı var kağıt üzerinde ama aslında böyle bir örgüt mörgüt yok tabi. Önemli olan çamur at izi kalsın misali aydınlarımızı ve ordumuzun komutanlarını orada alı koymak.
Onlar yani vatansever kahramanlarımız bizden uzakta demir parmaklıklar ardında, kilitliler. Allah korusun bir yangın olsa, bir deprem olsa ne olacak ha?
Bir rüya görmek istiyorum. Elimde sihirli bir değnek ve ardımda binlerce insan…
O kilitleri balyozlamak, çekiçlemek kırmak, kırmak tüm kapıları açmak istiyorum.
Olur a rüyadır bu, belki vurulur orada can veririm ama inanın bir şeyler yapmamın onuru ile kabrimde rahat uyurum.
Bu gecelikte, (pardon ne gecesi ya saat sabahın 2 si olmuş) bu kadar diyor saygılar sevgiler diyorum sizlere.
Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget