ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’in Londra’da yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin NATO’dan Suriye konusunda talepte bulunduğu iddiasını gündeme getirdi. Dempsey’e göre “Türk generalleri Suriye toprakları içinde ‘tampon güvenlik bölgesi’ oluşturulması görevinin öncelikle NATO’ya ait olduğu” görüşünü ABD dahil tüm ittifak üyelerine aktarmış durumda. ABD’li komutan ise Suriye üzerinde “uçuşa yasak hava sahası” ile “ülke topraklarında bir güvenlik bölgesi” tesisini, yeterli derecede kaynak tahsisi gerektiren ve belirli sorumluluklarla riskleri de beraberinde getiren bir görev olarak değerlendiriyor. Kurulacak bu tür bölgelerin korunması için gerektiğinde saldırı ve karşı koyma için yetkilendirme ve etkin bir imkân kabiliyeti tahsis edilmesi gerektiğine işaret eden Dempsey’e göre böyle bir durum şu an için NATO açısından mümkün gözükmemekte.
Hava savunması güçlü olan Suriye’deki durumun, “uçuşa yasak bölge” ilan edilen Libya’dan farklı olduğunu vurgulayan Dempsey, önemli bir ayrıntıya da dikkat çekiyor. ABD’nin savunma harcamalarında yapılan trilyon doları bulan kesintiler nedeniyle olası uçuşa yasak bölgenin tesisinin güç olduğuna. Yani “Biz bu işte yokuz” diyor Amerikalı general.
BM kararı şart
Dempsey’in sözlerini Ankara nasıl değerlendiriyor?
Genelkurmay Başkanlığı, sözlerin ne ölçüde doğru olduğunu, NATO karargâhına ya da Pentagon’a ne tür mesajlar gittiğini kendi içinde araştırıyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise Türkiye’nin NATO’ya “Suriye içinde tampon bölge kurulması talebiyle gitmediğini” belirtiyor. Bakanlık kaynakları “BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan NATO’dan böyle bir talepte bulunmanın da bir mantığı yok. Meşru temel olmadan NATO bunu tek başına yapamaz” değerlendirmesini de ekliyorlar.
‘Planlar hazır olsun’
Ancak bu, Ankara’nın NATO’dan hiçbir beklentisi olmadığı anlamına gelmiyor. İttifak içinde yapılan müzakereler hakkında bilgi veren Dışişleri kaynakları, Türkiye’nin bugüne kadar ittifak anlaşmasının 4. maddesi çerçevesinde bilgilendirme yapmakla yetindiğini belirtiyor. Yani, “Şunu isteriz, bunu isteriz” denmemiş. Ancak “Türkiye’ye yönelik bir saldırı olursa NATO Antlaşması’nın 5. maddesi çerçevesinde onu karşılayacak her türlü önlemin alınması için NATO’nun planları güncellensin, hazır olsun” denmiş.
Ve bu hazırlık da NATO içinde başlamış durumda. Ama henüz çok başlangıç aşamasında.
Bir de, Esad rejiminin elindeki biyolojik ve kimyasal silahları kullanma olasılığına karşı yapılacaklar planlanmış NATO içinde...
Türkiye’ye bir ‘ret’ daha
Türkiye, Suriye krizi sırasında konuyu birkaç kez NATO’ya götürdü. Bunlardan ilki sınırın Suriye tarafındaki çatışmalar sırasında Türkiye tarafına da mermi düşmesi üzerine yapılan bilgilendirmeydi. Ancak NATO üyeleri olayı ciddiye bile almadı, birkaç mermi için ittifakın ortak savunma ilkesinin hayata geçirilmesinin söz konusu olamayacağı Türkiye’ye hatırlatıldı.
Türk savaş uçağının Suriye karasularında düşmesi üzerine Ankara NATO’yu olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu kez de bir yandan Türk uçağının Suriye hava sahasını ihlal etmiş olduğu, öte yandan da düşüşün nasıl gerçekleştiği konusunda çelişkili bilgiler bulunması nedeniyle ittifaktan yine güçlü destek bulamadı.
ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey’in son açıklamaları da, Ankara’nın NATO’dan olası taleplerinin “önünün bugünden alınması” anlamını taşıyor. NATO’nun en büyük ordusuna komuta eden generalin bu sözleri, radikal bir gelişme olmadığı sürece, NATO’nun Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalacağının somut kanıtı.
Bu sözler bir başka gerçeğe de işaret ediyor.
AKP hükümetinin, Suriye’de atılmasını istediği adımlar için sadece Esad yanlısı Rusya ve Çin’i değil; başta ABD olmak üzere 60 yıllık NATO müttefiklerini dahi ikna etmekten çok uzak olduğuna...
Yorum Gönder