AB İlerleme Raporu:
AB Komisyonu’nun aday ülke Türkiye için her yıl hazırladığı İlerleme Raporu, ekim ayının ilk haftası yayımlanacak. Raporun taslak versiyonunda Türkiye’de yargının işleyişi konusunda oldukça çarpıcı tespitler yer alıyor. Bunlardan en önemlisi sürmekte olan darbe iddialarına yönelik davalarla ilgili. Taslak rapor bu konuda şu ifadeleri kullanıyor:
“İddia edilen darbe planlarına ilişkin soruşturmalar, geniş tutulan kapsam, yargılama işlemlerindeki yanlışlar ve yürütmenin yargı üzerindeki etkisi nedeniyle giderek artan şüphelere yol açmaktadır.”
Darbe davalarında AKP hükümetinin en büyük destekçilerinden biri dış kamuoyu ve AB idi. Eğer Türk hükümetinin müdahalesiyle bir son dakika değişikliği olmazsa çıkacak yeni rapor Avrupa’da bu davalara olan bakışın çok ciddi biçimde değişmekte olduğunun kanıtı olacak.
Uygulamaya konan üçüncü yargı paketinin, adli süreçlerde ‘biraz ilerleme’ sağladığı, basına getirilen bazı kısıtlamaları kaldırdığı ve oldukça fazla sayıda tutuklunun tahliyesini sağladığını belirten rapor, bunların sorunları çözmediğiniyse şöyle ortaya koyuyor:
“Ancak yapılan bu yasal düzenlemeler Türkiye’yi AİHM’de mahkûm ettiren asıl eksiklerini gideremedi. Uzun tutukluluk süreleri hâlâ ciddi bir problem olarak devam ediyor. Yargı reformu stratejisi, Türk hukuk toplumunun ve sivil toplumun katılımıyla yeniden elden geçirilmelidir”
Pozantı da AB raporunda
Geçen yıl boyunca Pozantı, Urfa, Osmaniye, Sincan, Adana ve Gaziantep gibi cezaevlerinde hükümlü ve tutuklulara yapılan kötü muamele AB Komisyonu’nu da harekete geçirmiş. Taslak raporda bu konuda şu ifadeler yer alıyor:
“Cezaevi nüfuslarındaki artış ciddi sorunlar yaratmakta. Özellikle de hijyen ve diğer fiziksel koşullar açısından bu önemli bir etken. Cezaevlerindeki şikâyet sisteminin gözden geçirilmesinde geç kalındı. Sağlık imkânları ve çocuk tutukluların durumu özel çaba isteyen konular. Çocukların tutukluluk ve hükümlülük koşulları uygunsuz.”
Basın daha da kısıtlandı
Türkiye’de ifade özgürlüğünün ihlalinin ciddi kaygılara yol açtığı belirtilen raporda, “Basın özgürlüğü pratikte daha da kısıtlandı. Terör ve organize suçlarla mücadele yasaları ve onların mahkemelerce uygulanışı bu alanda istismarlara neden olmakta” tespitine yer veriliyor. “İnternet sitelerine sıkça yasaklama getirilmesinden ciddi kaygı duyduklarını” kayda geçiren AB komisyonu, internet yasasının gözden geçirilmesini istiyor. Bu kaygılarla birlikte üçüncü yargı paketi sayesinde bazı gazetecilerin serbest bırakıldığını ve basının soruşturmalar hakkında haber yapmasının kolaylaştığı da kayda geçiriliyor.
Alevilere de Avrupa standardı
İnanç özgürlüğü alanında Türkiye’nin AİHM kararlarına uyumlu adımları ‘sınırlı ilerleme’ olarak övülürken azınlık dinlerine mensup olanların ve ateistlerin “radikallerin tehditlerine maruz kaldıkları” vurgulanıyor. Bu nedenle, gayrimüslimler ve Alevilerin inançlarını sorunsuzca yaşayabilmeleri için gerekli yasal düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğrultusunda hayata geçirilmesi gerektiği de raporda ifade ediliyor.
Kızları okulsuz bırakmayın
Ailenin Korunması ve Şiddetin Önlenmesi Yasası’nda yapılan ‘son dakika değişikliklerinin’ kaygı uyandırdığı belirtilen raporda, kadınların iş ve siyaset alanına katılımı için çaba harcanması isteniyor. Zorunlu temel eğitimi 4+4+4 diye kesintili hale getiren yeni eğitim sisteminin AB üzerinde yarattığı kaygı da raporda şöyle ifade ediliyor:
“Yeni eğitim yasasının kız çocuklarının okullaşma ve okulu bırakma oranlarına yapacağı etki konusunda kaygı duyuluyor.”
Uludere’ye şeffaflık
Kürt sorununun Türk demokrasisinin önündeki en büyük engel olduğu vurgulanan raporda, sorunun çözümü için çok az ilerleme kaydedildiği belirtiliyor. PKK saldırılarının ve askeri operasyonların yoğunlaştığı vurgulanan raporda seçilmiş siyasetçiler ve insan hakları savunucularının tutuklanmalarının kaygıları artırdığı belirtiliyor. Uludere’de 34 sivilin öldüğü bombardıman konusunda ise rapor, “Uludere gibi olaylar kararlı ve etkili biçimde soruşturulmalı ve cezalandırılmalı, kamuoyu şeffaf biçimde bilgilendirilmelidir” ifadelerini kullanıyor.
Yolsuzlukla mücadele alanında çok sınırlı ilerleme olduğu belirtilen raporda siyasetin finansmanının şeffalaşması gerektiği vurgulanıyor.
***
Taslak ekim ayı başında bu haliyle resmileştiğinde, Türkiye’nin AB yolunda son bir yılda aslında hiç ilerlememiş olduğu ortaya çıkacak.
Yorum Gönder