Yeni Mesaj yazarı Sabahattin Önkibar, ın 2 Mart 2012 yazısı :
Standard&Poor’su biliyorsunuz.
Dünyanın en saygın kredi derecelendirme kuruluşudur.
İşte bu kurum önceki akşam bir rapor yayınladı.
Buna göre ekonomik bağlamda Avrupa’da en kırılgan ülke Türkiye imiş.
Kuşkusuz bu rapor afakî değil, verilere dayanıyor.
EESI yani kırılganlık endeksine göre Türkiye 2.94 ile en kırılgan ülke olarak çıkmış.
Türkiye’yi 2.09 ile Macaristan takip ediyor.
Türkiye’nin iki büyük riski:
-Ani finansman çıkışı
-Dış finans ihtiyacı ve riskler.
Altı çizilmesi gereken husus Dünya Bankası’ndan sonra Standart&Poor’sun aynı tehlikeye dikkat çekmesidir.
Hatırlanacağı üzere kısa bir süre önce Dünya Bankası da Türkiye için benzer risklere işaret etmişti.
Burada altı çizilmesi gereken husus battı- batıyor denilen AB üyesi ülkelerin hala Türkiye’den iyi bir konumda olmalarıdır ki, o ülkelerin kırılganlık verileri ortadadır.
Durum bu ise soralım Türkiye ekonomisi nasıl muhteşemdir?
Türkiye nasıl bölgesinde ekonomik mucizenin mucididir?
Her şey netice ile ölçüldüğüne göre rakamlar ortadadır ve Türkiye tabir yerinde ise küme düşer konumdadır.
Yok eğer bunlar yalan ve tablo tersi ise hükümet ya da onun Ekonomi Bakanı çıksın Dünya Bankası ile S&P’nin yayınladığı risk verileri doğru değil desin.
Görüldüğü gibi AKP’nin övündüğü ekonomi tablomuz da pek çok menfilik manipüle ediliyor ve gözden kaçırılıyor.
ABD’nin şerefinden sorumlu yargımız
Yer: Bodrum.
Bir gurup genç, Süleymaniye’de Türk askerine çuval geçirilmesine misilleme olsun diye sokakta karşılaştığı ABD’li bir askere laf atıyor.
Dahası, o gruptan bir genç askerin başına torba geçiriyor.
Aynı anda çevredeki esnaflardan Rauf Cankum, “Dükkanıma katil ABD’liler giremez” diye bağırıyor.
Vay sen misin bunları yapan.
Esnaf dâhil o gençler apar-topar gözaltına alınıyor ve günlerce sorgulanıyor.
Akabinde o anda sokakta bulunan 8 gencin her birine 16 yıl ceza istemiyle dava açılıyor.
Gerekçe mi?
-“Şerefe karşı suç işlemeleri!”
Şereften kasıt başına torba geçirilen ABD askeri ya, ABD’nin şerefi kastediliyor.
Sahi aynı şey ABD’nin işgal ettiği Irak topraklarında 11 Türk subayına yapıldı ama ne Irak’ta, ne ABD’de ne gıyapta olsun Türkiye’de herhangi bir dava niye açılmadı?
Yoksa bizim askerlerin ve ordumuzun şerefi yok mu?
Kuşkusuz var olduğuna göre devletlerarasında mütekabiliyet diye bir şeyi yargımız hiç işitmedi mi?
Hayır, kastımız elbette varsa bir suçun görmezden gelinmesi değil, hadisenin şerefe saldırı olarak adlandırılmasıdır.
Bu başlıklarla açılan davalar ancak sömürgelerde olur.
Milli Eğitim Bakanı’na balans ayarı mı?
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer MGK üyesi değil ama MGK’nın son toplantısında o da vardı.
İlginçtir o toplantının hemen sonrasında 4 + 4 + 4 olayı, 8 + 4 olarak değiştirildi.
Hayır, itirazım yapılan düzenlemeye değil, Bakan Dinçer’in MGK’ya neden çağrıldığı ve toplantının akabinde değişikliğin yıldırım hızıyla yapılmasınadır.
Dinçer, Doğu’daki öğretmen açığı için gittim diyor ama hikâye, çünkü MGK öğretmen atamaları ile ilgilenmez.
Ayinesi işse kişinin belli ki Dinçer’e temel politika noktasında balans ayarı yapılmış ve çark etmesi sağlanmıştır!
Tablo bu ise bu AKP’liler ikide bir nasıl demokrasi havarisi kesiliyor ve asker vesayetini gömdük mugalâtalarını yapıyor?
Bu mudur gömülen asker vesayeti?
Erbakan Hoca yanlıları, “ABD’nin eseri olan 28 Şubat örtülü olarak devam ediyor zira başörtülüler bile hala TBMM’ye giremiyor ve pek çok şey eskisi gibi devam ediyor” derken haklılar mı yoksa?
Atatürk karşıtlığında AKP—(PKK) BDP ittifakı mı?
Mekân: TBMM.
PKK’nın kravatlı kanadı olan BDP’nin Diyarbakır Milletvekili Altan Tan İskilipli Atıf Hoca’yı kürsüde, “Kemalist diktatörlüğün katlettiği on binlerden biri” diye tanımlıyor ve Atatürk’ü İngilizlerin uşağı diye sunuyor.
Bu ifade üzerine CHP ile MHP’li vekiller feveran ederek ayağa kalkıyor.
İlginç bir tablo AKP Grubu ne “Kemalist rejimin katlettiği on binler” ifadesine ne de Atatürk’ün İngilizlerle özdeşleştirilmesi söylemine itiraz etmiyor ve tepki vermiyor yani manzara bu konularda AKP ile BDP’nin örtüşmesi şeklinde.
Öyle ki MHP Gurup Başkanvekili Oktay Vural bu durumu ya da sahneyi şöyle tasvir ediyor:
-“Görüyorsunuz AKP ile BDP’liler Atatürk ile Cumhuriyet karşıtlığında hem fikirler.”
Hatırlayın kısa bir süre önce de AKP’nin Ordu mebusu, İstiklal Savaşı diye bir şey yok, şehitlikler temsili, tek bir mermi bile atılmadı ve Yunan ile savaşılmadı gibi abuk laflar etmişti.
Bana bütün bu olanlar sanki bir hesaplaşma projesinin ayak sesleri gibi gelmeye başladı, ne dersiniz haksız mıyım?
Yorum Gönder