Cumhuriyet yazarı Işık Kansu, nun 3 Mart 2012 yazısı:
Medarı İftiharımız İskilipli Atıf
Haber şu: “İskilipli Atıf Hoca’nın adı, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas’ın da katıldığı törenle İskilip’teki devlet hastanesine verildi. Kafkas, ‘Atıf Hoca’nın İskilip’in medarı iftiharı olduğunu’ söyledi ve kendisinin idam edilmesinin Cumhuriyet tarihinin karanlık noktalarından biri olduğunu belirtti. Kafkas, hukuksuzluğun kurbanı din âlimi İskilipli Atıf’ın adının devlet hastanesine verilmesini ‘iadei itibar’ diye niteledi.”
İskilipli Atıf, 1919’da Teali İslam Cemiyeti’ni kuranlar arasındadır. Cemiyetin amacı, hilafetçi bir anlayışla Müslümanlar arasında birliği sağlamaktır. Osmanlı’nın din kurallarına bağlı kalınarak kurtulabileceğini savunan cemiyet, kendisini “din ve devlet ayrılığına taraftar olmayan bir teşekkül olarak” görmüş, Kuvayı Milliye’ye ve Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmıştır. Cemiyetin ulusal kurtuluş savaşı sırasında yayımladığı bildiri, bu durumun belgesidir:
“İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Düşünmüyorsunuz ki Yunanlılara fazla zayiat verdirmek bile bundan sonra bizim için hayırlı ve menfaatli bir şey olmaz. Hem sizler ey yalancı ve şakîler! Kendi milletimize karşı ecnebi milletlerden hiçbirinin yapmadığı şekavet ve şenaatleri irtikâp edip dururken milleti, eşrafı memleketi, ulemâyı asıp keserek mallarını yağma ederken kendinize ne hakla, ne yüzle, ne utanmazlıkla Kuvâ-yı Milliye namını veriyorsunuz? Milleti öldürerek, mahvederek hukuk-ı milleti müdâfaa edeceksiniz öyle mi? Utanmaz hâinler, artık yetişir, yakamızı bırakın: Cenâb-ı Hakk’ın gazap ve laneti sizin üzerine olsun!”
Teali İslam Cemiyeti’nin başkanlığını bir süre İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi Mustafa Sabri üstlenmiştir. Mustafa Sabri, Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliyeciler için ölüm fetvasını kaleme alan kişidir. Mustafa Sabri, işbirlikçi Damat Ferid kabinesinde şeyhülislam olunca, İskilipli Atıf cemiyette başkanlığa getirilmiştir. Cemiyetin üyeleri arasında Sait Nursi de vardır. Devrimlere karşı çıkmaktan yargılanan İskilipli Atıf, Ankara İstiklal Mahkemesi’nce idam edilmiştir.
İşte, Sağlık Bakan Yardımcısı ve eski AKP milletvekili Agah Kafkas tarafından törenle devlet hastanesine adı verilen, BDP’li Altan Tan’ın “mağdur Müslümanı”, medarı iftiharımız İskilipli Atıf budur...
Zaten! Atatürk ile Kuvayı Milliyeci dedelerimiz, ninelerimiz ne yaptılarsa yanlış yapmışlardı. İngilizleri kızdırmışlar, işgalcileri topraklarından atmışlar, uygarlık için devrimler gerçekleştirmişlerdi. Bunların hepsi birer Kemalist zırvaydı. Hele bugünkü Kemalistler! Onlar, kokuşmuş zombilerdi. Kendi partileri dahil, bulundukları yerde ezilmeleri, dışlanmaları ve hatta yok edilmeleri gerekiyordu.
Oysa! Yaşasın, tam bağımlı, piyasasever Ilımlı İslam federasyonumuzdu. Ne mutlu, ne mutluydu ki; dışarıda büyük büyük devletlerin sözünden çıkmadan, içeride gazapla ve lanetleyerek durmadan ilerliyorduk.
Başsağlığı
Siz hiçbir şey anlamıyorsunuz. Kalın kafalısınız, üstelik hödüksünüz...
Dünya değişiyor, kuşaklar değişiyor, düşünce sistemleri ve onları savunan partiler değişiyor.
Halbuki...
Globalleşiyor, güzelleşiyoruz. Paraya para demiyoruz. Zırt orada, vırt burada. Tutamıyorsunuz, sermaye özgür, siz özgür, özgürleşiyoruz.
Kimlikleşiyor, etnikleşiyoruz. Yoksulumuz var, varsılımız var. Olsun, acından ölsen de hepi topu bir kimlik yeter sana. “Ben buyum” dedin mi, o bizim zenginliğimiz. (Türkiyeliler için bir uyarı: Türk olmak çok iyi bir şey değildir. Olmayın isterseniz. Osmanlı torunu filan olun, zengin gösterir.)
Liberalleşiyor, sosyal özgürleşiyoruz. Bu “sosyal özgürlük” çok önemli bir laf arkadaşlar. Ne olduğunu, o lafı söyleyen sosyal demokratlarımız bile anlamıyor. Anlaşılmamak iyidir. Tepede görünürsün hep. İnsanlar sana taparcasına bağlanırlar.
Değişelim, dönüşelim. Yenilenirken yenilenirken yenilelim ki yenenimiz olsun. Başımız sağ olsun.
Geliyor, geçiyor
Tasarılar geliyor, tasarılar geçiyor.
Örneğin, “Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı.”
Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği diyor ki:
“Hukuken orman olan yerler, devlet eliyle orman sınırları dışına çıkarılacak, Hazine’ye ait tarım arazilerinin satışı kolaylaştırılacak.”
Bir başka tasarı: “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı.”
TMMOB diyor ki:
“Hiçbir kayıt ve koşula bağlı kalmaksızın yerleşim yerleri, orman alanları, kıyılar, Boğaziçi, meralar, kültür ve tabiat varlıkları, tarım arazileri, zeytinlikler gibi özel koruma altında olan alanlar, rezerv yapı alanları, riskli alanlar ve riskli yapı statüsüne alınıp tasfiye, dönüştürme, yeniden yerleştirme ve yıkım işlemlerine tabi tutulacak.”
Şaka değil: Memleket elden gidiyor.
Yorum Gönder