Dünyanın Su ile de Başı Dertte - Hüseyin Baş

Cumhuriyet yazarı Hüseyin Baş,ın 26 Mart 2012 köşe yazısı:
Dünyanın Su ile de Başı Dertte

Dünya Su Forumu’nun altıncısı 12-17 Mart 2012 tarihleri arasında Marsilya’da yapılmış bulunuyor. 140 ülkeden 20 bini aşkın devlet görevlisi, sivil toplum kuruluşu ve konunun uzmanının katıldığı ve suyun küresel ölçekte durumunun saptanmasına ilişkin onlarca bilimsel araştırmanın yoğun biçimde tartışıldığı altıncı su forumunun kaderinin de, soruna küresel ölçekte somut çözüm getirecek önlemlerin alınması açısından önceki forumlardan farklı olmadığı söylenebilir. Aslında sorun ne denli yaşamsal olursa olsun, insanlık, tıpkı küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişiklikleriyle ilgili zirveler gibi acilen alınması gereken önlemlerin alınmasında başarılı olamamıştır. Örneğin günümüzde ve yakın gelecekte suyun, özellikle de temiz, sağlıklı içme suyunun insanlara hakça ulaştırılması konusunda ne yazık ki başarılı olunduğu, kuşkusuz söylenemez. Ancak suyun küresel ölçekte halihazır durumunun bilimsel araştırmaların ışığında saptanmış olmasında yine de hayli mesafe alındığının gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Zira su sorunu gibi yaşamsal olduğu kadar karmaşık ve çok yönlü sorunu bir çırpıda çözüme ulaştırmak da ne yazık ki olanaklı değildir. Ancak sorunun çözümüne ilişkin önlemlerin Marsilya zirvesinin ardından, hastalığın teşhisi aşamasının geride bırakılarak acil olarak çözüme yönelik önlemlerin alınması aşamasına gelindiğinin açıklanmasını, yine de forumun başarısı olarak görmek mümkündür. Zira Birleşmiş Milletler’in, tıpkı beslenme gibi bir insan hakkı olarak tanımladığı temiz, sağlıklı, yeterli içme suyunun milyonlarca yoksul, aç ve susuza ulaştırılması yönünde acilen somut adımlar atması gerekmektedir.
2010 yılı sonunda dünya nüfusunun yüzde 89’unu oluşturan 6.1 milyon insan, içilebilir temiz sudan yoksundur. Sorun, 2050’de 9 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunun sağlıklı içme suyuna, şimdiden önlem alınmazsa, nasıl ulaşacağıdır. Ülkelerin yüzde 15’inin kaynağının yüzde 50 oranında komşu ülkelerden gelen suya bağlı olması da ayrıca çözümü hayli zor bir sorundur.
80’i aşkın ülkenin üye olduğu Dünya Su Konseyi tarafından üç yılda bir düzenlenen Dünya Su Forumu’nun ilki 1997’de Marakeş’te, ikincisi 2000 yılında Lahey’de, üçüncüsü Kyoto’da, dördüncüsü Mexico’da, beşincisi ise, malum 2009’da İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. 1997 forumu öncesi BM’nin 26 birimi tarafından yayımlanan raporun giriş bölümünde UNESCO Direktörü Matssura şöyle diyordu: Yaşamsal önemdeki su sorunuyla, politika ne yazık ki yeterince ilgilenmemektedir. Ayrıca su sorunu küresel ölçekte de kötü yönetilmektedir. Kriz kapıya dayanmadan harekete geçmenin zamanı çoktan gelmiştir. (Le Monde, 12 Mart 09) Sözü edilen raporda şu noktalar da öne çıkmaktadır: Her yıl 80 milyon artan dünya nüfusunun su ihtiyacı da 64 milyar metreküp artmıştır. Beslenme alışkanlıklarındaki gelişmelere koşut olarak su ihtiyacı da artmaktadır. Orta sınıf süt, et ve ekmek gibi gıdaları daha fazla tüketmektedir. Bu da daha fazla su tüketimi anlamına gelmektedir. Örneğin 1 kilo buğday üretmek için bölgesine göre 400 ila 2000 litre su gerekmektedir. 1 kilo et için ise 1000 ila 2000 litre suya gereksinim vardır. Enerji üretimi ikinci büyük su tüketicisidir. Termik ve nükleer santralların soğutma işlemleri için büyük miktarda su gereklidir. 1 litre yeşil yakıt için 2500 litre su harcanmaktadır. Yeraltı suları da kötü yönetim yüzünden giderek azalmaktadır. Temiz su yoksunluğunun neden olduğu sağlık sorunları ise ürkünç boyutlardadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki hastalıkların yüzde 80’i temiz içme suyunun yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. 2008’de Zimbabwe’de ortaya çıkan ve dört bin insanın yaşamına malolan kolera salgınının temelinde suyla ilgili altyapının yetersizliği yer almaktadır.
Su tüketimi 20. yüzyılda en az 6 kat artmıştır. 1950’de kişi başına 17 bin metreküp su gereksimi söz konusuydu. 2005’te 7 milyara yakın insan yılda 5 bin metreküp suyla yetinmek zorunda kalmıştır. Günümüzde 1.5 milyarı aşkın insan temiz içme suyundan yoksundur. Temiz içme suyundan yoksunluk, yılda çoğu çocuk 25 bin insanın ölüp gitmesine yol açmaktadır. Fransız günde ortalama 150 litre su tüketirken Güneydoğu Etiyopya’da insanlar her türlü gereksinimleri için sadece 5 litre suyla yetinmek zorundadırlar.
Zengin ülkeler, ne yazık ki, yoksulların açlığı gibi susuzluğu konusunda da duyarsız davranmayı sürdürmektedirler. BM tarafından tıpkı beslenme gibi insan hakkı olarak kabul edilen temiz, sağlıklı içme suyunun dağıtım ve pazarlanmasından aslan payını, milyarlarca dolar kazanan dev finans şirketleri almaktadır.
Bu arada sağlıklı olmayan kirli suların, dünyada 1 numaralı halk düşmanı ilan edildiğini de unutmayalım. Sözü edilen sağlıksız sular her yıl 5 yaşın altında 1.5 milyon çocuğun ölümüne yol açmaktadır. Diyare, kolera da keza söz konusu sağlıksız sulardan kaynaklanmakta, özellikle de yoksul ülkelerde kitlesel ölümlere neden olmaktadır. Gerçek şu ki, günümüzde 800 milyona yakın insan, insan hakkı sayılan sağlıklı, temiz, yeterli içme suyundan yoksun durumdadır. Dünya su konusunda ciddi anlamda hastadır ve acilen tedavi beklemektedir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget