‘Başkalarının savaşı’na girmeyenleri anlamak için!
Savaş artık önce iktidarın, sonra Meclis’in iki dudağı arasında...
Biz tam bu gündeme kilitlenmişken, geçen hafta bir kara haber de Afganistan’dan geldi:
Düşen helikopterde şehit olan askerlerimizi toprağa verirken bu kez, “Bizim orada ne işimiz var? Neden bizim olmayan bir savaşta askerlerimiz ölüyor?” polemiği gündemimizin ilk sırasına oturdu.
Yani; başımızı sola çevirdiğimizde iç savaş, sağa çevirdiğimizde savaş çığlıklarının atıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Üstelik bu çığlıkları atan siyasetçiler; Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmayan İsmet İnönü’yü ve arkadaşlarını en “ağır ifadelerle” eleştirmekten de geri kalmıyor.
***
Araştırmacı Ersin Dedekoca, işte tam da böyle bir dönemde, Türkiye’nin girmediği ama sıcaklığını ve etkilerini ensesinde hissettiği 2. Dünya Savaşı dönemindeki Türk dış politikasını konu edinen bir kitap yazdı.
Dedekoca bu kitabında İsmet İnönü’nün ve Türk diplomatların, ülkeyi savaşa sokmamak için, satranç ustalarına taş çıkartacak zekilikteki hamlelerini anlatırken savaşa yol açan nedenleri ve o yıllardaki Türkiye’nin durumunu da net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Kitabın son bölümünde ise isimleri tarihe kazılmış dünya liderlerinin, Türkiye’nin tavrı konusundaki yazışmalarını yayınlıyor.
***
Geçmişi doğru okuyup, yorumlamak... Bugün yapılabilecek hatalardan kaçınmak...
Ve geleceği doğru kurgulamak için; her diplomatın, siyasetçinin ve aydının mutlaka birkaç kez okuması gereken bir kitap olmuş, “Diplomasi ve Denge Politikasının Utkusu...”
Umarım; “Ben kitap okumam. Danışmanlarım özetlerini çıkarıp bana verir” diyen bugünün devlet adamları bile (!) bu kitabı okur!
Aksi halde halkı savaştan korumayı görev sayan o günkü siyasetçileri anlamalarını beklemek olanaksız hale gelir!
***
DİPLOMASİ VE DENGE POLİTİKASININ UTKUSU
Türü: Tarih-inceleme
Yazarı: A. Ersin
Dedekoca
Yayınevi: Barış
Kitabevi, Ankara
Baskı tarihi: Şubat 2012
Birinci cilt sayfa sayısı: 94
Not: Ne yazık ki bu kitabı kitapçılarda bulamayacaksınız... 0312 435 29 69’dan Barış Kitabevi’ni arayarak, ödemeli olarak gönderilmesini isteyebilirsiniz.
Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum
*****
Nişabur, mimodrama, enselada!
Ne yazık ki aydın bir nesil yerine dindar gençlik yetiştirmek isteyenlerin iktidarında; ülkemizdeki tüm çağdaş sanatlar ihmal edilir oldu.
İstanbul Devlet Tiyatrosu yıllardır göçebe...
Devlet Opera ve Balesi, Kadıköy’deki Süreyya Opera Binası’na iltica etti... Şehir Tiyatroları şimdilik hâlâ ayakta ama... Nerede o eski hâli? Oynanan oyunlar sanat kaygısıyla değil, “iktidarı rahatsız etmeme” kaygısıyla seçiliyor.
Müzikte de durum farklı değil:
Çok şükür konservatuarlar hâlâ açık... Hatta birkaç da özel müzik akademisi eklendi... Ama müzik eğitimini bilimsel olarak alan gençlerimizin toplam nüfusa oranı 1960’ların bile çok altında...
Düşünün; hemen her evde en az bir kişi enstrüman çalıyor ya da şarkı söylüyor, hayatımızın neredeyse 24 saati müzik eşliğinde geçiyor ama biz “yetersiz müzik eğitimi” yüzünden hâlâ sadece “çalmakla, söylemekle, dinlemekle” yetiniyoruz...
Duyduğumuzu, hissettiğimizi, yaptığımızı anlatabilecek kadar bile müzik kültürümüz yok...
Hani ezkaza, “Harmonia” diye bir şey duysak, “Bağımsızlığını yeni ilan eden bir ülke” sanıyoruz...
***
Vural Sözer binlerce müzik terimini bir araya getirerek, karşılıklarını anlaşılır bir dille kaleme almış...
Ortaya da sadece konservatuar öğrencilerinin değil, müziğe ilgi duyan herkesin “ayıbını” ortadan kaldıracak bir eser çıkmış...
Peki; başlıktaki terimler ne anlama mı geliyor?
Onu da her aydının kitaplığında mutlaka bulunması gereken bu sözlüğü edindiğinizde öğreneceksiniz...
***
MÜZİK TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Türü: Sözlük
Yazarı: Vural Sözer
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Baskı tarihi: Mart 2012
Sayfa sayısı: 263
Fiyatı: 15 lira
İnternet (İdefix) fiyatı: 12.75 lira
Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum
Yorum Gönder