Ortadoğu’da Siyasal İslamın ‘Kurumsallaşması’ - Erol Manisalı

Cumhuriyet yazarı Erol Manisalı,nın 26 Mart 2012 köşe yazısı:
Ortadoğu’da Siyasal İslamın ‘Kurumsallaşması’

- Libya,Tunus ve Mısır’da siyasal İslam tabana yayılarak kurumsallaşıyor, iktidara yürüyor.
- Mısır’da her ne kadar askerin fiili egemenliği görülse de “asker siyasal İslamın yolunu açıyor”.
- Suriye’de “laikliğe doğru yol alan” Esad rejiminin yolu kesilerek siyasal İslam egemen kılınıyor.
- Irak’ta Araplar Sunni ve Şii olarak çatışarak İslamın siyasallaşmasına ortam hazırlıyor. Buna karşılık Kuzey Irak’ta etnik ayrımcılık esas alınarak bağımsız bir iktidar oluşturuluyor.
- İran İslam Cumhuriyeti ise zaten siyasal İslamı (Şiiliği) esas alan bir yapıda 1979’dan beri oluşumunu derinleştirerek sürdürüyor.
- S. Arabistan, Katar ve Bahreyn’de ise en baştan beri siyaset (ve yönetim) zaten varlık nedenini dine bağlamış; yaşam tarzı her boyutu ile buna endekslenmiş durumda.
Mısır, Tunus ve Libya’da yeni kurulan siyasal partiler dini esaslı (köktendinci) bir çizgide gelişiyorlar ve iktidar kavgasına başlıyorlar.
Arap dünyasındaki son kale olan Suriye de yavaş yavaş çökertilme yolunda.
Ordunun, dini örgütlerin iktidarı ve demokrasi
Tarihsel süreç içinde demokrasinin altyapısını oluşturacak örgütlenmelerin gelişmediği toplumlarda (ülkelerde) farklı doğal örgütlenme biçimleri öne çıkmaktadır.
- Ya askeri kurumlar, “tek örgütlü güç” olarak öne çıkmakta ve demokrasinin yerine kendini koymaktadır;
- Ya da dini örgütlenmeler “en etkili örgüt” olarak siyasetin içinde en ön sırada yer almaktadır.
Azgelişmiş ülkeler saatin rakkası gibi “ordu ile dini örgütler arasında” gidip geliyorlar.
Avrupa’nın demokrasi anlayışı ve gelenekleri açısından bakıldığında her ikisi de antidemokratiktir. Askerler iktidara geldiğinde “ara rejim” söylevi ile sanki demokrasiye geçilecekmiş gibi yeni düzenlemeler yaparak antidemokratik altyapının kökleşmesine ortam hazırlamaktadırlar.
Türkiye bunu 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde yaşadı; darbeci askerler “Kaos var, demokrasi gidiyor; demokrasiyi geliştirmek için yeni düzenlemeler gerekir. Türkiye Cumhuriyeti elden gidiyor; aşırı özgürlük var, toplumda kargaşa doğdu, bunu önlemek gerekir” demediler mi?
12 Mart ve 12 Eylül darbecileri geldiklerinde ise şunları yaptılar:
- Demokrasinin vazgeçilmez gerekleri olan örgütlenme özgürlükleri daraltılmış ve birçok alanda imkânsız hale getirilmiştir.
- Üniversitelerin özerklikleri ve düşünce özgürlükleri kısıtlanmış ve YÖK oluşturulmuştur. Merkezi ve otoriter bir düzen getirilmiştir.
- Siyasal partiler için kısıtlayıcı barajlar konmuş ve TBMM’ye katılımlarının önü kesilmiştir.
- Katılımcı demokrasi yerine merkeziyetçi bir düzen kurulmuş ve otoriter gelişmelerin önü açılmıştır.
Azgelişmiş ülkelerde dini örgütlenmeler de, aynen askeri örgütlenmeler gibi siyasetin içine rahatlıkla dahil edilebiliyorlar.
Demokrasinin geleneksel örgütlenme altyapısı Avrupa’daki gibi gelişemediği için dini örgütlenmeler, “potansiyel güçler olarak her zaman vardır”.
Her iki uç da çağdaş demokrasi ile bağdaşmaz; “ordu”, ara rejim dese de, “antidemokratik altyapının gelişmesine ortam hazırlar”. Türkiye bunu yaşadı.
Darbeler, kaosu önlüyoruz bahaneleri ile ülkenin demokrasiden uzaklaşmasına ve katılımcı demokrasinin yok olmasına yol açtı.
Diğer tarafta, din devleti (İslam cumhuriyeti) esas alındığında, “demokratik örgütlerin yerine dini örgütler öne çıkarıldı”.
İki uçta bulunan askeri ve dini siyasal örgütlenmeler her zaman rakip değiller...
Bugün Mısır’da yaşananlar böyle; fiilen iktidarda olan ordu, Müslüman Kardeşler’in yolunu açarak onun iktidarını kolaylaştırıyor.
Bir bakıma, örgütlü bir askeri-dini koalisyon söz konusu.
Bu iç dinamikler küresel (dış) dinamiklerle birlikte yürüyor. Azgelişmiş ülkelerin sisteme olan aşırı tek yanlı bağımlılığı, ister istemez bu sonucu doğurmaktadır. Bu tür ülkelerde “asgari müşterekler” oluşturulamamakta; iç ve dış dinamikler, sürekli ayrışma ve demokrasiden uzaklaşma sonucunu getirmektedir.
Afganistan, Irak, Mısır, Libya,Tunus ve Suriye’de meydana gelen değişimler bu tezi doğruluyor; demokrasi adına yapıldığı söylenen şeyler, ülkeleri demokrasiden ve sosyal refahtan daha da uzaklaştırabiliyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget