Tüketerek Büyüme - Şükran Soner

Ekonomik büyümede tüketerek, cari açıkla birlikte dünya rekoru kıran Türkiye’de, bileşik kaplar ilişkisiyle, aynı tablo çok daha çarpıcı boyutlarla medyamıza, iktidarımıza yansıyor.
Türkiye’nin tarihsel büyüme hızları; çok partili döneme geçişten AKP’nin iktidar olduğu tarihe kadar (1946-2002) dönemleri, ortalama yüzde 5. AKP iktidar sürecinde 2003-2009 dönem ortalaması yüzde 4.3. Yani AKP iktidarları sürecinde Türkiye’nin çok büyüdüğü imajı gerçeği ile çelişiyor. Büyüme dünya krizinin olumsuz etkilerinin kırılmasının ardından 2009-2010-2011 ilk 4 ayı sürecinde tüketim eksenli de olsa çok hızlı yeniden büyüdüğü içindir ki AKP’nin iktidarda oyunu arttırmasının en somut açıklaması olarak sayılabiliyor. Yılın ilk çeyreğinde dünya rekoru kırdıran büyümenin özel tüketim harcamaları üzerinden olması, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik ile birlikte yaşanması, hele de son çeyrek için çok fazla geçerli seçim ekonomisine dayanan boyutları masaya yatırılmıyor. En önemli hastalığı, dış ticaret açığının, mayıs ayının 10 milyar dolarlık -yine dünya rekoru sayılabilecek- oran katlamasıyla 44 milyar dolara varması hafife alınıyor..
Uzun yıllar kâğıt, dolar basarak tüketim eksenli, büyük açıkla ayakta duran dünyanın en büyük ekonomisi ABD başta, piyasalar krizinin, dünyayı altüst eden ekonomik, siyasal, sosyal sonuçlarından dersler çıkarmak hak getire.. Irak işgali, kanlı petrolün getiri ganimetlerinden en büyük payı almış İngiltere’de, yaşanan büyük grev dalgasının sorgulanması akla gelmiyor. Komşu Yunanistan’ın AB desteğinde Türkiye’yi uzun yıllar ikiye katlayan zenginleşmesi, milli gelir büyüme, gelir dağılımı yükselişlerinin üstüne tepetaklak gidişi, kamu çalışanlarının yarısını birden işten atma kararı almaya zorlayan büyük krizin Atina sokaklarını harabeye çeviren sosyal patlaması bile görmezlikten geliniyor..
Laf aramızda, aslında korkulanların yaşanmaması için, çaktırmadan kimi önlemler de alınmaya çalışılıyor.. Bankaların tüketici kredileri, kredi kartları, borçlanma sınırlamaları, doğrudan tüketimin denetim altına alınması, sınırlanması amaçlı. Piyasalar düzeninin uzmanlarının alınması zorunlu acı reçeteler üzerine uyarıları bir yana, Dünya Bankası benzeri piyasa denetim kurumlarının yetkililerinden hükümetin kulağını bükme amaçlı pek çok uyarı daha sık, daha güçlü seslendirmelerle kamuoyumuza da ulaştırılmaya çalışılıyor. Siyaset diliyle ekonomiden sorumlu bakanların ellerinin seçimler süreci sonrasında bile Başbakan eliyle tutulmasından duyulan kaygılardan söz ediliyor.. Değirmenin suyunun tükendiği, böylece akıp gidemeyeceği gerçeği anlatılmaya çalışılıyor..
***
Varlık işlevini tüketerek büyümenin şu dönemde en kötü sınavını bizim medya veriyor.. Bizim medya, demokrasilerde, dünyada örneği olmayan boyutlarda sermaye, çıkar ilişkileri ile cemaat-iktidar doğrudan bağımlılığı yetmezmiş gibi, AKP iktidar, Başbakan Erdoğanın yönetim, demokrasi, basın özgürlüğü ile çatışan baskı yöntemlerinin altında sinmiş, seçim başarısının arkasından da iyice yılmış konumda.. Siz bire bir bozulan dengelerin, kirlenen ilişkilerin ayırımında olamıyorsunuz.. Seçim süreci, sonrasında en profesyonel kurumlar içinde bile bire bir artan baskılar, operasyonların ürünü sinme, teslim alma, eksen kayması utandırıcı boyutlarda.. Belki en vitrinde kimi marka olmuş isimlerin daha önceleri iyi kötü duyarlı oldukları insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ilkeleri, gazetecilik kriterlerinden nasıl saptıklarının kimi yazı örnekleriyle ucundan ayrımında olabilirsiniz..
Önceki gün, medya yönetiminde, güncel gazetecilikte etkin, Amerikan medyasını yakından tanımada da otorite bir isim, Haluk Şahin, arkadaşımız Ayşenur Aslanın canlı programındaki açıklamasıyla güncel gazeteciliğe veda etmeyi seçti. İzlemeyenler için altı çizilmesi gerekli durum saptaması cümlelerinin anlam özetini sizlerle paylaşmak istiyorum: Medyamızın olumsuz gidişinde en ürkütcü sonuç, çoksesli cepheleşme, haksız suçlamalar, taraf tutmalardan ortaya çıkan kaostan daha çok, ürkütücü boyutta bir ağırlıkla tek sesli bir infaz korosunun ortaya çıkması, kamuoyunun gerçeklere aykırı güdülenmesi..
Meclis yemin krizinde, çok çarpıcı biçimde, CHP yönetimini hedef almış medyamızın, yıldız, marka olmuş yorumcularının, çıkardıkları tek sesli gür koroya, baskıya, terör estirmenin anlamına bir bakın hele.. Özel yargının halkın oyunu, iradesini yok sayarak, yargısız infaz niteliğinde insan hakları, hukuk ihlaleri gerçeğini satır arasında itiraf edecek, sonra da bu sonuçtan doğrudan sorumlu, yetkili iktidarın sorunu çözmede adım atmamasını yok sayacaksınız. Yetmedi hakkını aramak için yola çıkan Meclis’te yemin etmeyen CHP, BDB kökenlileri suçlamakla yetinmeyip, CHP aleyhine senaryolar, yalan haberler üreterek darbecilik damgası vurmaya kalışacaksınız. Yetmedi, seçim sarhoşluğunda iktidar gücünü daha da diktatoryal kullanmaya kalkışan AKP’yi alkışlayıp siyaseten galip, CHP’yi başarısız, malup ilan edeceksiniz..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget