Ç‘K’P 90 Yaşında -2 - Ergin Yıldızoğlu

Ç‘K’P’nin kuruluşunun 90. yıldönümü kutlamaları, Çin Başbakanı Wenin Avrupa gezisiyle çakışırken Kissingera göre, Çinin, en çok yabancı kredi veren (Finansa kapital ihraç eden-E.Y) ülke olarak liderlik sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyordu.
Wen’in Avrupa gezisi, bu bağlamda, iki farklı yoruma yol açtı. Birinci yoruma göre, Wen’in de konuşmalarında vurguladığı gibi, AB gezisi, Çin ve AB arasında gelişen ekonomik ilişkiler, Çin’in, zor durumda olan AB’ye yardım elini uzatarak liderlik sorumluluklarını üstlenmekte olduğunu gösteriyordu.
AB’nin en etkili düşünce kuruluşlarından, European Council on Foreign Relations (ECFR) tarafından dile getirilen ikinci yaklaşıma göreyse, Çin krizden yararlanarak AB’yi, özellikle de AB’nin küçük ve yoksul ülkelerini hedef alan bir böl ve yönet politikasıuyguluyordu.
‘Yardım eli’ mi?
Avrupa Birliği öncelikle Yunanistan, İrlanda, İspanya, Portekiz gibi AB periferisini sarsan derin bir mali kriz yaşıyor. Birliğe yeni katılan Doğu Avrupa ülkelerinin de yakın gelecekte bu krizden etkilenme olasılığı yüksek. Ödenemeyen alacakların daha çok Alman ve Fransız bankalarında yoğunlaşmış olması, bu iki ülkenin de kendilerini krizin etkilerinden koruyamadığını gösteriyor. Avro’nun ve AB’nin geleceğini tehdit eden bu kriz karşısında AB liderliğinin önlem almakta, kaynak bulmakta zorlandığı görülüyor. Bu koşullarda, AB’ye ek kaynak girmesinin krizin etkilerini hafifletmek açısından büyük öneme sahip olacağı kolaylıkla söylenebilir.
Bugün dünyada bu çapta kaynakları harekete geçirebilecek ülke sayısı son derece az. Bu ülkelerin başında da yaklaşık, üçte biri dolar varlıklarından oluşan 3 trilyon dolarlık rezervlere sahip Çin geliyor. Financial Times ise doların geleceğine eskisi kadar güvenmeyen Çin’in dolar varlıkları almayı geçen yıl durdurduğunu, gittikçe artan oranlarda Avro cinsinden varlıklara yöneldiğini yazıyor.
ECFR’nin huzurunu kaçıran gelişme de işte bu yönelişle ilgili. ECFR’ninScramble for Europe(Avrupa’ya Hücum) başlıklı raporunda, Çin’in 64 milyar dolarlık toplam AB yatırımlarının yarısından fazlası 2010 yılından bu yana gerçekleşmiş. Çin, Macaristan’da 1.7 milyar dolara, bir kimyasal madde üreten kuruluş satın almış, Macar devletinin hazine kâğıtlarından satın almaya hazır olduğunu açıklamış. Macaristan Başbakanı Viktor Orbanın bu açıklamayı bir tarihsel yardımolarak nitelemesiyse ayrıca anlamlı. Ek olarak, İspanyol devi Repsol, Brezilya’daki iştiraklerini 7 milyar dolara Çin şirketi Sinopec’e devretmiş. Çin Norveç’te de önde gelen bir silikon üreticisini 2 milyar dolara satın almış.
Wen’in Avrupa gezisi, Çin’in AB’deki varlığını daha da arttıracak gelişmelerle doluydu. Wen İngiltere’yle 2.2 milyar dolarlık yatırım ve ticaret anlaşması gerçekleştirdi. Çin’in, Almanya ile ilişkilerini geliştirmeye özellikle önem verdiği anlaşılıyordu. Görüşmelerde, Çin’in iç siyasi sorunları üzerine yorum yapmaktan kaçınan Merkel, Çin ile 15 milyar dolarlık ticaret ve yatırım anlaşması imzaladı. İki ülkenin liderleri, aralarındaki ticaret hacmini 2020’ye kadar 200 milyar dolara çıkartmaya kararlı olduklarını açıkladılar. Çin Yunanistan’a, devlet borçlanma kâğıtlarından satın alarak yardım eli uzatmaya hazır olduğunu da açıkladı...
Stratejik yatırım mı?
Devletler arası ilişkiler, her zaman, egemenlik, bağımlılık, güçler dengesi ilişkileridir. Bu bağlamda, zor durumdaki bir devlete bir başka devletin yardım eliuzatmasıyla, böl yönetpolitikası arasında, bazen sanılandan çok daha az bir fark olabilir.
Dünya devletler sisteminde bir ülke yükselmeye başlayınca, verili sistemin mimarları,statükogüçleri, tedirgin olmaya, tarihte görüldüğü gibi birleşerek yükseleni, tehdit edici bir noktaya ulaşmadan, etkisiz hale getirmeye çalışabilirler. Buna karşılık yükselmekte olan, hem verili düzenin engellemelerinden, haksızlıklardanyakınırken yükselme sürecini destekleyecek ittifakları, ekonomik, teknolojik koşulları korumaya çalışırken hem de bir tehdit unsuru olmadığını kanıtlamaya özen gösterecektir.
Çin’in AB gezisini, AB üyelerine, Avro’ya, AB projesine verdiği desteği de bu bağlamda değerlendirebiliriz. Almanya ile ilişkileri geliştirirken Çin’in teknolojik gereksinimlerini karşılamaya, Avro’ya yönelirken dolar karşısında korunmaya çalıştığı söylenebilir. Wen’in AByi bağımsız bir kutup olarak görüyoruzsaptaması da Çin’in, ABD karşısında dengeleyici bir kutup arayışından kaynaklanmaktadır.
Özetle, Çin’in hem AB’ye yardım eli uzattığını hem de ECFR’nin kaygılandığı gibi, AB’yi ABD’ye alternatif bir blok olarak destekleyerek, Atlantik çatlağınıkorumayı amaçladığını söyleyebiliriz. Ne yazık ki,Statükogüçlerinin, tarihten ders aldıklarını, bu kez tepkilerinin gelecekte, bir savaşa yol açmayacağını ise henüz söyleyemiyoruz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget