Davutoğlu azledildi.
Şükretsin kelle gitmedi.
Osmanlı tarihine baktığımız zaman sadrazamların ya kellelerinin gittiğini ya da boğulduklarını görüyoruz.
623 sene hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğunda, 36 padişah görev yapmış ve toplam 215 sadrazam ataması yapılmış.
Sadrazamlardan %20 si Türk kökenli %80’i devşirmelerdi.
Ermeni, Rum, Bulgar, Arnavut, Macar devşirmeler Osmanlı tarihi boyunca söz sahibi olmuşlar.
215 sadrazamdan 153 ‘ü eceliyle ölürken 11’ri ayaklanmalarda öldürülmüş,7’si şehit düşmüş ve 44’dü padişahın emriyle idam edilmiş.
Davutoğlu bundan ötürü şanslı diyelim.
Veda konuşmasını izlediğimde eklim büklüm bir adam gördüm ekranda.
Saray tarafından azledilmesine gıkı çıkmadı.
Kolay teslim oldu.
Çünkü bir hükmü yoktu.
Nasıl ki bir zamanlar Abdullah Gül’e AKP’nin noteri denildiyse Davutoğlu ’da Erdoğan’ın emir eriydi sadece.
Davul kendisinde ama tokmak Erdoğan’daydı.
***
Dışişleri bakanlığında yürüttüğü yanlış politikalarla ABD ve AB ile ilişkiler giderek soğurken, komşularımızla olan sorunlar da büyüdü.
Batı dünyası Türkiye’den gittikçe uzaklaştı.
Bunun başlıca nedeni Erdoğan ve Davutoğlu’nun Müslüman dünyaya düzen vermek istemeleri ve Erdoğan’ın Ortadoğu’nun lideri olma sevdasıydı.
Türkiye şimdi dünyada adeta yalnızları oynuyor.
Kıbrıs elimizden gitmek üzere,16 adamız, kayalıklar ve Akdeniz’deki iki ada ile 152 adamız Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, güneydoğu bölgemizde PKK ile çatışma var ve Kilis’te IŞİD tarafından atılan füzeler ile 21 vatandaşımız can vermiş durumda.
Terör dağdan büyük kentlere inmiş,
Velhasıl Türkiye’de kan gövdeyi götürür durumda.
Türkiye’yi Erdoğan’la birlikte bu duruma getiren Davutoğlu’na ben Kılıçdaroğlu gibi hakkımı helal etmiyorum.
Bu kadar suçtan ve ülkeyi bu hale getirdikten sonra bence azledilmeyle kolay yırttı.
İnanıyorum ki gün gelecek, devran dönecek suçlulardan hesap sorulacaktır.
İnsanın aklına bir de şu ihtimal geliyor.
Acaba Erdoğanlı AKP ‘nin sonunun geldiğini anladı da yakasını kurtarsın diye mi sessiz kaldı dersiniz?
Sessizliği güçsüzlüğünde mi yoksa bir projemedir açıkçası merak etmekteyim.
Görevi bırakmasının altında yatan başka şeylerin olduğunu da düşünüyorum.
***
Kılıçdaroğlu Davutoğlu için “23 milyon 500 bin kişinin iradesiyle koltuğa oturan Davutoğlu, bir kişinin iradesiyle koltuğundan ayrılmak zorunda kalmıştır ”diyor.
Ben bu düşünceye de katılmıyorum.
Çünkü o oyları Davutoğlu’na değil Erdoğan’a verdiler.
'Dışişleri Bakanı Ahmet beyi siyasete de devlet hayatına da kazandıran benim' diyen Abdullah Gül onun başbakan olacağını ilk açıklayan olsa da Davutoğlu’nu o makama getiren yine de Erdoğan’dır.
Kendisi veda konuşmasında Erdoğan’a müteşekkir olduğunu her makama onun getirdiğini söyledi zaten.
Erdoğan’ın şimdi kendisine biat edecek bir kişi aradığı da doğru değildir.
O çoktan belirlemiştir bile…
***
Türk usulü başkanlık…
Bütün yetkileri eline geçiren Erdoğan AKP ağırlıklı “Türkiye Konuşuyor Vatandaş Toplantıları’ n da yeni anayasa için tuzak sorularla nabız yoklamıştı.
Özetlemeye kalkarsam soruların esas amacı gün gibi aşikârdı.
Rejim değişikliğinden tutun Türkiye’yi bölecek yerel yönetimlerin özerkliğine kadar uzanıyordu.
“AKP Anayasası ve suskun CHP” başlıklı yazımda detayları anlatmıştım.
İstanbul’da yapılan toplantıda bulunduğum için ne yapılmak istendiğini anlamış, yazılarımda da anlatmaya çalışmıştım.
TBMM. Başkanı Çiçek ve (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ak Parti, CHP, MHP ve BDP'nin Anayasa Komisyonu üyeleri, 13 sendika temsilcisinin söz aldığı toplantıda CHP’nin içinde olması beni bir hayli üzmüştü.
Oysa CHP bu komisyonda katiyen olmamalı kamuyu uyandırmalı, alanlara çıkmalı ve gereğini yapmalıydı.
BDP li Sırrı Sakık çok mutluydu.
Başbakan Erdoğan, başkanlığı karşısında özerkliği kabul ediyordu.
Bu toplantılar beyin yıkama alıştırma toplantılarıydı.
Masum sorucuklar gibi gösterilenler aslında bu günlerin geleceğini bire bir anlatıyordu.
Siyasetle ilgisi olmayan kitlelere cazip bile gelebilirdi.
Kısacası Erdoğan hiçbir şeyi gizli saklı yapmadı.
O komisyon toplantılarında CHP maalesef birlikte hareket görüntüsü vermiş oldu.
14 senedir neler oldu bir düşünelim.
Hep ortada tek adam vardı.
Atatürk’e hakaretler, heykellerinin kırılıp yakılması, TC’ in tabelalardan sökülmesi, Milli Eğitimin gerici düzene getirilmesi, üniversitelerin susturulması, cumhuriyetin içinin oyulması, PKK’nın bölgede yığınak yapması, yol kesmesi VB…
Yazmaya kalksam sayfalar yetmez.
AKP’nin arka bahçesi olan MHP’yi muhalefet partisi olarak görmeyelim ama Atatürk’ün partisi CHP ne yaptı?
İşte bu, uzun uzun düşünmeye değer.
Bundan ötürü şimdi saray darbesi sözlerini söylemeye hakları yoktur.
Çünkü darbe göstere göstere geldi…
Yorum Gönder