Bugün Diyarbakır merkezde yine bomalar patladı.
Diyarbakır Valiliği'nin yaptığı açıklamaya göre, saldırıda 3 kişi hayatını kaybetmiş, 12'si polis 45 vatandaşımız da yaralanmış.
Bu ölüm ve yaralanma haberleri kamuda alışkanlık yarattı her halde.
Ölüm haberlerine Allah’ın yazgısı, yaralılara da sanki düşmüşler bir yerleri acımış veya morarmış, incinmiş gözü ile bakılıyor sanıyorum.
Hastanelerde acı içinde kıvranan yaralılarımız, genç yaşta kara topraklara giren aslanlarımız…
Yahu bu can verenler yani şehit olan polis ve askerlerimiz kurşun veya plastikten yapılmış oyuncaklar mıdır?
Yoksa canlı kanlı, bizler gibi insan, ana baba kuzullarımıdırlar?
Ya, hiçbir şeye karışmamış günahsız sivillerin böyle canice öldürülmelerine ne demeli?
Ne olur bir gün de ölüm haberleri almayalım,
İçimiz yanmasın, rahat uyuyalım.
Yarın yine nereden kötü haber gelecek diye düşünmeyelim…
Anlaşıldığı üzere ne hükümetin ne de Erdoğan’ın umurlarında değil.
Terör en büyük vahşet ve insanlığa karşı işlenen en ağır suçken ve de ülkeyi bölmeye çalışmak en büyük ihanetken, bunca ölümlere karşın AKP neden hala Sıkıyönetimi ilan etmez?
Vatanın ve milletin bütünlüğünün tehlikede olduğu şu günlerde ilan edilmeyecek te ne zaman olacak?
Sıkıyönetimler genellikle ülkenin tamamında değil, düzenin bozulduğu yerlerde ilan edilmektedir
Güneydoğumuz ateş çemberine dönmüş adeta.
Erdoğan sıkıyönetim ilan etmekten neden çekiniyor?
Korkuyor mu yoksa?
Veya bir zamanlar söylediği “Türkiye Cumhuriyetinde 27etnik gurup yaşamakta. Bu etnik kökenlerin varlık guruplarının tanınması gerekir.
Türkiye Türklerindir” gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir” düşüncesinde midir halen?
Yani ölenler ölsünler kalan sağlar benimdir düşüncesinde midir?
Sıkıyönetim ilan etmemesinin sebebi PKK’nın kaybetmesini istememesinden midir?
İmralı’daki katil başı ile yapılan mutabakatta yeni anayasadan Türk adının çıkarılması, özerklik kandırmacası altında Kürdistan’ın kurulması anlaşmasımıdır?
Bizlerin bilmediğimiz bir şeyler mi var acaba?
Bu kadar insanın ölümüne göz yumması, kürsülere çıkıp vaaz gibi atıp tutmaları PKK
bitecek, bitene kadar devam edecek sözleri beni ikna etmiyor şahsen.
Bu kalleş PKK yı bitirmek isteyen insan gereğini yapar çünkü.
Bunca insanı ölümüne göz yummaz…
Arkasına Amerika ve İsrail ile diğer haçlıları alan PKK bu şekilde asla bitirilemez…
Olan yoksul anaların babaların bin bir meşakkatle büyüttükleri, bölgede görev yapan asker ve polis çocuklarımıza oluyor.
Ya Kilis’te olanlara ne demeli?
22 vatandaşımız IŞİD’in roketleri ile can verdi.
Evleri başlarına yıkılıyor ve oraları terk etmek durumunda kalıyorlar.
Türkiye yaptığı yanlış politikalarla dünyada bir iki Arap ülkesinden başka dostu kalmayan ülke konumuna girdi.
Biz NATO ülkesi değil miyiz?
Her gün Kilis vuruluyor ve kılları kıpırdamıyor.
Rusya ile hiç yoktan hangi akılla aramızı açtık o da ayrı bir cehalet.
Türkiye’ye İsrail’i koruma esas amaçlı bir sürü füze konuldu. IŞİD’e karşı onları bile kullanamıyoruz.
Doğu ve Güneydoğu’da birçok yerleşim alanında PKK’nın tonlarca bomba gömüsünden evleri cephaneliğe çevirmesinden, bombaların patlamasından oralarda yaşayan vatandaşlarımızda aynı durumda perişanlar.
Her taraf harabeye dönmüş durumda.
Ve bazı kişiler ne yazık ki PKK’yı değil askerimizi suçluyorlar.
Onlara yazıklar olsun diyorum.
Bedri Baykam bugün ODA TV de çok anlamlı bir yazı yazmış.
“Bugün TSK düşünme ve konuşma fonksiyonlarını yitirmiş, bitkisel hayat süren ve kendisine söylenenleri yapmakla yetinen tekdüze bir kurum oldu ”demiş.
Ben de diyorum ki “yalnız TSK’ mı?”…
Vatan bölündükten, padişahlık resmileştikten sonra mı uyanacak bu millet?
Yorum Gönder