Peşinen söyleyeyim, Türk Silahlı Kuvvetleri yıpranabilir, yakinen tanıdığım saygın komutanlar ve terörle canı pahasına mücadele veren güvenlik güçlerimiz üzülebilir düşüncesiyle yazıdaki birçok bölümü sildim.
Hakkâri Çukurca’da düşen helikopterde şehit olan pilot üsteğmen Burak Bikebahşi’nin cenaze töreni için 14 Mayıs Cumartesi günü Ankara Kocatepe Camisi’ndeydim.
Birçok şehit cenazesine katılmıştım, ama şehit yakınınız, tanıdığınız olunca duygular daha da yoğunlaşıyor.
Bu duygunun, şehitleri birbirinden ayırma değil, acıyı daha derinden hissetmeyle ilgili olduğunu bilmenizi isterim.
Şehit yakınları için ayrılan bölümde bulunduğumdan, başsağlığı dilemeye gelen üst düzey yetkililerin elini sıkmak ve aynı kareye girmek zorunda kalmamak için arka sıraya geçtim.
Şehitlerin komutanı, sahibi, hatta babası konumundaki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar geldiğinde şehidin halası, “Yeter artık, bitirin bu işi” diye feryat etti.
Akar, bilmem kaç kez duyduğu bu ifadelere tepki vermedi.
Şehit halasının en çarpıcı sözleri ise “Bu gençleri ölsünler diye yetiştirip size vermiyoruz. Eğer bu işi başaramayacaksanız, bize bırakın. Biz oraya gider bitiririz” oldu.
Hala, Genelkurmay Başkanı’nın uzaklaşmaya çalıştığını görünce, aynı sözleri bir kez daha tekrarladı.
Bunun üzerine Akar, kısık sesle, “Gereken yapılıyor” dedi, ama halanın eleştirileri sürünce, diğer yakınlara başsağlığı dileyemeden dönüp gitti.
Arkasından bakarken, şehit oğullarını toprağa verdikten birkaç saat sonra Akar’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızının nikâh törenine katılıp katılmayacağını düşündüm.
Öyle ya, Üsteğmen Burak bizim yakınımızdı, ama Genelkurmay Başkanı Akar’ın ise sadece subayı değil oğluydu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde adet, gelenek, görenek bu yönde değil mi?
Yoksa komutanlar askerlerine boşuna ‘Oğlum’ diye seslenmez.
Unutmadan söyleyeyim, Başkomutan sıfatlı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 10 şehit verildiği gün kızının nikâhını ertelemesini de zaten kimse beklemiyordu.
Yeri gelmişken uyarmadan geçemeyeceğim.
Üyesi olduğum CHP ’nin yönetimi, şehit cenazelerine gönderdiği milletvekillerini seçerken titiz davranmalı.
Tarifsiz acılar içindeki şehit yakınlarının karşısında durup, onlara öylesine bakan, dünya görüşü olarak da, şehitlik kavramı ve terör örgütü konularında farklı düşündüğü bilinen, annesi yaşındaki şehit annesinin elini öpme inceliğini gösteremeyen, doğru dürüst tek laf edemeyen milletvekillerini lütfen göndermeyin.
Teröristlerin de bilmesi gerekenler var.
Burak üsteğmen, çatışma bölgelerinden yaralı askerlerimizi alırken, aynı helikopterde yaralı teröristleri de hastaneye yetiştirmeye çalışırdı.
Perişan haldeki teröristlerin görüntüsüne, bazılarının hastaneye gelmeden ölmesine, bizi de alın diye yalvaran yaralı teröristlerin arkadaşları tarafından öldürülmesine nasıl üzüldüğünü anlatırdı.
Doğum gününde şehit düşen Burak eğer yaşasaydı, 19 Mayıs’ın haftasında sözlenecek, biz de buna şahit olacaktık.
Kim ne derse desin Anadolu insanı, başkalarına inat, Burak ve diğer şehitlerimizi, kendi öz oğulları gibi sahiplenmektedir.
Bu nedenle nikâh derdine düşenler bizi zerre kadar ilgilendirmiyor.
Burak ve hayatlarının baharında vatan için canlarını veren tüm şehitlerimiz Mustafa Kemal’in askerleridir.
Rahat olun, her koşulda Mustafa Kemal’in askerleri bitmez.
Yasaklanan, engellenen, unutturulmaya çalışılan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Hatırlayalım, Mustafa Kemal, 13 Kasım 1919’da, İstanbul’daki işgal güçlerinin savaş gemilerine bakarak, “Geldikleri gibi giderler” demişti.
19 Mayıs’ı yasaklamaya çalışan gerici kafa da, “Geldiği gibi gidecektir.”
Yeter ki AKP’yi 1 yılda yüzde 35’in altına indirecek 5 ZAYIF NOKTASI, CHP Yönetimi tarafından görülebilsin.
Gürbüz Evren /Gerçekgündem
Yorum Gönder