Anası da Kızı Gibi İmiş - Cevat Kulaksız

Anası da Kızı Gibi İmiş - Cevat Kulaksız
Şu anlatılan fıkrayı ve denk düşen haliyle hiç duymamıştım. 26 Mayıs 2016 günü Batıkent’e evime gitmek üzere Sıhhiye’den metroya bindim. Metroda yanımda, yılları ve on yılları gösteren yüzündeki derin çizgilerden anladığım kadarıyla 70-80 yaşlarında olduğunu anladığım bir kadın oturuyordu.  Onunla bir sohbete başladık,  o da ben de hükümetin politikalarını, yanlış yönetimlerini ve Ankara’ da şehrin düzensizliklerini anlatıyorduk.
Daha doğrusu, Başkent Ankara’da 65 üstü vatandaşların özel halk otobüslerine ücretsiz binmeleri gerektiğini ve halk otobüslerinin de bunu engellediğini, yani yaşlıları bindirmediğinden yakınıyorduk.  Ben, binin halk otobüsüne, kartınızı gösterin, sorun çıkarma tartışmayın ama plakasını alıp mutlaka şikâyet edin tam biletin 50 katı ceza yazılıyor, dedim. O da, “aman şikâyet etsen ne yukarıdaki adam anayasayı tanımıyor, memleketin çivisi çıkmış” dedi.
İşte bu bayana, “özel halk otobüslerine ücretsiz biniyor musunuz” şeklindeki sorum üzerine sohbetimiz başladı.  “Hükümetin, baştakilerin yürütme, yargı, yasamayı eline geçirdiğinden, ülkeyi çağdaş ilkelere, usullere göre yönetmediğinden, faşizan bir yönetim uyguladığından, muhalefeti, muhalif basını susturduğundan” vb konular üzerinde sohbet devem ederken, yine başka bir paragrafla belediyenin yeteri kadar halk otobüslerinde denetim yapmadığından konusunu anlattık.
O yaşlı kadın bu konuda şunları söyledi: “Duyuşuma göre 65 yaş üstü vatandaşlar, özel halk otobüslerinde ücretsiz taşınması gerekiyor. Fakat özel halk otobüsleri bu yaşlı vatandaşları taşımıyorlar, tatsız münakaşalar oluyor, yaşlıları indiriyorlar.”
Bu yaşlı bayan, sohbet devam ederken şunları da söyledi:
“Belediyenin ilgisiz kalmasından oluyor bunlar. Hâlbuki belediye denetim yapsa, arabanın belli yerine, cama “65 yaş üstü vatandaşlar ücretsizdir” diye yazdırsa sorun biter. Belediye mahsus ilgisiz kalıyor, sebebi şuymuş;  Pursaklar, Sincan gibi uzak semtlere giden beyaz renkli midibüsler var ya, onlar  “özel toplu taşım araçları” onlar da bu kanuna tabi imiş, yani onların da 65 yaş üstünü ücretsiz taşıma gerekiyormuş. İşte bu midibüslerin bazıları Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’e aitmiş de onun için ilgisiz kalıyormuş, belediye özel halk otobüslerini denetlemiyormuş”.
Bunu ben duyunca, şaştım kaldım, kendi kendime, -vay be Bülent Arınç’ın  “Melih Gökçek Ankara’yı parselledi” lafı doğruymuş diye söylendim. “Hükümeti öyle, belediyesi böyle bu nasıl memleket yönetimi” diye söyleştik.
Benim şaşıp kaldığımı gören yanımdaki yaşlı bayan, “beyefendi bunda şaşacak bir şey yok, anası neyse kızı da o olur; anası AKP-RTE ise kızı da o, Melihler olur...
 İktidarı, baştakileri ana ile kıza benzeten bu yürekli bayan bana, bu işe uyan şöyle bir fıkra gibi olay anlattı:
Bilmem hiç duydun mu duymadın mı,  bak sana bir fıkra gibi olay anlatayım.

ANASI DA ÖYLEYMİŞ
Zamanın birinde bir yerde bir delikanlı bir kızla evlenmiş. Ama anası babası karşı çıkmışlar, “oğlum o aileden kız alma” mumla dedilerse de, gönül değil mi ki “haka konar boka da konar” demişler ya, oğul dinlememiş. Oğulları hoşlanmadıkları ailenin kızını almış, gel zaman git zaman nişan dı düğün dü derken evlenmişler.
Evlenmişler, evlenmişler amma velâkin bir pürüz çıkmış. Damat,  düğün ertesi bakıyor ki, gelin kız dul çıkıyor.
Damat dosdoğru kayınbabasına, kaynanasına gitmiş, burnundan soluyan boğa gibi, “kızınız kız değildi, dul çıktı”  diye yakınmış. Töremizde bu utanç verici bir olay sayılır, bundan boşanma bir yana da cinayet çıkar, “namus belasından” diyerek.
Kayınbaba beri öte kıvrandıktan sonra aynen şöyle demiş: “onun anası da öyleydi”!
Hani atasözü gibi bir özdeyişimiz var,  “anasına bak kızını al” diye.
Bir bayanın tanımadığı yabancı bir erkeğe böylesine cesurca cinsel içerikli fıkra anlatmasına,  ama böylesine cesur yürek oluşuna şaşırdım.  Çünkü fıkra anlatılan olayla denk düşmüş, cuk oturmuştu. AKP-RTE, Melih, damat, gelin arasında zihnimde dolandı durdu. Kadının sohbetini, özgürce anlatışını çok sevmiştim.  Olayı anlatırken araya girip, “yakında ineceğim, olaya hız ver”  diyerek hızlı anlatmasını istedimdi.
Kendimi anlatılan olaya, fıkraya o kadar kaptırmışım ki, bir baktım, ineceğim durağı bir durak geçmişim. Eyvah inecektim, bir durak geçmişim, dedim. O cesur yürek bayana teşekkür ederek indim. Ondan sonra aksi tarafa, geride kalan durağıma gitmek için öbür metroya bindim. Ama kafam karma karışık bir tuhaf olmuştu.  
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget