İktidarda Olmanın Dayanılmaz Gücü - Güner Yiğitbaşı

İktidarda Olmanın Dayanılmaz Gücü - Güner Yiğitbaşı
2002 yılında yapılan seçimle iktidara gelen AKP ve onun lideri Tayyip Bey; iktidarda olmanın dayanılmaz gücünü fark etmiş ve iktidar olarak elinde tuttuğu kamu kudretini, devletin en başta mali olmak üzere, tüm  imkanlarını ve kurumlarını, kendi siyasi çıkarları için sonuna kadar kullandığında, basını susturarak,tek yanlı propaganda aracı haline getirdiğinde, başında bulunduğu parti içindeki demokrasiye tamamen  son vererek partide tek adam olduğunda, iktidardan düşürülmesinin çok zor olduğunu fark etmiş ve Cumhurbaşkanı seçildiği halde, partisi AKP ile olan bağını koparmamış, bilakis bu bağı daha da güçlendirmiş, parti içinde kendisine muhalefet edebileceklerini düşündüğü partiyi birlikte kurdukları ve iktidara taşıdıkları en yakın çalışma arkadaşlarını birer birer tasfiye etmiş,Cumhuriyet Tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, sadece Başbakanlara tanınan örtülü ödenekten, denetimsiz, hesapsız ve kitapsız olarak yararlanma olanağının Cumhurbaşkanı olarak kendisine de sağlamasını başarmıştır.

Tayyip Bey; partili bir Başbakan iken Cumhurbaşkanı seçilen politikacılardan en şanslı olanıdır. Zira, Turgut ÖZAL'ın ANAP'ından ve Süleyman DEMİREL'in AP'sinden deneyim kazanmış, ANAP'ın Genel Başkanı iken Cumhurbaşkanı seçilen Turgut ÖZAL ile  AP'nin Genel Başkanı iken Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman DEMİREL'in, Anayasanın amir hükmüne uyarak partileriyle ilişiklerini kesmeleri nedeniyle, partinin siyasi gücünden yoksun kaldıklarını ve denizden çıkan balığa döndüklerini, zaman zaman zor durumlara düştüklerini, yaşayarak görmüş ve deneyim kazanmış, aynı duruma düşmemek, iktidarı kaybederek silinip gitmemek ve yargı önünde yaptıklarının hesabını vermekten kurtulmak için, Anayasayı ihlal etme pahasına, kurum olarak seçmenin kendisine doğrudan muhatap aldığı, seçmen tabanını temsil eden partisiyle ilişiğini kesmeyerek, partili cumhurbaşkanı  kalmayı tercih etmiş ve anayasaya aykırı olarak,  fiili bir şekilde partili cumhurbaşkanı modelini hayata geçirmiştir.

Bu itibarla, AKP içi muhalefetin de, AKP dışındaki muhalefet partilerinin de işleri, bu anlamda çok zordur.

İşin başında, AKP içinde diğer kuruculardan tek farkı, sadece eşitler arasında birinci olmak olan Tayyip Bey'in; AKP'yi kurarlarken ve iktidara taşırlarken birlikte hareket ettikleri, AKP içinde bir tabanları ve özgül ağırlıkları olan en yakın partili çalışma arkadaşlarını birer birer tasfiye etmesi, son olarak da, cumhurbaşkanı seçildikten sonra kendi eliyle patinin başına ve başbakanlık koltuğuna  getirdiği DAVUTOĞLU'nu, onurunu kıracak bir şekilde, partinin başından ve başbakanlık koltuğundan kovması dahi, bize göre, Tayyip Bey'in AKP üzerindeki gücünü ve vesayetini zayıflatamayacak ve yok edemeyecektir.

Zira; en başta GÜL, DAVUTOĞLU ve Bülent ARINÇ olmak üzere, tasfiye edilen tüm ağır top muhaliflerin; 14 yıllık AKP iktidarı döneminde yapılan yasa dışı icraatlardan dolayı eski bakan olarak, kendilerinin de sorumlu olacaklarını, bu nedenle kendisine muhalefet ederek altını oyamayacaklarını, buna tevessül ettiklerinde, en büyük zararı kendilerinin göreceklerini, en basitinden, hoşa gitmeyen icraatları nedeniyle koruma altında yaşamak zorunda olan muhaliflerin, kendilerine tahsis edilen araçların ve koruma ordusunun kaldırılarak, sadece bir polisin koruması altında kalma riskini taşıdıklarını çok iyi bildiklerini gören ve hisseden Tayyip Bey; adına ağır top denilen, aslında hiç ağırlıklarının bulunmadığı anlaşılan parti içi muhalifleri, zerre kadar dikkate alma gereği duymayarak, onları yok saymaktadır.

Tayyip Bey'in elinin altında olan örtülü ödenek, cumhurbaşkanlığından kaynaklı devlet otoritesi ve kudreti, hukuken sorumsuz kişiliği, istediği yasayı çıkartabildiği  Türkiye Büyük Millet Meclisi çoğunluğu,büyük oranda bağımsızlığını kaybetmiş olan Yargı, kolu kanadı kırılmış olan TSK, korkmuş ve sinmiş Sivil Toplum Kuruluşları ve suskun halk dikkate alındığında; AKP'nin dışında kalan muhalefet partilerinin cılız muhalefetleri ise; tek adam Tayyip Bey'i hiç etkilememektedir.

Durum, bu nedenle çok vahim olup, tek çözüm; halkın, yatmış olduğu kış uykusundan biran önce uyanarak, ülkenin içinde bulunduğu gerçekleri görmesidir.

25/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget