Kuruluş aşamasında gerçekleştirilen devrimlerle taçlanarak süreç tamamlanmıştır…
Ne yazık ki aradan geçen 93 yıl içinde karşıdevrimciler, devrimleri büyük oranda ortadan kaldırmayı denemiş ve bunda da kısmen başarıya ulaşmışlardır…
Çuvaldızı başkasına batırırken, iğneyi de kendimize batıralım…
Bu gidişte, devrimcilerin, aydınların, demokratların büyük bir savsaklaması (ihmali) olduğu yadsınamaz (inkâr)…
Büyük önder söylevini yazarken şöyle başlar;
“Genel durum ve görünüm”
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti ve onu taçlandıran devrimler hangi noktadadır…
Kendimce durum saptaması (tespiti) yapmak istiyorum…
-Laik Cumhuriyet ve devrimler bu gün büyük bir tehlike altındadır…
-Durum 1923’ten farklı değildir…
-Anayasa askıya alınmış, büyük bir hukuksuzluk söz konusudur…
-Yaptım oldu hukuku geçerli hale gelmiştir…
-Yargı bağımsız değildir…
-Demokrasi rafa kaldırılmıştır…
-Güçler ayrılığı, Anayasada yazılı bir kural olarak kalmış ve tek elde toplamıştır…
-Terör gemi azıya almış, tüm ulus şehitlerine ağıt yakmaktadır…
-Dış politika sıfırlamış, hiçbir komşumuzla barışık değiliz…
-Yurttaşlar, senden, benden diye sözcük yerinde ise karpuz gibi ikiye ayrılmıştır…
-Yolsuzluk savları ayyuka çıkmıştır…
-Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün laik cumhuriyetine ve devrimlerine sahip çıkmak kaçınılmaz görev haline gelmiştir…
-Bu görevi başarabilmemiz için güçlü olmamız gerekmektedir…
-Güç birlikten doğar…
-Devrimciler, aydınlar arasında tam bir birliğin olduğunu söyleyebilir miyiz?
-Bence hayır…
-Bu birlikteliği sağlamak ve güç toplamanın tek koşulu ön yargısız, Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş olanların, tüm şişkin egolarından sıyrılarak bir şemsiye altında toplanmaları gerekmektedir…
-Bu şemsiye elbette ki bir siyasi parti olmalıdır…
-Seçimlerde aday gösterilmemeyi, küsme- üzülme nedeni yapmak, ayrı tabela partileri kurmak, armudun sapı, üzümün çöpü bahanesiyle yan çizmek, bu birlikteliğe en büyük zararı vermekte ve karşıdevrimcilerin ekmeğine yağ sürmektedir…
-Bunun farkında mıyız?
-Ne yazık ki yanıtım yine hayırdır…
-Parti içi seçimlerde değişik guruplar halinde yarışmak demokrasi gereği ve zenginliğidir…
-Bu gurupları genel merkez ve muhalifler, şeklinde değerlendirmek demokrasiye aykırı ve birlikteliğimize zarar vermektedir…
-Parti üyeliği ve delege seçimi sağlıklı değildir. Bilinçli ve partiye yararlı olanların üye ve delege yapılması gerekmektedir. Oysa Ahbap çavuş ilişkileri içinde üye kaydedilmekte ve delege seçilmektedir…
-Seçimler bittikten sonra kazanan aday ve gurubun arkasında yer almak herkesin kabul edebileceği bir kural olmalıdır…
-Ne yazık ki param parçayız…
-Meydanı boş bulanlar istediği gibi at oynatmaktadır…
-İşte “bu ahval ve şerait içinde dahi” görevimiz laik cumhuriyetimize sahip çıkmaktır…
-Geç kalındığı takdirde atı alan Üsküdar’ı geçecek ve çocuklarımıza, torunlarımıza bunu hesabını vermeyiz…
Söylemesi benden…
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun…
19.05.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder