06. Mayıs 1972 tarihinde idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm yıldönümlerinde, yıllarca Sıkı Yönetim Askeri Mahkemelerinde ve Devlet Güvenlik Mahkemesinde görev yapan, yasa dışı örgütün ne olduğunu, hangi aşamada TCY’nın hangi maddesinin uygulanması gerektiğini bilen bir Cumhuriyet Savcısı olarak bu konuda bir şeyler yazma gereğini ve sorumluluğunu duyuyorum…
1968’li yıllarda başlangıçta okul içi öğrenci hakları ile başlayan, sonraları “Tam bağımsız Türkiye”, “Anayasaya sahip çık”, ”Barış için Amerikan Emperyalizmine karşı savaş” ve benzeri iyi niyetli sloganlarla mitinglere dönüşen masum öğrenci hareketleri, 25 Mayıs 1970’te İstanbul Üniversitesinde düzenlenen forumda kurulduğu ve THKO olarak adlandırıldığı örgüt adına ve bir takım provokasyonlar (kışkırtmalar) sonucu banka soyma, adam kaçırma, izinsiz yürüyüşler ve benzeri eylemleri şeklinde devam etti. Elbette ki bir Cumhuriyet Savcısı olarak bu örgütün kuruluşunu ve gerçekleştirdiği yasa dışı bu eylemlerini savunacak durumda değilim. Ancak bu örgüt mensupları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a verilen idam kararı hakkında düşüncelerimi açıklamak istiyorum…
Deniz, Yusuf ve Hüseyin, o dönem yürürlükte olan Türk Ceza Yasasının (TCY) 146/1. Maddesinin uygulanmasıyla idama mahkûm oldular…
Deniz ve arkadaşlarının idamından sonra, bu madde ile ilgili Yargıtay içtihatlarına baktığımızda, idamın büyük bir adli hata olduğunu görmekteyiz…
Bu örnek Yargıtay İçtihatlarına baktığımızda, hukukçu olmaya gerek olmadan bunu açıkça görüyoruz…
Örneğin;
“Eylem Anayasayı cebren değiştirmek amacı yönünde olmakla beraber, bu amaca ulaşma tehlikesi doğurmayan yetersiz ve önemsiz eylemler TCK’nın 146. maddesi kapsamına girmez. Örgüt üyesi olan sanıkların, örgütün üyeliğine göre üyelikten ve ayrıca icra ettikleri (gerçekleştirdikleri) eylemden dolayı cezalandırılmaları gerekir. (Yargıtay 9.C.D. 12.5.1987 T. E.1987/739,K.1987/2514)”
“Örgütçe önceden hazırlanan bir plan ve iş bölümü içerisinde, dayanışmalı olarak gerçekleştirilen eylemler, işleniş şekli, zamanı ve diğer özellikleri itibariyle amaca yönelen örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlük içerisinde ağır zarar ve tehlike sonucunu doğuracak boyut ve önemde ise, TCK’nın 146/1.maddesinde öngörülen suçu oluşturur. (Yargıtay 10. C.D. 18.4.1995 T. E.1995/6, K.1995/6 )”
“T.C.K’nın146 maddesinde öngörülen eylemlerin Anayasal nizamın meşru ve yasal koruyucusu olan Devlet kuvvetleri aleyhine işlenmesi ve TCK’nın 149. maddesinde yer alan suçun oluşabilmesi için de, silahlanmanın yerelliği ve bireyselliği aşan nitelikte ve genişlikte olması gerekir.(Yargıtay 10.C.D.2.5.1995 T.E.1995/4, K.1995/7)”
Bu kararları çoğaltmak mümkündür. Kararların incelenmesinden de görüleceği gibi, TCY. 146 maddesinin İllegal örgüt üyelerinin gerçekleştirdiği eylemlere uygulanması için bir takım koşulların oluşması gerekmektedir.
Öncelikle, örgütün Yargıtay kararlarında belirtilen amaçla kurulması ve amacını gerçekleştirmek için ülke genelinde organik bağ kurması ve silahlanmanın ağır zarar verecek ve tehlike doğuracak boyutta olması gerekmektedir.
O dönemdeki tüm örgütlerde, yeteri kadar ve büyük tehlike doğuracak şekilde silahlanma olmadığı gibi, ülke genelinde bir örgütleme de söz konusu değildi. Öğrenci olayları genelde Üniversitelerin bulunduğu Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerle sınırlıydı. Az sayıda da olsa silahlanan ve birkaç eylem gerçekleştiren bu İllegal Örgüt üyelerinin eylemlerine uygulanacak Maddeler o dönem yürürlükte bulunan T.C.Y.nın 146/3, 168 ve 169. maddeleriydi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına idam kararı veren ve sonraları Sayın Demirel’in Partisinden Milletvekili seçilen, Askeri Mahkeme Başkanı General Ali Elverdi ile Askeri Savcı Bakı Tuğ’un sanıklara takındıkları tavır hakkında bu güne kadar çok yazıldı. Bu nedenle bu konuda ayrıca bir şey söylemeden, bir hukukçu olarak verilen kararın büyük bir Adli hata olduğunu ve zamanın iktidar Partisi AP’nin Milletvekillerinin yangından mal kaçırırcasına, 3 sizden, 3 bizden mantığıyla mecliste kararı onaylamalarıyla bu hataya ortak olduklarını belirtiyor, gelecekteki değerlendirmeyi kamuoyuna ve tarihe bırakıyorum.
06.05.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder