Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (7) - Cevat Kulaksız

 Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (7) - Cevat Kulaksız [pslide] [item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-cevat-kulaksiz.html" src=" https://4.bp.blogspot.com/-VSkz4_eiKnM/Vx-0K7Cjx0I/AAAAAAAAFPg/7zaocCgx9XIN9WyN53W4jDpfIMS-wm3MwCLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı, Terör Ve Türkiye Paneli - Cevat Kulaksız"]Konuşma Metinleri uzun olduğundan ve okunmasının zor olacağını düşünerek her konuşmacının metnini bölümler halinde vereceğiz; bu bölümde ADD Genel Başkanı Tensel Çölaşan’ın konuşmasını veriyoruz.[/item] [item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-2.html" src=" https://3.bp.blogspot.com/-hEGxRDYf_NY/VyEV09CkdvI/AAAAAAAAFQA/KhOOhS6Wl4kex3OK_L5XZXtMmbEnsXrmwCLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (2) - Cevat Kulaksız"]Bu bölümde iki konuşmacıya yer verdik.Ergün Atalay (Türk-İş Genel Başkanı)ve Türk Hukuk Kurumunun Genel Başkanı Sabih Kanadoğlu’nun konuşmaları[/item] [item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-3.html" src=" https://4.bp.blogspot.com/-FpuSoVd8xCw/VyJj5OSvhdI/AAAAAAAAFQc/Qg_FNKlwg8wUj5VfgfukvE1_tby85XsKACLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı, Terör Ve Türkiye Paneli (3) - Cevat Kulaksız"] Bu bölümde CHP Başkan yardımcısı Bülent Tezcan yer verdik.[/item] [item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-4.html" src=" https://3.bp.blogspot.com/-FSsuXQLk3mw/VyPAKe4u2XI/AAAAAAAAFQ0/R5nUpFbRQdgUoZTuXxkbEA8V8RoetHV3ACLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (4) - Cevat Kulaksız"]Bu bölümde İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ile ÇYDD nin Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl’ın konuşmasına yer vereceğiz. [/item] [item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/05/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-5.html" src=" https://2.bp.blogspot.com/-DBKScmrIh_s/VyZRyNBcxmI/AAAAAAAAFRk/_oMYfHMYrgcAbCEGRvi2-YgEAqGeQOdggCLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli-5.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör ve Türkiye Paneli (5) - Cevat Kulaksız"]Bu 5. Bölümde önce Birleşik Kamu İş Bnl. Bşkanı Hasan Kütük, sonra MHP li Faruk Bal’ın konuşmalarına yer vereceğiz. [/item] [item url="https://haberguncel.blogspot.com/2016/05/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-6.html" src="https://2.bp.blogspot.com/-djDUuxojE5U/Vyj8Kk3kqmI/AAAAAAAAFR4/8kMx4KY-ZWo4uaL0VwvrvFC6SMPQP91qACLcB/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli%2B-6.jpg" title=" Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (6) - Cevat Kulaksız"]Bu 6. Bölümde CHP eski milletvekili Uluç Gürkan ile İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hüseyin Özbek’in konuşmalarını sunuyoruz. [/item] [/pslide]
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinden olarak, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) destek ve yönetiminde 24 Nisan 2016 günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Anayasa Tuzağı, Terör ve Türkiye” konulu panel düzenlendi.
Panelden önce, etkinliklere katılmak için yurdun her yanından otobüslerle gelen binlerce kişiler ile Ankara’daki çeşitli sivil dernek mensupları Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) toplanarak Tandoğan (Anadolu) Meydanından Anıtkabire yürüdüler. Sonra da binlerce Atatürkçü Nazım Hikmet Merkezine geldiler.
Binlerce kişinin doldurduğu Ankara’nın en büyük salonundaki panele, çok değerli siyasetçi, sendikacı, hukukçular konuşmacı olarak katıldılar.(Giden sayımızda adlarını ve görevlerini vermiştik).
AKP-RTE iktidarının planlı bir şekilde “yeni anayasa” adı altında anayasayı laik özünden ayrı olarak dinsel düşünceye dayanan bir anayasa yapma hazırlığı sırasında, bu konuşmaların yararlı olacağını düşünerek, tüm konuşmacıların konuşmalarının metinlerini çözerek okuyucuya sunmayı düşündük.
Metnin uzun olacağı ve okunmasının zor olacağını düşünerek her konuşmacının metnini bölümler halinde vereceğiz. Bu bölümde iki konuşmacıya yer verdik,

“DİNDAR DEĞİL LAİK ANAYASA
Ülkemizi, geri kalmış bir Ortadoğu ülkesi haline getirecek olan bu “yeni anayasa” girişimine  “hayır” diyelim.
Ülkemizi laik TC ni güya yöneten gerici iktidar, devletin her kademesinde ulusal bayramlarımızı yasaklayarak, ulusal değerlerimizi dinsel devlet yapılanmasına doğru sürükleyerek gerici bir anayasa yapma çabasında olan AKP-RTE iktidarına karşı okuyucumuzu, yurttaşlarımızı daha duyarlı olmasını sağlamak ve gerçekleri görmelerine yardımcı olmak için bu değerli hatiplerin uyarıcı konuşmalarına yer veriyoruz. Konuşmaları yazıya dökmek ne kadar zor olduğunu sanırım bilirsiniz, ama biz üşenmeden, yılmadan bu değerli konuşmaları size sunmayı görev bildik. Çünkü ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemeçlerini yaşamakta. Hepimiz, ülkemizin yararı için iktidarın yapmaya çalıştığı kumpasla dolu gerici anayasaya karşı “hayır” diyerek direnmeliyiz.
“Dindar Anayasa”  isteyen 14 yıldır AKP-RTE iktidarında hiç siyaset yapmamış Meclis Başkanı İsmail Kahraman neden “seçmece”  Meclise başkan seçildiğini düşünebiliyor musunuz?  Gençliği demokratik parti ve kuruluşlarla mücadele etmiş, 1967 de Milli Türk Talebe Birliği Başkanı olmuş, türbana geçit vermeyen üniversite yönetimini protesto için 68 günlük işgal ve boykot eylemi yapmış, TİP’in “diriliş” mitinglerine karşı “şahlanış” mitingleri düzenlemiş (bu olaylarda iki devrimci ölmüştü). Daha nice gerici eylemlerin başını çekmiş, elinde “devrimci kanı” oluşmuş kişi özellikle seçilerek Meclis Başkanı yapılmıştır. Devlet Bahçeli ve MHP de bu seçilişe çanak tutmuştu. Laiklik, devrimcilik karşıtı nice eylemlere katılmış, Merhum İmran Öktem’in cenaze namazını bile engellemeye çalışmış, mazisi karışık Kahraman, çizgisini koruyarak, “yeni anayasa dindar bir anayasa olmalı;  laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” diyerek, aslına mayasına dönmüştür. Laikliği koruyacağına dair ant içerek başkan olan İsmail Kahraman, yürürlükteki anayasaya karşı suç oluşturan çıkışıyla pek çok kişi tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur. Sahiden Yargıtay Başsavcısı acaba bu duruma ne der? Görevini yapmalıdır. Dinci, kinci, laiklik karşıtı R.T. Erdoğan vatandaşlar arasındaki ayrıştırmayı o noktaya getirdi ki tarihimizi bile ayrıştırıyor; anlı şanlı, bütün dünyanın hayran kaldığı 1919 dan sonraki, düşmandan kurtuluşumuzun tarihini (İstiklal Savaşımzı) bile inkar ediyor, kabul etmiyor. Bunlar milleti topluca kucaklayan bir anayasa yapabilirler mi? Mümkün değil. Öyleyse çok önemli uyarılarda bulunan bu konuşmacıların önerilerine dikkat etmeliyiz.
Yoksa bu gerici anayasa kabul edilirse, ülkemiz dinci, gerici bir Ortadoğu ülkesi olacaktır. O nedenle ülkemizin geleceği için bu konularda daha duyarlı olmalıyız.
Bu son bölüm olan 7. Bölümde Vatan Partisi Başkan Yardımcısı Utku Reyhan ile Ankara Barosu genel sekreteri Ramiz Erinç Sağkan,ın konuşmalarını veriyoruz.
 Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (7) - Cevat Kulaksız

VATAN PARTİSİ BAŞKAN YARDIMCISI UTKU REYHAN’IN KONUŞMASI 
Ben burada size karanlık tablolar çizmeyeceğim. Ne kadar kötü dudumda olduğumuzu da anlatmayacağım. Tarihten örnekler de vermeyeceğim. Çünkü bizle Mustafa Kemal’in soyundan gelenleriz. Karanlıklara bakarak değil, aydınlıklara bakarak ilerlerler. Milletimizin gücüne güveniyoruz ve umut doluyuz. Neden umut doluyuz?  Çünkü bu salonu dolduranlar Türkiye’mizin arkada kalan birkaçın damga vurmuş isimlerdir, bu salonda oturanlar yani bizler. Geçtiğimiz yıllarda hep birlikte omuz omuza başarılar kazandık. Başarısızlıkları değil, başarıları konuşalım.  Neydi bu başarılar.
1.     Kurtuluş Savaşımızı gayrimeşru ilan eden Türk milletini asi ilan eden Ermeni soykırımı yalanlarını yerle bir ettik”. (Alkışlar). “Sizler başardınız hep beraber. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Merhum Rauf Denktaş ve Genel Başkan Doğu Perinçek olmak üzere o emperyalist merkezlerde yalanları çiğneyi çiğneyi tarihin çöp sepetine attık. Bu gün artık kimse “Başkan Obama 24 Nisan’da ne diyecek” diye beklemiyor. Tabir caizse Başkan Obama’nınTürkiye’de artık Ermeni Meselesi’nin Yalova Kaymakamı kadar değeri yoktur. Bunu böyle biliniz. Bu bizim zaferimiz.  Bu zaferi merhum Denktaş’a armağan ediyoruz. Bu zafer onların zaferidir.
2.     Ergenekon ve Balyoz tertiplerini biri daha geri dönülemez ölçüde yerle bir ettik, paramparça ettik.  Mahkeme salonlarında, o mahkeme salonlarının duvarlarını meydanı Feto’cu alçaklara bırakmadık. Askerimizi, aydınımızı yalnız bırakmadık ve geldiğimiz süreçte haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Şimdi Silivri’de bu alçak tertibin uygulayıcıları yatıyorlar. Daha da beter olacaklar ve zafer senin zaferindir. Bu zafer Albay Murat Özdenalp’ın zaferidir. Bu zafer Ali Tatar’ın zaferi; bu zafer mermiye kafa attık diye dalga geçilen Albay Ferit Gürcan’ın zaferi. Bu zafer İlhan Selçuk’un, Berran Özdemir, Kuddusi Okkır’ın, Kâşif Kozinoğlu’nun zaferi daha ismini sayamadığımız diğer aydınımızın zaferidir. Biz daha güçlüyüz, umut doluyuz.
3.     Bir diğer başarımız, o uğursuz Pensilvanya’daki baykuşun gerçek yüzünü ortaya çıkardık. O baykuşun o Türkiye’ye musallat olan Türkiye’nin adliyesine, mülkiyesine, emniyetine musallat olan o baykuş herkes tarafından bir eğitim gönüllüsü olarak değilken bu ülkenin yurtseverleri bizler 30 yıl boyunca onun ipliğini pazara çıkardık. Onun ajanlarını ortaya çıkardık ve bu gelinen noktada daha da beter olacaklar. Hani beddua ediyor ya, daha da beter olacaklar. (alkışlar) ve bu Fetullahçı’ların yenilgisi Danıştay saldırısında kaybettiğimiz, bunların katlettiği Danıştay Yargıcı Mustafa Yücel Özbilgin’in zaferidir. Hırant Dink’in zaferidir. Tarihimiz var, onurumuz var karamsarlığa yer yok. Bu gün burada toplandık ADD ne, bizi bir araya getirdiği için teşekkür ederiz. Peki, bu muhasebeyi niye yapıyoruz? Umutlarımızı tazelemek için, geleceğe güvenle bakmak için. Umut ve Güven, bu gün ihtiyaç duyduğumuz iki gün umut v güven tıpkı silahımız yok dendiği zaman, paramız yok dendiği zaman bu isteyen Mustafa Kemal gibi bunu biz yaparız. (Alkışla). Şimdi zaferler Mustafa Kemallerin umutlarından gelenler için bitmez. Bunun için iki kritik mesel var.
1. Onun silahlı silahsız bütün unsurların kökünü kazıyacağız. Bütün unsurlarının Türk Cumhuriyetine, Atatürk Cumhuriyetine silah çekenleri girdikleri hendeklerde helak olacaklar. Helak olacaklar. Her olur olmaz Obama’nın askeri olmaya, Amerika’nın Kara Gücü olmaya devem ederlerse hem PKK ya hem de uzantısına karşı Mehmetçiğimiz, polisimiz, korucumuz ve topyekûn Türk Milleti olarak gereken cevabı vereceğiz. Yalnız Türk ordusu değil, bakın, Suriye ordusu da PKK nın PYD nin üzerine gitmeye başladı. Demek ki Türk’ü yani yurttaşlarımızı PKK esaretinde kurtaracağımız günler yaklaşıyor ve milletimizin birliğinin daha da güçleneceği, daha da sağlamlaşacağı günler yaklaşıyor. Şimdi canlı bombalarla halkımızı katleden terör örgütüne sol ya da onun uzantısına AKP ye muhalif, özgürlükçü, demokrat maskesiyle Meclise soktular. 7 Haziran seçiminde yalan rüzgârı sergilendi ve biz de oturup izledik. Şimdi bu yalan rüzgârı da bu Ergenekon gibi milletimize kurulan bir tezgâhtır. 21 yaşındaki gencecik kahramanlarımız PKK ya silah taşıyan arabasında silah taşıyan o milletvekili nasıl hala Mecliste oluyor, neden kaldırmıyorsunuz bu dokunulmazlıkları? Bakıyorum hala hem hükümetin hem muhalefetin dizleri titriyor, “aman bize bir şey olur” diye. Nasıl içiniz kaldırıyor, o canlı bombanın içine girdikleri yerde aynı koltukta oturmayı,  kaldırın dokunulmazlıkları. O Meclis Gazi Mustafa Kemal’in Meclisi değildir, gereğini yapın, millet sizi bunun için oraya seçti.
Birinci konu Bölücü Anayasa, ey AKP siz Atatürk’ün meclisine Atatürkçü bir anayasa yapabileceğinizi mi zannediyordunuz. Bu milletin buna izin vereceğini mi zannediyorsunuz. Hele buna bir kalkışın o Meclisi sallarız, o Meclisi içeriden dışarıdan sallarız. (Alkışla) Diyorlar ki “yeni anayasamız eşsiz olsun, ideolojisiz olsun, herkesi kapsasın, herkesi kucaklasın özyönetimli olsun vs. Atatürkçülük gibi ideolojik kavramlar olmasın”. Siz renksiz omurgasız, şekilsiz olabilirsiniz ama bu milletin bir rengi var o da kırmızı beyaz onu değiştiremezsiniz. Sizin bir isminiz, bir kökünüz olmayabilir, kimliğiniz olmayabilir ama bu milletin bir adı var o da Türk Milleti bunu değiştiremezsiniz. (Alkışlar). Siz ruhsuz olabilirsiniz, sizin ruhunuz Batı’dan yükleniyor olabilir, ama bu ülkenin bu devletin bir ruhu var o da Kemalist Devrim. Türkiye ülkesiyle, milletiyle bölünmez bir bütündür. TC Anayasa Madde 3, bunun nesinden rahatsız oluyorsunuz? Sizin o öncelikli taleplerinizi paramparça etmeye sahibiz.
Meclisin açılışının 96. Yılındayız, Kurtuluş Savaşı Meclisinin dünün Nagehan Alçı Hanımefendi TV programında o meşhur 23 Nisan şarkısı var ya, hani “önce Meclis kuruldu, sonra padişah kovuldu” diyen. “Neden padişah kovuldu” diye şarkılar söyleniyor” demiş.”Çok rahatsız olduğunu söylemiş. Şimdi biz diyoruz ki, tıpkı İngiliz zırhlısıyla kaçan o padişahınız gibi, bu günkü padişahlık heveslilerin, başkanlık sevdanız da bu ülkeyi terk edecekler. (Alkışlar) Cumhuriyetin yıkılmasına asla izin vermeyeceğiz. (Alkışlar)  Şimdi yine ne acıdır ki, Meclisimizin açılışın 96. Yılında tam da bu tarihlerde bir milletvekilimiz bir önerge verdi, dedi ki, Meclis ne demek, egemenliğin padişahtan alınıp millete verilmesi demektir. Ama o dedi ki, “Osmanlı hanedanı maaş bağlansın” bunu biliyor musunuz, bazı dostlarımız Cumhurbaşkanı aday olarak sunu Ekmelettin İhsanoğlu’nu (Salondan yuh) sesleri. Tıpkı HDP rüzgârı gibi, tıpkı sol özgürcü rüzgâr gibi. Bu da bir rüzgârdı. Tertip çok ayık olalım, uyanık olalım, tetikte olalım, Cumhuriyette kalalım, sağ olun var olun”. (Alkışlar) Salondan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılıyordu.
 Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (7) - Cevat Kulaksız

ANKARA BAROSU GENEL SEKRETERİ RAMİZ ERİNÇ SAĞKAN’IN KONUŞMALARI
“-Size bu gün burada “yeni anayasa” veya bölücü anayasa, bu anayasa ile hukuksal bildirim Türk milletinin içinde bulunduğu yargının içler acısı hali, basın özgürlüğünün ortadan kaldırılması konularda bir sunum yapabilirim aslında. Çünkü bizim gibi hukukçular için bizim gibi ülkeler için bulunmaz bir fırsattır, her gün bulunmaz ayrı bir konu gelebiliyor önümüze. Ancak şu tespiti yapmak çok önemlidir. Cumhuriyetin temel değerlerine aykırı hareket eden bu değerleri ortadan kaldırmak isteyen,  Atatürk Cumhuriyetini ortadan kaldırmak isteyen, laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmak isteyen bir iktidarı yazmak istediği anayasa veya yaptığı işlem ve eylemlere karşı hukuksal bir tartışma yapmak bizi ne kadar veya nereye vardırır, bu tür konuyu hukuksal bir tartışma haline getirmek bize ne kazandırır, bunu iyi değerlendirmek lazım. Çünkü ben şöyle düşünüyorum, bunun altını çizmek gerektiğine inanıyorum. Faşizme karşı hukuksal mücadele değil, faşizme karşı devrim yapılır. Faşizme karşı hukuksal bir tartışma yürütürseniz eğer, siz bu tartışmayı yürütürken Meclisten bu yasalar patır patır çıkar.
Dün 23 Nisan’dı ben farklı bir sunum yapacağım bununla ilgili olarak. Bir yerlerde yaşamaya çalışan, kuvvetle muhtemel bu günlerde ölmüş çocuklardan bahsetmek itiyorum. Kısa kısa hikâyelerden örnekler evereceğim, mesela son on yılda idam edilenlerin 23 ü çocuk, “ey ölüm acele et, ruhumu al ki,  Cennette yemek yiyeyim, ben çok açım ve ailem benim için koruyamadı; ben Cennette sizin yerinize de yiyebilirim” diyen Suriyeli isimsiz kızın hikâyesinden. Yemen’de 40 yaşın üzerinde adamla evlendirilen ve ilk gece iç organları parçalanan ölen Revan isimdeki 8 yaşındaki gelin kızdan. Ülkesindeki iç savaştan kaçan, kaçarken soğuktan elleri kesilen 9 yaşındaki Samur Hurami’den; aktivist babasının idamı zorla kendisine izlettirilen ve babasının ölmeden önce son bir kez el saldığı minik kızdan bahsedebilirim. Ama biliyorum ki onların hikâyesini ne kadar anlatırsak anlatalım, onların isimlerini ne kadar anarsak analım, gözlerindeki ışık büyükler tarafından söndürülen çocuk bir daha gerçekten çocuk olamaz. Bir de Kâhtalı Medine meni var, aslında zamanımız olsa da size onun hikâyesinin bir anlatsam. Ama herhalde sonucunu az çok tahmin edebiliyordur. Defalarca karakola gitmesine rağmen babası ve dedesi tarafından öldürülen ve bir kümesin kenarına gömülüp üstü betonla kapatılan 17 yaşındaki genç kızımız. Size Medine’ninki gibi gerçek çok hayat hikâyelerinden bahsedebilirim. Çünkü bu coğrafya çocuk ve kadın trajedi hikâyeleri ile doludur, bu bakımdan oldukça zengin bir coğrafyadır.
Bu gün bu coğrafyada çocuklar böyle acılar içinde iken 23 Nisan kutsal tarihi bundan tam 96 sene önce yönetimin bir bilgin ve ailesinin müdahale edilemez lütfünden ve vicdanından çıkartılıp milletin iradesine verildiği açılmasıyla başlamıştır ve 23 Nisan milli bayramı Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat emriyle çocuk Bayramı ile birleştirilmiştir.
Peki, egemenliğin neden padişahtan alınıp halka verildiğinin sembolü olan 23 Nisan gibi, aslında bir yönetim biçiminin sembolü olan 23 Nisan gibi bayram yetişkinlere veya savaşlarda hayatlarını kaybeden şehitlerimize veya savaşta ve barışta her zaman her türlü fedakârlığı yapan kadınlarımıza değil de, çocuklara armağan edilmiştir. Çünkü çocuk umuttur, çocuk ulusal egemenliği engellenemez kaynağıdır. Atatürk egemenliği elinden alınan monarşiyi savaşta yorulan büyüklere değil, savaşta öksüz ve yetim kalan, ama umutlu çocuklara emanet etmiştir. (Alkışlar) Şimdi Mustafa Kemal Atatürk en büyük umudu gençlikte, en büyük inancı ise çocukların geleceklerinde görmüştür.
Ben bu gün burada umutsuzluğa kapıldığınız her anda yolumuzu aydınlatan ışığı, babanın, atanın, bir zamanlar gelir beni unutmak veya unutturmak itsiye gayretler belirebilir, fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir; hatta bunlar benim yakın bildiğim ve inandığım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar ve o kadar kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint’den Mısır’dan döner dolaşır, gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur sözünü hatırlatmak isterim. Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ektiği tohumları, Hint’den, Mısır’dan gelip bizi kurtarmalarını beklemeyeceğiz. Bu tohumları bizzat ekeceğiz ve toplayacağınız meyveler TC nin aydınlık yarını olacaktır. (Alkışlar) Son olarak Nazım’ın dediği gibi, benim oğlan benim yaşıma bastığı zaman ben bu dünyada olmayacağım, ama harikülade bir biçim olacak dünya siyah beyaz, sarı bütün çocukları saklayan mavi atlas böcekler ötecek”.

DOĞUM
Anası bir oğlancık doğurdu bana;
kaşsız, sarı bir oğlan,
masmavi kundağında yatan
bir nur topu, üç kilo ağırlığında.

Benim oğlan
       dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Korede,
sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
Makartır kesti onları,
gittiler ana sütüne bile doymadan
Benim oğlan
            dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
babaları kurşuna dizilmiş.
Bu dünyada ilk görülecek şey diye
            demir parmaklığı gördüler.

Benim oğlan
            dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadoluda,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
Benim oğlan
            benim yaşıma bastığı zaman,
ben bu dünyada olmıyacağım,
ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
siyah,
       beyaz,
              sarı
bütün çocukları
                sallıyan
mavi atlas döşekli bir beşik.  Nazım HİKMET


Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget