[pslide]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-cevat-kulaksiz.html" src=" https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzG3-4y3j8f8Wjjgb9mVvSkaHJGSuzYCygCTP2vwzZGQuz3R3x9CEUcErH3DMVFYuhBIRWwjRoZ7hsLpvltafxWWIFIws2psT8-BrtHPPG18HksXIrfWHOyOBYaMxkToWFMr6Bx8SKopI/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı, Terör Ve Türkiye Paneli - Cevat Kulaksız"]Konuşma Metinleri uzun olduğundan ve okunmasının zor olacağını düşünerek her konuşmacının metnini bölümler halinde vereceğiz; bu bölümde ADD Genel Başkanı Tensel Çölaşan’ın konuşmasını veriyoruz.[/item]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-2.html" src=" https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9fGSXCE5iT8QsZycBIMEBeClMIP-AZeMy6cPNNoto5E06JZxnOCdF-NmUQ-Fpg6lTB82VCR5d0sa-W3Y6Tp-PlqjGcl1cQ6hloRgNSV7201VuYvEOceE2FbzXYmF7QIFwIL0MPNHlt1M/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (2) - Cevat Kulaksız"]Bu bölümde iki konuşmacıya yer verdik.Ergün Atalay (Türk-İş Genel Başkanı)ve Türk Hukuk Kurumunun Genel Başkanı Sabih Kanadoğlu’nun konuşmaları[/item]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-3.html" src=" https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxfmHH51civh1gRKj1pf2pSROiOII1pS4-S8qYulPtvsAetd5fjmhQ_y3UnUqYbHwuWotKg9jwUSJD6XggAjPbH9lrFjopOB4BTtZvjlji7vff0SxSVhVbEAPtmnEj8DrYm4GJNN5AiA4/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı, Terör Ve Türkiye Paneli (3) - Cevat Kulaksız"] Bu bölümde CHP Başkan yardımcısı Bülent Tezcan yer verdik.[/item]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/04/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-4.html" src=" https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGc_xNxJ2Oso57yORbWCthtM4SqfUA3my1mFT1_xqqLi7Y-w5PkHhkuVzkz4XP3QJSilziL-aciEGwIPzz_3I6a2UQL3Qm0OKPF5hT9Gf9RbBiQlOh37Z5ZXnvBZISpXDcRruuQUIu0n8/s640/Anayasa-Tuzagi-paneli.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (4) - Cevat Kulaksız"]Bu bölümde İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ile ÇYDD nin Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl’ın konuşmasına yer vereceğiz.
[/item]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com.tr/2016/05/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-5.html" src=" https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1S8rpQMK75nlDyi3QgVCnqQ2k603spMp4YZab28fp2_sVI58VbPbD69jqbuzYEmicrLve5GSfF6L0HjOkpyVGafmbwMPm7mHfjYwPpJc8xUls7o5Zp8ERShVdLHox_sElQzluQrJR_GE/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli-5.JPG " title="Anayasa Tuzağı Terör ve Türkiye Paneli (5) - Cevat Kulaksız"]Bu 5. Bölümde önce Birleşik Kamu İş Bnl. Bşkanı Hasan Kütük, sonra MHP li Faruk Bal’ın konuşmalarına yer vereceğiz. [/item]
[item url="https://haberguncel.blogspot.com/2016/05/anayasa-tuzagi-teror-ve-turkiye-paneli-6.html" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxW4gu42WJTxNRZFt-9kUjJNgVb3KBIC4ZU6riVrTr5m-zVhzSguVa7s9cAPRh7KWGBEIP3aMFEng0Mwrzq34xJ4dgmSNzWQRDcCQZOndpty6Wrhn3_VCrsG2kphrLPaKFKBCQy9Jz2J0/s640/Anayasa-Tuzagi-Paneli+-6.jpg" title=" Anayasa Tuzağı Terör Ve Türkiye Paneli (6) - Cevat Kulaksız"]Bu 6. Bölümde CHP eski milletvekili Uluç Gürkan ile İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hüseyin Özbek’in konuşmalarını sunuyoruz. [/item]
[/pslide]
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinden olarak, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) destek ve yönetiminde 24 Nisan 2016 günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Anayasa Tuzağı, Terör ve Türkiye” konulu panel düzenlendi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinden olarak, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) destek ve yönetiminde 24 Nisan 2016 günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Anayasa Tuzağı, Terör ve Türkiye” konulu panel düzenlendi.
Panelden
önce, etkinliklere katılmak için yurdun her yanından otobüslerle gelen binlerce
kişiler ile Ankara’daki çeşitli sivil dernek mensupları Atatürk Kültür
Merkezi’nde (AKM) toplanarak Tandoğan (Anadolu) Meydanından Anıtkabire yürüdüler.
Sonra da binlerce Atatürkçü Nazım Hikmet Merkezine geldiler.
Binlerce
kişinin doldurduğu Ankara’nın en büyük salonundaki panele, çok değerli
siyasetçi, sendikacı, hukukçular konuşmacı olarak katıldılar.(Giden sayımızda
adlarını ve görevlerini vermiştik).
AKP-RTE
iktidarının planlı bir şekilde “yeni anayasa” adı altında anayasayı laik
özünden ayrı olarak dinsel düşünceye dayanan bir anayasa yapma hazırlığı
sırasında, bu konuşmaların yararlı olacağını düşünerek, tüm konuşmacıların
konuşmalarının metinlerini çözerek okuyucuya sunmayı düşündük.
Metnin
uzun olacağı ve okunmasının zor olacağını düşünerek her konuşmacının metnini
bölümler halinde vereceğiz. Bu bölümde iki konuşmacıya yer verdik,
“DİNDAR DEĞİL LAİK ANAYASA
Ülkemizi,
geri kalmış bir Ortadoğu ülkesi haline getirecek olan bu “yeni anayasa”
girişimine “hayır” diyelim.
Ülkemizi
laik TC ni güya yöneten gerici iktidar, devletin her kademesinde ulusal
bayramlarımızı yasaklayarak, ulusal değerlerimizi dinsel devlet yapılanmasına
doğru sürükleyerek gerici bir anayasa yapma çabasında olan AKP-RTE iktidarına
karşı okuyucumuzu, yurttaşlarımızı daha duyarlı olmasını sağlamak ve gerçekleri
görmelerine yardımcı olmak için bu değerli hatiplerin uyarıcı konuşmalarına yer
veriyoruz. Konuşmaları yazıya dökmek ne kadar zor olduğunu sanırım bilirsiniz,
ama biz üşenmeden, yılmadan bu değerli konuşmaları size sunmayı görev bildik.
Çünkü ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemeçlerini yaşamakta. Hepimiz,
ülkemizin yararı için iktidarın yapmaya çalıştığı kumpasla dolu gerici
anayasaya karşı “hayır” diyerek direnmeliyiz.
“Dindar
Anayasa” isteyen 14 yıldır AKP-RTE
iktidarında hiç siyaset yapmamış Meclis Başkanı İsmail Kahraman neden
“seçmece” Meclise başkan seçildiğini
düşünebiliyor musunuz? Gençliği demokratik
parti ve kuruluşlarla mücadele etmiş, 1967 de Milli Türk Talebe Birliği Başkanı
olmuş, türbana geçit vermeyen üniversite yönetimini protesto için 68 günlük
işgal ve boykot eylemi yapmış, TİP’in “diriliş” mitinglerine karşı “şahlanış”
mitingleri düzenlemiş (bu olaylarda iki devrimci ölmüştü). Daha nice gerici
eylemlerin başını çekmiş, elinde “devrimci kanı” oluşmuş kişi
özellikle seçilerek Meclis Başkanı yapılmıştır. Devlet Bahçeli ve MHP de bu
seçilişe çanak tutmuştu. Laiklik, devrimcilik karşıtı nice eylemlere katılmış,
Merhum İmran Öktem’in cenaze namazını bile engellemeye çalışmış, mazisi karışık
Kahraman, çizgisini koruyarak, “yeni anayasa dindar bir anayasa
olmalı; laiklik bir kere yeni anayasada
olmamalıdır” diyerek, aslına mayasına dönmüştür. Laikliği
koruyacağına dair ant içerek başkan olan İsmail Kahraman, yürürlükteki
anayasaya karşı suç oluşturan çıkışıyla pek çok kişi tarafından suç duyurusunda
bulunulmuştur. Sahiden Yargıtay Başsavcısı acaba bu duruma ne der? Görevini
yapmalıdır. Dinci, kinci, laiklik karşıtı R.T. Erdoğan vatandaşlar arasındaki
ayrıştırmayı o noktaya getirdi ki tarihimizi bile ayrıştırıyor; anlı şanlı,
bütün dünyanın hayran kaldığı 1919 dan sonraki, düşmandan kurtuluşumuzun
tarihini (İstiklal Savaşımzı) bile inkar ediyor, kabul etmiyor. Bunlar milleti
topluca kucaklayan bir anayasa yapabilirler mi? Mümkün değil. Öyleyse çok
önemli uyarılarda bulunan bu konuşmacıların önerilerine dikkat etmeliyiz.
Yoksa
bu gerici anayasa kabul edilirse, ülkemiz dinci, gerici bir Ortadoğu ülkesi
olacaktır. O nedenle ülkemizin geleceği için bu konularda daha duyarlı
olmalıyız.
Bu
son bölüm olan 7. Bölümde Vatan Partisi Başkan Yardımcısı Utku Reyhan ile Ankara Barosu genel sekreteri Ramiz Erinç Sağkan,ın konuşmalarını veriyoruz.
VATAN PARTİSİ BAŞKAN YARDIMCISI UTKU REYHAN’IN
KONUŞMASI
Ben
burada size karanlık tablolar çizmeyeceğim. Ne kadar kötü dudumda olduğumuzu da
anlatmayacağım. Tarihten örnekler de vermeyeceğim. Çünkü bizle Mustafa Kemal’in
soyundan gelenleriz. Karanlıklara bakarak değil, aydınlıklara bakarak ilerlerler.
Milletimizin gücüne güveniyoruz ve umut doluyuz. Neden umut doluyuz? Çünkü bu salonu dolduranlar Türkiye’mizin
arkada kalan birkaçın damga vurmuş isimlerdir, bu salonda oturanlar yani
bizler. Geçtiğimiz yıllarda hep birlikte omuz omuza başarılar kazandık.
Başarısızlıkları değil, başarıları konuşalım.
Neydi bu başarılar.
1.
Kurtuluş Savaşımızı gayrimeşru ilan eden Türk
milletini asi ilan eden Ermeni soykırımı yalanlarını yerle bir ettik”. (Alkışlar). “Sizler
başardınız hep beraber. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Merhum Rauf Denktaş
ve Genel Başkan Doğu Perinçek olmak üzere o emperyalist merkezlerde yalanları
çiğneyi çiğneyi tarihin çöp
sepetine attık. Bu gün artık kimse “Başkan
Obama 24 Nisan’da ne diyecek” diye beklemiyor. Tabir caizse Başkan
Obama’nınTürkiye’de artık Ermeni Meselesi’nin Yalova Kaymakamı kadar değeri
yoktur. Bunu böyle biliniz. Bu bizim zaferimiz.
Bu zaferi merhum Denktaş’a armağan ediyoruz. Bu zafer onların zaferidir.
2.
Ergenekon ve Balyoz tertiplerini biri daha geri
dönülemez ölçüde yerle bir ettik, paramparça ettik. Mahkeme salonlarında, o mahkeme salonlarının
duvarlarını meydanı Feto’cu alçaklara bırakmadık. Askerimizi, aydınımızı yalnız
bırakmadık ve geldiğimiz süreçte haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Şimdi
Silivri’de bu alçak tertibin uygulayıcıları yatıyorlar. Daha da beter olacaklar
ve zafer senin zaferindir. Bu zafer Albay Murat Özdenalp’ın zaferidir. Bu zafer
Ali Tatar’ın zaferi; bu zafer mermiye kafa attık diye dalga geçilen Albay Ferit
Gürcan’ın zaferi. Bu zafer İlhan Selçuk’un, Berran Özdemir, Kuddusi Okkır’ın,
Kâşif Kozinoğlu’nun zaferi daha ismini sayamadığımız diğer aydınımızın
zaferidir. Biz daha güçlüyüz, umut doluyuz.
3.
Bir diğer başarımız, o uğursuz Pensilvanya’daki
baykuşun gerçek yüzünü ortaya çıkardık. O baykuşun o Türkiye’ye musallat olan
Türkiye’nin adliyesine, mülkiyesine, emniyetine musallat olan o baykuş herkes
tarafından bir eğitim gönüllüsü olarak değilken bu ülkenin yurtseverleri bizler
30 yıl boyunca onun ipliğini pazara çıkardık. Onun ajanlarını ortaya çıkardık
ve bu gelinen noktada daha da beter olacaklar. Hani beddua ediyor ya, daha da
beter olacaklar. (alkışlar) ve bu Fetullahçı’ların yenilgisi Danıştay
saldırısında kaybettiğimiz, bunların katlettiği Danıştay Yargıcı Mustafa Yücel
Özbilgin’in zaferidir. Hırant Dink’in zaferidir. Tarihimiz var, onurumuz var
karamsarlığa yer yok. Bu gün burada toplandık ADD ne, bizi bir araya getirdiği
için teşekkür ederiz. Peki, bu muhasebeyi niye yapıyoruz? Umutlarımızı
tazelemek için, geleceğe güvenle bakmak için. Umut ve Güven, bu gün ihtiyaç
duyduğumuz iki gün umut v güven tıpkı silahımız yok dendiği zaman, paramız yok
dendiği zaman bu isteyen Mustafa Kemal gibi bunu biz yaparız. (Alkışla). Şimdi
zaferler Mustafa Kemallerin umutlarından gelenler için bitmez. Bunun için iki
kritik mesel var.
1. Onun
silahlı silahsız bütün unsurların kökünü kazıyacağız. Bütün unsurlarının Türk
Cumhuriyetine, Atatürk Cumhuriyetine silah çekenleri girdikleri hendeklerde
helak olacaklar. Helak olacaklar. Her olur olmaz Obama’nın askeri olmaya,
Amerika’nın Kara Gücü olmaya devem ederlerse hem PKK ya hem de uzantısına karşı
Mehmetçiğimiz, polisimiz, korucumuz ve topyekûn Türk Milleti olarak gereken
cevabı vereceğiz. Yalnız Türk ordusu değil, bakın, Suriye ordusu da PKK nın PYD
nin üzerine gitmeye başladı. Demek ki Türk’ü yani yurttaşlarımızı PKK
esaretinde kurtaracağımız günler yaklaşıyor ve milletimizin birliğinin daha da
güçleneceği, daha da sağlamlaşacağı günler yaklaşıyor. Şimdi canlı bombalarla
halkımızı katleden terör örgütüne sol ya da onun uzantısına AKP ye muhalif,
özgürlükçü, demokrat maskesiyle Meclise soktular. 7 Haziran seçiminde yalan
rüzgârı sergilendi ve biz de oturup izledik. Şimdi bu yalan rüzgârı da bu
Ergenekon gibi milletimize kurulan bir tezgâhtır. 21 yaşındaki gencecik
kahramanlarımız PKK ya silah taşıyan arabasında silah taşıyan o milletvekili
nasıl hala Mecliste oluyor, neden kaldırmıyorsunuz bu dokunulmazlıkları?
Bakıyorum hala hem hükümetin hem muhalefetin dizleri titriyor, “aman bize bir şey olur” diye.
Nasıl içiniz kaldırıyor, o canlı bombanın içine girdikleri yerde aynı koltukta
oturmayı, kaldırın dokunulmazlıkları. O
Meclis Gazi Mustafa Kemal’in Meclisi değildir, gereğini yapın, millet sizi
bunun için oraya seçti.
Birinci konu
Bölücü Anayasa, ey AKP siz Atatürk’ün meclisine Atatürkçü bir anayasa
yapabileceğinizi mi zannediyordunuz. Bu milletin buna izin vereceğini mi
zannediyorsunuz. Hele buna bir kalkışın o Meclisi sallarız, o Meclisi içeriden
dışarıdan sallarız. (Alkışla) Diyorlar ki “yeni
anayasamız eşsiz olsun, ideolojisiz olsun, herkesi kapsasın, herkesi kucaklasın
özyönetimli olsun vs. Atatürkçülük gibi ideolojik kavramlar olmasın”. Siz
renksiz omurgasız, şekilsiz olabilirsiniz ama bu milletin bir rengi var o da
kırmızı beyaz onu değiştiremezsiniz. Sizin bir isminiz, bir kökünüz
olmayabilir, kimliğiniz olmayabilir ama bu milletin bir adı var o da Türk
Milleti bunu değiştiremezsiniz. (Alkışlar). Siz ruhsuz olabilirsiniz, sizin
ruhunuz Batı’dan yükleniyor olabilir, ama bu ülkenin bu devletin bir ruhu var o
da Kemalist Devrim. Türkiye ülkesiyle, milletiyle bölünmez bir bütündür. TC
Anayasa Madde 3, bunun nesinden rahatsız oluyorsunuz? Sizin o öncelikli
taleplerinizi paramparça etmeye sahibiz.
Meclisin
açılışının 96. Yılındayız, Kurtuluş Savaşı Meclisinin dünün Nagehan Alçı
Hanımefendi TV programında o meşhur 23 Nisan şarkısı var ya, hani “önce Meclis kuruldu, sonra padişah
kovuldu” diyen. “Neden
padişah kovuldu” diye şarkılar söyleniyor” demiş.”Çok rahatsız olduğunu
söylemiş. Şimdi biz diyoruz ki, tıpkı İngiliz zırhlısıyla kaçan o padişahınız
gibi, bu günkü padişahlık heveslilerin, başkanlık sevdanız da bu ülkeyi terk
edecekler. (Alkışlar) Cumhuriyetin yıkılmasına asla izin vermeyeceğiz.
(Alkışlar) Şimdi yine ne acıdır ki,
Meclisimizin açılışın 96. Yılında tam da bu tarihlerde bir milletvekilimiz bir
önerge verdi, dedi ki, Meclis ne demek, egemenliğin padişahtan alınıp millete
verilmesi demektir. Ama o dedi ki, “Osmanlı
hanedanı maaş bağlansın” bunu biliyor musunuz, bazı dostlarımız
Cumhurbaşkanı aday olarak sunu Ekmelettin İhsanoğlu’nu (Salondan yuh) sesleri.
Tıpkı HDP rüzgârı gibi, tıpkı sol özgürcü rüzgâr gibi. Bu da bir rüzgârdı.
Tertip çok ayık olalım, uyanık olalım, tetikte olalım, Cumhuriyette kalalım, sağ
olun var olun”. (Alkışlar) Salondan “Mustafa
Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılıyordu.
ANKARA
BAROSU GENEL SEKRETERİ RAMİZ ERİNÇ SAĞKAN’IN KONUŞMALARI
“-Size bu gün
burada “yeni anayasa” veya bölücü anayasa, bu anayasa ile hukuksal bildirim
Türk milletinin içinde bulunduğu yargının içler acısı hali, basın özgürlüğünün
ortadan kaldırılması konularda bir sunum yapabilirim aslında. Çünkü bizim gibi
hukukçular için bizim gibi ülkeler için bulunmaz bir fırsattır, her gün
bulunmaz ayrı bir konu gelebiliyor önümüze. Ancak şu tespiti yapmak çok önemlidir.
Cumhuriyetin temel değerlerine aykırı hareket eden bu değerleri ortadan
kaldırmak isteyen, Atatürk Cumhuriyetini
ortadan kaldırmak isteyen, laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmak isteyen bir
iktidarı yazmak istediği anayasa veya yaptığı işlem ve eylemlere karşı hukuksal
bir tartışma yapmak bizi ne kadar veya nereye vardırır, bu tür konuyu hukuksal
bir tartışma haline getirmek bize ne kazandırır, bunu iyi değerlendirmek lazım.
Çünkü ben şöyle düşünüyorum, bunun altını çizmek gerektiğine inanıyorum.
Faşizme karşı hukuksal mücadele değil, faşizme karşı devrim yapılır. Faşizme
karşı hukuksal bir tartışma yürütürseniz eğer, siz bu tartışmayı yürütürken Meclisten
bu yasalar patır patır çıkar.
Dün 23
Nisan’dı ben farklı bir sunum yapacağım bununla ilgili olarak. Bir yerlerde
yaşamaya çalışan, kuvvetle muhtemel bu günlerde ölmüş çocuklardan bahsetmek
itiyorum. Kısa kısa hikâyelerden örnekler evereceğim, mesela son on yılda idam
edilenlerin 23 ü çocuk, “ey ölüm
acele et, ruhumu al ki, Cennette yemek
yiyeyim, ben çok açım ve ailem benim için koruyamadı; ben Cennette sizin
yerinize de yiyebilirim” diyen
Suriyeli isimsiz kızın hikâyesinden. Yemen’de 40 yaşın üzerinde adamla
evlendirilen ve ilk gece iç organları parçalanan ölen Revan isimdeki 8
yaşındaki gelin kızdan. Ülkesindeki iç savaştan kaçan, kaçarken soğuktan elleri
kesilen 9 yaşındaki Samur Hurami’den; aktivist babasının idamı zorla kendisine
izlettirilen ve babasının ölmeden önce son bir kez el saldığı minik kızdan
bahsedebilirim. Ama biliyorum ki onların hikâyesini ne kadar anlatırsak
anlatalım, onların isimlerini ne kadar anarsak analım, gözlerindeki ışık
büyükler tarafından söndürülen çocuk bir daha gerçekten çocuk olamaz. Bir de
Kâhtalı Medine meni var, aslında zamanımız olsa da size onun hikâyesinin bir
anlatsam. Ama herhalde sonucunu az çok tahmin edebiliyordur. Defalarca karakola
gitmesine rağmen babası ve dedesi tarafından öldürülen ve bir kümesin kenarına
gömülüp üstü betonla kapatılan 17 yaşındaki genç kızımız. Size Medine’ninki
gibi gerçek çok hayat hikâyelerinden bahsedebilirim. Çünkü bu coğrafya çocuk ve
kadın trajedi hikâyeleri ile doludur, bu bakımdan oldukça zengin bir
coğrafyadır.
Bu gün bu
coğrafyada çocuklar böyle acılar içinde iken 23 Nisan kutsal tarihi bundan tam
96 sene önce yönetimin bir bilgin ve ailesinin müdahale edilemez lütfünden ve
vicdanından çıkartılıp milletin iradesine verildiği açılmasıyla başlamıştır ve
23 Nisan milli bayramı Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat emriyle çocuk Bayramı
ile birleştirilmiştir.
Peki,
egemenliğin neden padişahtan alınıp halka verildiğinin sembolü olan 23 Nisan
gibi, aslında bir yönetim biçiminin sembolü olan 23 Nisan gibi bayram
yetişkinlere veya savaşlarda hayatlarını kaybeden şehitlerimize veya savaşta ve
barışta her zaman her türlü fedakârlığı yapan kadınlarımıza değil de, çocuklara
armağan edilmiştir. Çünkü çocuk umuttur, çocuk ulusal egemenliği engellenemez
kaynağıdır. Atatürk egemenliği elinden alınan monarşiyi savaşta yorulan
büyüklere değil, savaşta öksüz ve yetim kalan, ama umutlu çocuklara emanet
etmiştir. (Alkışlar) Şimdi Mustafa Kemal Atatürk en büyük umudu gençlikte, en
büyük inancı ise çocukların geleceklerinde görmüştür.
Ben bu gün
burada umutsuzluğa kapıldığınız her anda yolumuzu aydınlatan ışığı, babanın,
atanın, bir zamanlar gelir beni unutmak veya unutturmak itsiye gayretler
belirebilir, fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir; hatta bunlar
benim yakın bildiğim ve inandığım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz
tohumlar ve o kadar kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint’den Mısır’dan döner
dolaşır, gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur sözünü hatırlatmak isterim.
Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ektiği tohumları, Hint’den, Mısır’dan gelip bizi
kurtarmalarını beklemeyeceğiz. Bu tohumları bizzat ekeceğiz ve toplayacağınız
meyveler TC nin aydınlık yarını olacaktır. (Alkışlar) Son olarak Nazım’ın
dediği gibi, “benim oğlan benim
yaşıma bastığı zaman ben bu dünyada olmayacağım, ama harikülade bir biçim
olacak dünya siyah beyaz, sarı bütün çocukları saklayan mavi atlas böcekler
ötecek”.
DOĞUM
Anası bir oğlancık doğurdu bana;
kaşsız, sarı bir oğlan,
masmavi kundağında yatan
bir nur topu, üç kilo ağırlığında.
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Korede,
sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
Makartır kesti onları,
gittiler ana sütüne bile doymadan
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
babaları kurşuna dizilmiş.
Bu dünyada ilk görülecek şey diye
demir parmaklığı gördüler.
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadoluda,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
Benim oğlan
benim yaşıma bastığı
zaman,
ben bu dünyada olmıyacağım,
ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
siyah,
beyaz,
sarı
bütün çocukları
sallıyan
mavi atlas döşekli bir beşik. Nazım
HİKMET
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
ckulaksizster@gmail.com
Yorum Gönder