Arap Baharı’nın ciddi bir enerji boyutu var. Petrol, gaz, su... Bunları da katmadan resmin bütünü algılanamaz.
Petrolün yakın dönemde Süveyş Krizi’nden Yom Kippur’a, Kuveyt’in Saddam, Irak’ın da ABD tarafından işgalinin nedenlerinden olduğunu biliyoruz.
Suriye meselesine su politikaları-hidropolitik üzerinden de bakmak gerek. Su güvenliği birinci derecede önemli İsrail için. Bölgede bir “su kartı” varsa, onu sadece Türkiye değil, başkaları da oynamak ister. Türkiye ile Suriye ve Irak arasına tampon Kürt bölgesi yerleştirmek, eski Başbakan İzak Şamir’in bu satırların yazarına daha 1984 yılında, Brüksel’deki bir basın toplantısında açıkça söylediği bir İsrail politikasıydı.
Geçen hafta Marmara Grubu’nun düzenleyeceği 16’ncı Avrasya Zirvesi’nin “Arap Baharı Tüketicinin Sert Kışı mı Olacak?” başlıklı hazırlık toplantısına katıldım. Burada eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’i dinledik. Enerji sektörü için iki anahtar kelimeden söz etti Güler; dürüstlük ve şeffaflık. Bunların ikisi de yok. İşimiz zor.
***
ABD’deki düşünce kuruluşlarından Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi CSIS’nin Türkiye Direktörü Bülent Ali Rıza, ABD’nin son dönem Ortadoğu’ya yaklaşımını özetlerken W. Bush’un Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 2005 Ankara ziyaretini ve Kahire konuşmasını anımsattı. İki beklenti dile getirmişti Rice: Birincisi ABD ve Batı ile dostane ilişkiler içinde olunması. İkincisi ise uluslararası finansal sistem ve IMF ile işbirliği yapılması.
Karşılığında da ABD ılımlı İslamcıları destekleyecekti. Ancak ABD radikalleri de destekledi. Radikallere göz yumulması Amerikan çıkarlarına hizmet ediyordu. Bugün Amerikan yönetimi içinde bunun gerekli olduğunu düşünenler var.
Libya’da ABD büyükelçisinin öldürülmesi bir mihenk taşı olabilir. Libya olayı ABD’nin radikallere verdiği desteği geri çektirecek mi, göreceğiz.
Türkiye hükümeti açısından Suriye meselesine kadar sorun çıkmadı. Bugün ise Başbakan Erdoğan, Türkiye’yi yalnız bıraktığı için CNN International’da ABD’yi Christian Amanpour’a şikâyet etti.
Arap Baharı, güvenli ve aralıksız enerji akışı kuralını bozdu. Petrol ve gazda yüzde 90’ların üzerinde dışa bağımlı Türkiye, 2023 yılında dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olmayı hedeflerken enerji güvenliği yok!
Tam da bu noktada Türkiye’ye enerji sağlamada kilit ülkenin İran olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor. Şu anda Suriye’de İran Esad’ın, Türkiye ise muhaliflerin arkasında ve iki ülke karşı karşıya. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, eski arkadaşı ABD Başkan adayı Romney’e seçim kampanyasında destek için İran’a bir füzecik gönderebileceğini söyleyen var.
Olan biteni ABD seçimleriyle de irtibatlandırdığımızda Ortadoğu’da taşların yerinden oynayacağını söylemek mümkün. İran çok büyük bir soruna dönüşebilir.
Bütün bunlar Türkiye’nin stratejik kurgusunu ve pozisyonunu yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor.
Yorum Gönder