İçki yasağının bilinmeyenleri - Emin Çölaşan

içki satan restoranın sahibi, bu yeri çocuklarına veya eşine devretmek istedi. Çocuklar zaten orada çalışıyor. Yasak! Aksi takdirde içki ruhsatı geri alınır.

Sözcü yazarı Emin Çölaşan,ın 25 Mart 2012 Pazar köşe yazısı:
İçki yasağının bilinmeyenleri

İçki yasağının bilinmeyenleri - Emin Çölaşan
SEVGİLİ okuyucularım, bir süre önceki yazımda sizlere cıvıl cıvıl bir kent olan Eskişehir i biraz anlatmaya çalışmıştım. İçki yasağı olmayan, isteyenin içkisini özgürce yudumladığı uygar b.r kent. Bugün ise Kütahya'dan İçki yasağı ile ilgili bir örnek vereceğim. Anadolu'yu şu veya bu nedenle gezenler bilir. Çoğu zaman herhangi bir kentte bir bardak bira içecek yer bulamazsınız Akşam arkadaşlarla gidip iki duble rakı içeceğiniz yeri de ya hiç bulamazsınız, ya da uzun uzun sorup ulaşmanız gerekir.
Üstelik böyle bir yer sorarken tanımadığınız bazı kişiler size ters bakar, hatta tepki gösterebilir.
Anadolu kentlerinin çoğunda mahalle ve iktidar baskısı egemen oldu. İçki satışları yasaklandı. Sadece restoran ve otellerde değil, büfelerde bile bira satan yer bulmanız kolay değildir. Nitekim Ankara,nın burnunun dibindeki AKp Kırıkkale Belediyesi, ilde içki satan yerleri kapatma karan aldı!
Şimdi gelelim Kütahya örneğine! Belediyesi AKP,nin elinde olan bir Ege kenti.
Belediye Meclisinde bu partinin çoğunluğu tarafından alınan bir karar elimde Bu listeye göre, koskoca Kütahya kentinde içki satma izni olan sadece 10 yer var. Bunların dördü kent dışındaki kaplıcalarda, sadece altısı kentin içinde. 70 kilometre mesafedeki Eskişehir,le kıyaslayınca ortaya gülünç bir tablo çıkıyor!
Meclis kararında çok, ama çok ilginç hükümler ver alıyor. Önce bu altı işletmenin isimlen tek tek sayılıyor ve sonra şöyle deniliyor:
"Bunların müktesep (kazanılmış) haklarının korunmasına. Müktesep hakkı korunan işletmenin;
1) Yasal mirasçılarına, eş ve çocukları dahil devri halinde,
2) Mevzuatta belirtilen nedenlerle ruhsatlarının iptal edilmesi halinde,
3) Tüzel kişi ise yönetim kurulu üye veya üyelerinin değişmesi veya yönetim kuruluna yeni üye katılması halinde,
4) Faaliyet konusu değiştiğinde, Kazanılmış haklarının sona ermesine (içki satılmamasına) oy çokluğu ile karar varidi."
***
içki satan restoranın sahibi, bu yeri çocuklarına veya eşine devretmek istedi.
Çocuklar zaten orada çalışıyor. Yasak! Aksi takdirde içki ruhsatı geri alınır.
Restoran sahibi öldü. Öldüğü için mirasçıları işletemez. Yasak!
Belediye, içkili yerin ruhsatını şu veya bu nedenle iptal etti. Geçmiş olsun!
Eğer varsa işletmenin yönetim kurulu üyesi veya üyelerinden biri değişti. Yasak! Ruhsat iptal edildi!
İçki satan iletmenin sahibi, örneğin bir de konfeksiyon işine girmeye karar verdi. Faaliyet alanı değiştiği için, içki ruhsalı derhal iptal!
Bu komedi ve hukuksuzluğu Kütahya,lı bir Belediye Meclisi üyesine sorduğum zaman, ilginç bir yanıt verdi:
"Ne yapalım Emin Bey, biz Ankara'dan gelen direktifi uyguluyoruz!"
Şimdi Kütahya'da yeni bir karar alındı. İçki satan bu sadece ahi yer, gece saat 24'te kapatılıyor.
***
Gidin Anadolu,nun dört bir yanına….Erzurum, Konya, Yozgat, Sivas, Nevşehir, Çankırı, aklınıza neresi geliyorsa... İçki satan bir yer arayın bakalım, bulmanız mümkün olacak mı!.. İktidarın amacı, Anadolu'nun her yerinde içki satışını önlemek. Neden?..Çünkü onlara göre içki haram ve et günah!
Ama içki satışından yüksek vergi alıp harcamak helal!
Yasaklamayı resmen yapamıyorlar çünkü karşılarında AB falan var. Ama bunu dolaylı yollardan, özellikle AKP'li belediyeler eliyle yapıyorlar.
Din devleti işte böyle kuruluyor. İktidar baskısıyla, yavaş yavaş, çaktırmadan!
***
Size bir şey daha söyleyeyim... İçkiyi yasaklamaya kalkışan bu kafaların önemli bir bölümü, içkisini şakır şakır, afiyetle içiyor! Ama çaktırmadan, gizlice! Benden duymuş olmayın, bunun en güzel yolu votka içmektir... Çünkü hem renksizdir, hem de ağzınızı kokutmaz., Hele tanıdık restoranlara gittiğinizde garsona çaktırmadan söylersiniz:
"Oğlum, bana portakal suyu (ya da nar suyu) getir!"
Tanıdık garson, portakal suyunuza mutfakta bir duble votkayı ekleyip getirir, kimse ne içtiğinizin farkına varmaz! Türk milleti işte böyle kandırılır.

Erbakan'ın votkası!
YUKARIDAKİ içki bölümünü yazınca, özellikle de votkadan söz edince, aklıma bir kitap geldi. Bu bölümde bu şirin olayı sizlere ileteyim.
Aşağıdaki hadiseyi rahmetli Erkal Zenger "Thencere Ghottin Khara" isimli kitabında anlatıyor. Rahmetli Zenger geçmiş yıllarda Türkiye'nin en büyük ve önemli seslendirme uzmanı idi. Bütün partiler, bütün liderler, özellikle seçim öncesinde onunla çalışmak isterdi çünkü miting meydanlarında ve kapalı salonlarda kurduğu ses düzeni gibisi yoktu.
Turgut Özal ve Necmettin Erbakan da onunla çalışan iki lider.
Şimdi sözü Zenger'in kitabına bırakıyorum. Anlattığı olay Doğu Anadolu'da bir yerde geçiyor. Seçim öncesinde Hoca seçim gezisinde ve bir yerde mola veriyor. Zenger; yaşadığı olayı anlatıyor:
"Sıcak mı sıcak bir gün. Hoca çok susamış. Hocaya büyük bir bardak vişne suyu hazırlamışlar. Orada TRT kameramanı Okan Pelit de var.
Okan kendisi için bir kola şişesine votka doldurmuş, kamera çantasının içine koymuş. Hemen mutfağa gidiyor, kaşla $z arasında çıkarıyor ve şerbet bardağına çaktırmadan üç dört parmak votka koyuyor.
O bardağı en arkaya koymuş belli olmasın diye. Bir ara birileri 'TRT yok mu burada' diye bağırdı. Okan fırladı, kaptı kamerasını ve koştu çağrıldığı yere.
Okan'ın votkalı şerbeti tepside bardakların arkasında tek duruyor, dağıtımda bir yanlışlığa kurban gitmesin diye
Ev sahibinin hizmetkarı şerbet bardaklarının olduğu tepsiyi aldı ve dışarı çıktı misafirlere ikram etmek için.
Erbakan'a yaklaşırken ev sahibi hürmet olsun diye tepsiyi adamın elinden aldı ve Erbakan,a doğru uzattı.
Tepsi el değiştirince en arkadaki bardak geçti en öne ve tek olarak duruyor. Normal olarak Erbakan o bardağı aldı.
Hoca biraz konuştu, buzlu şerbetten içti. Şerbetin tadı biraz acı geldi Hoca,ya!
‘Bu şerbette bir acılık var’ dedi.
‘Efendim buranın vişnesi dağ vişnesidir. Biraz mayhoş olur ama çok hoş olur. Bu konsantre değil hakiki vişneden sıkma. Ondan olsa gerek' dediler.
'Pekala, pekala' dedi Hoca ve birinci bardağı yuvarladı.
Hocanın dili çözüldü:
'Ohhh, bu şerbet bana bir ferahlık verdi. Zaten ecdadımız da sıkıntılı anlarında böyle şerbeti kaldırıp içerler, anlı şanlı yaşarlardı1 dedi. Tabii tarih bilgisi de var, başladı anlatmaya!
Anlattıkça Hocanın harareti (ısısı) artıyordu. Bir şerbet daha istedi.
Okan, normal şerbet verirse Hoca anlar diye korkup koştu gitti. Votkalı şerbetten bir tane daha hazırladı. Üç dört parmak votka koydular .
Hoca ikinciyi de içti. O gün orada 15-20 dakikalık şerbet molası verecektik. İki saat konferans verdi Hoca. Bir türlü susmak bilmedi.
Arada bir 'Ohhh, içime bir ferahlık verdi' diyor, başka bir şey demiyordu."
Bu yazıya içki yasağından, Kütahya'dan başladık, votka ile devam ettik, söz rahmetli Necmettin Erbakan Hoca ile Erkal Zenger e geldi!
Kitabında bu bölümü okuduğumda Zenger e "Benim tanıdığım Erkal Zenger, Hocaya bu votka tezgahını kuranların arasında mutlaka vardır" dediğimde muzip muzip gülmüş, "Artık karıştırmayın o kadarını" demişti. Günahı vebali boynuna!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget