Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen ,nin 4Mart 2012 yazısı :
Hakan Şükür Siyasi Denklemi İyi Çözmüş
Sevgili,
Bugün pazar, TV kanalları spor programları ile dolu.
Bilmiyorum onları izliyor musun?
Ben Rıdvan Dilmen ile Gültekin Onay’ın her maçtan önce ve sonra yaptıkları tahmin ve yorumları kaçırmıyorum; sansasyonu az, palavrasız, hamasetsiz, uzman kişilerin oyun öncesi tahminleri, maç sonrası yetkin yorumlarını içeren bir program.
Ama son yılların en çok konuşulan spor programı İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün yer aldığı program ki, yankıları Meclis’e kadar uzandı.
Biliyorsun sanırım, Hakan Şükür Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın vazgeçilmez golcüsü, bir zamanların gol kralıydı. Bu arada İtalya ve İngiltere’de de top koşturdu.
Ama Türkiye’de aralarında Galatasaray ile UEFA şampiyonluğu da olmak üzere kazandığı başarılar zaten yeterdi.
Mutekit Hakan Şükür futbolu bıraktıktan sonra, Tayyip Bey, onu milletvekili yaptı.
Kıyamet de, Hakan milletvekilliği görevine başladıktan kısa bir süre sonra özel bir televizyonda futbol yorumculuğuna soyununca koptu.
***
Hakan Şükür, 10 bin lirayı aşan milletvekili maaşını alıyor, ama TBMM’deki oturumlara katılmıyor, bir ayda, bir yıllık vekil maaşının karşılığına özel bir kanalda futbol yorumculuğu yapıyordu.
CHP milletvekili Muharrem İnce, Şükür’ün dört komisyon çalışmasından üçüne katılmadığını, Genel Kurul’daki 35 oturumda da salonda bulunmadığını ileri sürdü.
Onunla da kalmadı. AKP’nin ağır toplarından Bülent Arınç da, bunu onaylamadığını, Hakan’ın yerinde kendisi olsaydı, programa katılmayacağını söyledi.
Yürütmenin nüfuzlu üyesinin yanı sıra, yasamanın yine AKP’li Başkanı Çiçek de olayı pek etik bulmadığını belirtti.
Doğrusu spor sahalarında her zaman efendiliğiyle sivrilmiş, futbol kariyerinde, zaman zaman bulunduğu yerlerde hizipçilik yaptığı suçlamalarına (ne denli doğru olduğunu bilemem) muhatap olmasına karşın, nezaketini bir kez bile bozduğunu kimsenin görmediği bir müstesna sporcunun, herkesin gözü önünde futbol yorumculuğu yapmasına çok olumsuz yaklaşanlardan değilim.
Genç adam, kapalı kapılar ardında, iş takipçiliği yapmıyordu ya! Tek yaptığı, en iyi bildiği konuda, yorumlarını kamuoyuna sunmaktı.
***
Gerçi Hakan’ın spor yorumculuğu yapmasında yasal bir engel yoktu, ama muhalefet gibi kamuoyunun bir bölümü de olayı anlayışla karşılamadı, tepki koydu.
Bu tepkide belki de, aldığı hatırı sayılır paraya karşın milletvekilliği görevini aksatmasının da payı vardı.
Ama Hakan Şükür, ne Arınç’ın ne Çiçek’in, ne muhalefetin ne de kamuoyunun tepkilerine kulak astı.
O herkese cevabı yapıştırdı:
- Beyefendi’ye sordum, “Yasal mani yoksa yap” deyip izin verdi. Gerisi lafıgüzaftır.
Hakan Şükür’ün bu açıklamasını okuyunca, takdir dolu bir kahkaha patlattım ve dönüp dostlarıma dedim ki:
- Aferin Hakan’a Türkiye’deki seçilmişler-atanmışlar denklemini doğru çözmüş.
Soru dolu bakışları karşısında da, açıkladım:
- Etik, onu oraya kim getirmişse, ondan izin almasını gerektirirdi, onu oraya ne Arınç, ne Çiçek ne de başkaları getirdi. Onun getiren Tayyip Bey idi, izni ondan aldı.
Gerçekten de öyledir ve gerisi de lafıgüzaftır.
Doğrusu Hakan Şükür’ün olayı okuyuşu siyasal ferasetinin de kanıtı.
Dünkü gazetelerde, Meclis Başkanlığı’nın Hakan’ın yorumculuğuna icazet verdiğini okuyunca, güldüm.
Nasıl gülmeyeyim ki, adam izni zaten Beyefendi’den almış. “Gerisi de lafıgüzaf!”
Yorum Gönder