Cumhuriyet yazarı Utku Çakırözer, in 2 Mart 2012 yazısı :
Ermenilerin, Hocalı’da savunmasız sivillere karşı gerçekleştirdiği katliamın 20. yıldönümü nedeniyle geçen pazar günü İstanbul Taksim Meydanı’nda düzenlenen anma mitinginin Ermenileri ve Hrant Dink’in arkadaşlarını hedef alan ırkçı gösteriye dönüşmesi Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faik Bagirov’u bile rahatsız etmiş.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in de katıldığı miting sırasında, Dink’in katili Ogün Samast gibi beyaz bereler takan bir grup protestocu Agos gazetesine yürümek isterken, tören sırasında Ermeniler ve Dink’in arkadaşları aleyhinde pankart ve sloganlar kullanıldı. Bunlar arasında en büyük tepkiyi “Hepiniz Ermenisiniz, Hepiniz Piçsiniz” yazılı pankart çekti .
Büyükelçi Bagirov dünkü görüşmemizde Taksim’deki mitingten dünyaya verilen görüntüden rahatsızlığını şöyle dile getirdi:
“Hocalı’da dünyanın en ileri demokrasileri 613 kişinin katline seyirci kalmıştır. Bu katliamın 20. yılında Türkiye’nin dört bir yanında yapılan anma törenleriyle Türk halkı, Azeri kardeşleri ile dayanışma içinde olduğunu ortaya koydu. Bu bilinci gelecek nesillere aktarmak ve dünyaya birlikteliğimizi göstermek için bu törenler çok önemliydi. Ancak Taksim’deki törende açılan bazı pankartlar ile sloganları tabii ki müspet değerlendiremiyorum. Hiç iyi olmadı. Yanlış oldu. O birliktelik ve dayanışma duygusunu yanlış bir istikamete sevk etmek isteyen bazı nüveler vardı orada. Bu yeni bir şey değil aslında. Ama yine de böyle olması hiç hoş olmadı.”
Normalleşme girişimlerini bozar
Fransa parlamentosundan çıkan soykırım iddialarının reddinin cezalandırılmasını öngören kanunun Fransa Anayasa Konseyi tarafından iptal edilmesi Türkiye açısından önemli bir fırsat yaratmıştır. Türk ve Fransız kaynakları önümüzdeki bir yıl içinde benzer bir yasanın gündeme gelmesini ihtimal dahilinde görmemektedir. Nitekim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da çıkan bu fırsatı değerlendirme yönünde adım atarak Ermenistan’a çağrıda bulunmuştur. Ancak Taksim’dekilere benzer ırkçı mesajlar Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme girişimlerini kesintiye uğratma riskini beraberinde taşımaktadır.
Fransa’dan gelen iptal kararının ön planda gözüken kahramanları düşünce özgürlüğüne aykırılık teziyle Konseye başvuran Fransız parlamenterler olmakla birlikte, perde arkasında Fransız tarihçilerden hukukçulara, iki başkentteki büyükelçiler Tahsin Burcuoğlu ile Laurent Bili’den iş dünyasının önde gelen isimlerine kadar uzanan geniş bir koalisyon önemli rol oynadı. Taksim benzeri mesajların sürmesi Fransa ve diğer ülkelerde bu yönde çaba harcayan lobilerin işini kolaylaştırmaz, daha da zorlaştırır.
Şimdi sıra Türk diasporasında
İptal kararı, Ermeni lobisinin girişimlerini durdurmaya yeter mi? Tabii ki hayır. Benzer girişimler hem Fransa’da seçimlerden sonraki parlamentoda hem de diğer ülkelerde 2015 öncesinde yoğun olarak gündeme gelecektir. Buna karşı yapılması gereken o ülkelerdeki Türklerin de en az Ermeniler kadar siyasi hareket etmeye başlamasıdır. Örneğin Fransa’da yaşayan Türkler;
1. Vatandaşlık alarak seçme seçilme hakkı almalı;
2. Fransa lideri Sarkozy’nin tüm baskılarına rağmen Anayasa Konseyi’ne iptal başvurusundan geri adım atmayan Fransız parlamenterlerin kampanyalarına para ve gönüllü çalışmayla destek vermeli;
3. Ermeni lobisinin etkisi altındaki sayıları 40’ı bulmayan Fransız parlamenterin yeniden seçilmesini engellemek için de onların rakiplerinin yanında yer almalıdır.
Almanya ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yerel ve ulusal siyasette belirleyici konuma epey önce ulaşan Türk diasporası, son birkaç yıl içinde ABD’de de örgütlü hareket kabiliyetini oldukça geliştirdi.
Şimdi sıra Fransa’da… İptal kararıyla ortaya çıkan fırsat iyi değerlendirilmeli…
Yorum Gönder