Üslup Değişikliği - Mümtaz Soysal

HERKES farkında: Kıbrıs’a ilişkin AB ilişkileri konusunda Sayın Başbakan çarpıcı bir üslup değişikliği sergilemekte. Özellikle, AB’nin 2004 referandumları sonrasındaki tutumunu eleştirerek.
Yerden göğe haklı demekten başka ne söylenebilir?
Belki, az bile denebilir. Uluslarası ilişkiler, devletler hukuku, diplomasi tarihi ve hatta siyasal etik denebilecek bir alan varsa o alanın da gelmiş geçmiş en açık, en utanç verici örneklerinden biridir o tutum: Düşünün ki, Avrupa Birliği gibi ciddi bir devletler üstü kuruluş, kendi katkısıyla ortaya konan Annan Planı Kıbrıs’ın iki toplumunda ayrı ayrı oylandığında yüzde 65 çoğunlukla evet diyen tarafı kaderine terk etmiş, yüzde 75 çoğunlukla hayır diyeni de mükâfaten bağrına basıp tam üyeliğe kabul etmiştir.
Aslına bakılırsa, Ankara, tam o tarihte, Böyle davranan bir kuruluşun içinde bulunmayı istemeyiz diyerek tam üyelik başvurusunu geri çekme ve şimdi sözü edilen ilişkileri dondurma kararlarını alsaydı kimsenin bir diyeceği olamazdı.
Oysa, tam tersi yapıldı. Annan Planı, içindeki maddelerden biri gereği, imzacı beş taraftan, yani İngiltere, Yunanistan, Türkiye ile Kıbrıs’taki iki toplumdan herhangi biri kabul etmediği için sıfırlanmış ve geçersizleşmişti. Öyle olunca, Türk tarafı açısından başka yöntemlerin ufku açılmıştı. Ama, şimdi ustalık aşamasına geldiği söylenen iktidarın acemilik aşamasına rastlamasından olacak, o fiyaskoya karşın Annan Planı’ndan pek farklı olmayacağı besbelli bir çözüm uğruna yine çaba gösterilmiş ve Ankara yönetimi, Lefkoşa Türk’ünü yine sonu gelmez görüşmeler cenderesine sokmuştu.
Bu gidişle, Kaf Dağı’nın gerisindeki çözüm yeniden çıkmaz ayın son çarşambasına kalmıştır.
Ankara diplomasisi, Başbakan’ı iş işten geçtikten sonra AB’ye çatan ve bir ucu Rum toplumunu da rencide eden bir sertliğe teşvik edip kokuşmuş federasyon tezini ileri sürmek yerine, son olayların elverişli kıldığı zemini iyi kullanıp kolay kabul edilebilir yeni bir formüle kafa yormuş olsa ve onu sakin bir üslupla ortaya koyabilseydi, daha yapıcı bir iş başarmış olurdu. Uzun perhizden sonra lahana turşusunu sofraya getirmek biraz tuhaf oluyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget