2002 yılında iktidara geldikten hemen sonra çözümsüzlük çözüm değildir diyen Başbakan RTE; önceki yıllarda Kıbrıs konusunda söylediklerinden yüz seksen derece çark etti.
Medyadaki yorumlarda kimileri RTE’deki dönüşü geçmişte söylediklerini, izlediği Kıbrıs politikasını anımsatarak eleştiriyor.
Kimileri Kıbrıs sorununda uzlaşmaz tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu nihayet kavradı diyor.
Kimileri de Rumlara, Avrupa Birliği’ne sert çıkan Başbakan gerçeği gördü diye yorumluyor.
Kıbrıs sorununun geçirdiği aşamaları, 2002’den düne kadar izlediği politikaları ve yaptığı açıklamaları bilenler RTE’nin; adil, kapsamlı ve kurucu iki devlet anlayışını ilk koşul olarak öne süren, şu anda bir Kıbrıs devleti olmadığını, aksine Kıbrıs yönetimi ile kuzeyde Kıbrıs Türk Devleti olduğunu vurgulayan açıklamalarını ihtiyatla karşılıyor.
RTE’deki önemli değişikliğin ikili görüşmelerle ilgili geçici bir taktik gereği olmadığını temenni ediyorlar.
***
Yıllarca Rumlarla Türk toplumunun yaşamsal hakları için mücadele eden Denktaş’ın hastanedeki odasında, RTE’nin altı-yedi yıl sonra kendisiyle aynı noktaya geldiğini içeren açıklamalarını dinleyince herhalde ya acı acı, ya da kıs kıs gülmüştür.
RTE’nin son açıklamaları:
Örneğin, Avrupa Birliği’nden şu veya bu uydurma nedenle maddi olanaklar sağlayan kimi (hâlâ) ünlü meslektaşlarımızla, KKTC’deki kimi gazete ve gazetecilerin Avrupa Birliği’nin o sıralardaki Ankara Büyükelçisi bayan Karen Fogg ile el ele vererek Rauf Denktaş’ı, Kıbrıs görüşmelerinden ve uluslararası arenadan uzaklaştırmayı amaçlayan çabalarının canlanmasına da vesile oldu.
Rauf Denktaş’ın danışmanlığını yapan Prof. Mümtaz Soysal Hoca’nın, Kıbrıs’la ilgili açıklamalarını dinledikten sonra RTE’yi kutlamasını hayretle karşılayan kimi gazetecilere hayret etmemek de olanaksız.
Soysal Hoca, uzun zaman Cumhurbaşkanı Denktaş’ın başdanışmanlığı görevinde bulundu.
Soysal Hoca, dün de bugün de Denktaş ile birlikte adil, kapsamlı bir çözüm yapılacaksa, başta ABD, Avrupa Birliği, Atina ile Kıbrıs Rum yönetiminin iki devletten kurulu federatif Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kabul etmeleri gerektiğini savundu.
Yıllar sonra RTE, Denktaş’la Mümtaz Hoca’nın savunduğu temel görüşü benimsiyor, savunuyor.
Mümtaz Hoca nihayet hidayete eren RTE’yi neden kutlamasın, hatta alkışlamasın?
***
Rauf Denktaş Rumlarla uzlaşmanın olanaksızlığını savundu.
Bugün RTE, yeni diplomatik açılım diye aynı görüşü yineliyor.
Denktaş, aleyhine iç ve dış KKTC basınında günlerce acımasız bir kampanya yürütüldü.
RTE, bu kampanyanın motoru idi.
Aydınlık gazetesi RTE’nin Ada’da Rumların Türkleri teslim almasına şapka çıkaran “Yes be annem” sloganının mucidi “Türkiye anavatan değil, komşumuzdur” diyen MA Talat’la 24 Nisan 2004’teki Annan Planı’nın referandumundan sonra yaptığı telefon konuşmasını dün yeniden yayımladı.
Bu görüşme değerini hiçbir zaman yitirmeyecek tarihsel bir belge.
Ne yazık ki gazetecilik görevini yerine getirerek kamuoyunu aydınlatan, tarihe not düşüren bu belgeyi yayımlayan Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya, Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım tutuklandı. Yıldırım aylardır içeride!
MA Talat’a telefonda Başbakan, Denktaş’ın “artık dikkate alınmamasını” söylüyor. Tabii Denktaş’ı silmek isteyen Talat da, RTE’yi derhal onaylıyor; “Ben de öyle söylüyorum” diyor.
Denktaş’la ilgili ortak yargıları: Bitti O!
2004’lerde bitti dedikleri Rauf Denktaş’ın Avrupa’da, Amerika’da, AB’de, BM’de savunduğu iki devletli, Kıbrıslı Türklere Rumlarla eşit haklar savunan federasyon tezine RTE...
...üstelik yeni bir politik, diplomatik açılım keşfetmiş gibi bugün sarılıyor.
Dünya da siyaset de bir dönme dolap; dönüyor, dönüyor.
Yorum Gönder