Önce şunu belirtelim:
Türkiye Cumhuriyeti; bir cami cumhuriyetidir.
Çünkü; hiçbir İslam ülkesinde; hiçbir dönemde cumhuriyet dönemimizde olduğu ölçüde bol cami yapılmamıştır.
- - -
Osmanlı İmparatorluğu'nun en geniş olduğu 16. yüzyılda... Sinop'tan Antalya'ya çekilen hattın batısında... Yani nüfusun yoğun olduğu bölgelerde toplam cami sayısı sadece 3500 kadardı...
Evet evet sadece 3 bin 500.
İnanmayanlar uluslararası otorite tarihçimiz Prof. Halil İnalcık'ın Devlet-i Aliyye isimli eserine bakabilirler.
- - -
Ya şimdi?
Ülkemizdeki cami sayısı 100 bini bulmuş. Bunların çoğu sözünü ettiğim hattın batısındadır.
En az 50 bin cami...
Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı'nın 15 katı cami yaptırmış.
OSMANLI CAMİ İZNİ VERMEZDİ
Bir iddia da benden: Osmanlı Devleti'nin gücünün doruğa çıktığı Kanuni Sultan Süleyman zamanında bile önüne gelen, istediği yere istediği biçimde cami yapamazdı. Bunun için önce Şeyhülislam'a baş vuracaktın...
Orası durumu inceleyecekti. Eğer denilen yerin yakınında cami var ise... Cemaat burada ihtiyacını karşılıyor ise sana cami yaptırmıyorlardı.
İnanmayan gitsin; Ertuğrul Düzdağ'ın günümüz diline çevirdiği Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin fetvalarına baksın...
Biz; öyle cehlini ilim sanan siyasi akademisyenler gibi atmıyoruz; kaynak gösteriyoruz.
EV, AHIR DEĞİLDİR
Birileri Başbakan Erdoğan'ı kandırıyor.
O da ikide bir; 'CHP; camileri ahır yaptı!' diyor.
Bir kez 'ahır' ile 'cami'yi yan yana getirmek bile bedii değil...
Bu sevimsizliği, Anadolu sadece Timur istilasında yaşadı. 1402'de Bursa'yı ele geçiren Timur'un adamları; atlarını Ulu Cami'ye bağladılar; içeride yemek pişirip yattılar. Bu gerçek; dönemin tarihlerinde kayıtlıdır.
Ondan sonra böyle bir densizlik olmamıştır.
Amma...
93 harbinde Kafkaslar'dan ve Balkanlardan kaçanlar...
Balkan savaşları sonrasında can derdiyle İstanbul'a sığınanlar camilere yerleştirilmişlerdir...
İstiklal Savaşı başlayınca da Orta ve Batı Anadolu'da bazı camiler; depo olarak kullanılmıştır.
2. dünya Savaşı sürecinde de kullanım dışı kalan bazı mescidlerin zahire deposu yapıldığı doğrudur. Amma buralar asla ahır yapılmamıştır. Çünkü devletin ahıra koyacak bir malı da yoktur...
CAMİLERİN TOZUNU ATAN BAŞBAKAN
Cami yıkan iki devlet adamı biliyorum:
Birincisi; İslam dinini getiren ulu peygamber Muhammed Mustafa'dır...
Şaşırmayın...
İnanmayan Açsın kutsal Kuran'ı Tevbe Suresi'nin 107. ve 108. ayetlerini okusunlar. Orada kötülenen cami; Dırar Camii (mescidi) adıyla bilinmektedir ve Peygamberimiz tarafından yıktırılmıştır.
Çünkü Mescid-i Dırar'da Müslümanları birbirine düşürecek konuşmalar yapılıyor; toplumun birliği bozuluyordu. Bu yüzden yıktırıldı.
- - -
Diğer isim ise Adnan Menderes'tir...
Rahmetli Menderes; İstanbul'a yol açmak adına; hiçbir tarihi ve dini duyarlılık göstermeden 50'den fazla cami-mescid, türbe, mezar, hamam yıktırmıştır.
Saraçhane-Unkapanı arasında Çandarlı İbrahim Paşa Hamamı, Altuncuzade Tekkesi ve Süleyman Halife Mektebi, Hoca Teberrük Mescidi, Revani Mescidi; hatta yola rast gelmeyen ve bir Bayezid devri eseri olan Firuzağa Mescidi bile ortadan kaldırılır. Azepler Mescidi Fatihli yıllardan kalmadır ama hamamı ile birlikte yola katılır. Kanuni devri hatırası Tüfenkhane Mescidi üç kuruşa satılır. Saraçhane Mescidi de yıkılır atılır.
1955-57 arasında da Zeytinciler Mescidi ile Voynuk Şücaeddin Camii darma duman edilir.
Aksaray'ın biraz ilerisinde Selçuk Sultan Camii, mahallesi ve sokağı olduğu gibi yok edilir. Yeniköy'de 3. Selim'in anasının yaptırdığı Mihrişah Sultan Camii bile bu yıkımdan kurtulamaz. Valide Camii'in türbesi bile Menderes'in elinden kurtulamaz.
Başbakan Erdoğan; cami ile ahırı yan yana getiren danışmanlarına bir hazırol çekse çok iyi olacaktır.
Yorum Gönder