Kaza mı, Sabotaj mı? - Hikmet Çetinkaya


Yeni bir güne yine şehit haberiyle başladık...
Önceki gün geç saatlerde, Kocatepe sırtlarında bulunan Ataköy Mahallesi’ndeki 500. İstihkâm Ana Depo Komutanlığı Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’ndaki cephanelikte patlama olmuş, ardından da yangın çıkmıştı.
Gece yarısına doğru gelen bilgiler de yaralı askerler olduğu yolundaydı...
Böyle bir patlamada şehit askerlerin olabileceğini o an düşünmüştüm.
Yapılan ilk açıklamalarda, cephanelikte sayım yapılırken el bombalarının patladığı şeklindeydi. Daha sonra araçlarla kışlaya cephane getirildiği bilgisi verildi.
O an kafam karıştı...
Şu soruyu sordum kendi kendime:
“Korunaklı cephaneliklerde el bombası sayımı gece saat 21.00’de yapılır mıydı? Sayım yapanlar arasında 6 günlük, kısa dönem askerlik yapan erler var mıydı?”
Bu soruyu sormamın nedeni cephaneliklerde elektrik bulunmazdı.
2 astsubay, 2 uzman çavuş, 21’i erbaş olan asker, nasıl olur da karanlıkta el bombası sayımı yapardı?
Canımızı yakan bu acı olay kaza mı, yoksa sabotaj mıydı?
***
Sabah erken uyanıp televizyonu açtım...
25 şehidimiz vardı!
İçimde tarifsiz bir acı...
Kentin üzerindeki barut bulutu gitmiş, yangın söndürülmüş, kışla boşaltılmıştı.
Ağlayan analar ve babalar...
Şehit bedenleri paramparça olmuştu...
TSK’nin ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklaması:
“25 şehit, dört yaralı...”
Bakan Eroğlu’nun açıklaması içimi bir kez daha acıttı:
“Böyle kazalar Hindistan ve Pakistan’da da oluyor.”
Türkiye ne Pakistan ne de Hindistan’dı...
Bir başka konu da açıklamayı Orman ve Su İşleri Bakanı’nın yapması, Milli Savunma Bakanı’nın ortalıkta görünmemesiydi.
Bu arada emekli askerlerin konuya ilişkin değerlendirmelerini dinledim.
Bir el bombası pimi takılı olmadan, uçaktan bile atsanız patlamıyor.
Atılan taşın etkisi neyse el bombasının da pimsiz hali o...
Peki, orada ne oldu?
Elbet bilirkişi bir rapor hazırlayacak...
Bu rapor çok önemli...
Çevreye yayılmış mayınların, el bombalarının olduğu söyleniyor.
Nasıl dağıldı bombalar, mayınlar, diğer cephaneler?
Başta belirttiğim gibi cephanelikler yeraltında, hava saldırısına bile dayanıklı.
Tüm cephaneler korunaklı kutular içinde...
***
Her şey bilirkişi raporuyla elbet açığa kavuşacak...
Kimi haberlerde, kamyonlarla cephane geldiği, bunların gece yeraltında bulunan korunaklı depolara nakledilirken gerçekleştiği öne sürülüyor.
Doğru mu bilmiyorum.
Afyonkarahisar halkı sabaha dek uyumadı...
Olay yerine ise kimse yaklaştırılmadı, kışlanın çevresinde bulunan bazı mahalleler ve köyler geçici olarak boşaltıldı.
Tüm bunlar olurken İzmir’den bir başka acı haber geldi...
Kaçak göçmenleri taşıyan bir motor kayalıklara çarparak battı, onlarca insan yaşamını yitirdi.
Toplum olarak acılar denizindeyiz...
Bir sonbahar sabahında tedirgin renkler, umutlarımızı yok ederken, acılarımızı çoğaltıyor.
Artık ölümleri yadsımıyoruz...
Artık terörle iç içe yaşıyoruz...
Şehit haberleri alev alev...
Acı ve azap içinde bir sürek avına çıkanlar, bizi bize düşman edenler, çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğiyle oynuyor...
Kışlada patlayan cephanelik ve 25 şehidimiz...
Gecenin karanlığında onlara görev verenler kim?
***
Ve Afyon... İnsanlar kaygılı...
Afyon Kurtuluş Savaşımızın, büyük zaferin simgesi...
İsterseniz biraz düşünün...
El bombaları ve pimlerin bulunduğu kasalar aynı cephanelikte değil.
Bombaların pimi yok!
Nasıl patlar pimi olmayan bombalar?
Bakın emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, CNN Türk’te olayla ilgili önemli bir ayrıntıya değinirken şöyle diyor:
“O saatte sayım olmaz, 25 asker bir arada bulunmaz. Sayım denilen sandıkların taşınmasıdır. El bombaları darbeye dayanıklıdır. O nedenle patlama olmaz. Kaza ihtimali düşüktür. TSK’nin bunun arka planına bakması gerekir.”
Ben soruya yanıt verilmesini istiyorum, gizlenecek bir şey yok!
Toplum mutlaka, ama mutlaka aydınlatılmalı...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget