Ulusal Bayramları Kaldıramayınca - Orhan Birgit

Ulusal bayramlarda Anıtkabir ziyaretini put gibi dikilmeye benzeten kafa, dini bayramlarda sonsuzluğa göçmüş büyüklerinin mezarlarına gitmeyi, yerine getirilmesi zorunlu bir görev olarak algılayabiliyor.
Kalplerinde “Atatürk”e, yani Cumhuriyet Türkiye’sinin babasına ödenmesi gereken bir minnet borcu duygusu taşımayanlar; 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’dan başlattığı bağımsızlık savaşının kutsallığını kavramayanlardır.
Koymaya kalkıştıkları ulusal bayramları kutlama yasağını, Konya gibi AKP’nin ezici çoğunlukla seçim kazandığı bir kentimizde yaşayan bilgisayar programcısı Alper Ayhan adındaki yurttaşımız, idari yargıya başvurarak iptal ettirince, AKP, Mustafa Kemal’in gençliğe bıraktığı emanetin ne ölçüde güvencede olduğunun da farkına varmış olmalıdır.
Yeni kutlama biçimleri, tahminime göre şu şekilde gelişecektir:
Başbakan, Ulusal Egemenlik Bayramı’nda ilk kez uygulattığı gibi 19 Mayıs’ta da Atatürk’ün kabrine gitmeyi düşünmeyecek; bu bir süre daha kerhen yerine getirilecek, görev Milli Eğitim ve Gençlik Spor bakanlarına bırakılacaktır.
Düşük profilli yeni kutlamalarda Samsun’dan Ankara’ya atletler tarafından getirilen bayrak ile vatan toprağına da yer verilmeyeceği söylenebilir.
Bunun dışında her yıl başkent hipodromunda yapılan şenliklere gelince.
Dünkü HaberTürk gazetesinde Esra Yazdıç’ın Ankara’dan verdiği bilgiye göre, bu yıl başkentteki törenlere “Muhteşem Yüzyıl” adlı televizyon dizisinin etkisi yansıyacaktır.
“Gençler, Osmanlı’nın muharebede kullandığı Matrak adındaki ateşsiz küçük el silahı ile dövüşecek, ateş yutan adam eğlenceleri düzenlenecek”miş!
Ankara’nın çeşitli salonlarında madde bağımlığı ve uyuşturucu ile mücadele, soykırım gerçeği gibi farklı paneller, sempozyumlar, tiyatro ve konser gibi gösterilere yer verilecekmiş.
Panayır cambazlarının gösterileri ile örtüşen cambazhane tiyatroları ilgisizlikten en küçük kasabalarda bile iş bulamazken, AKP kültürü cumhuriyetin genç kuşaklarına, padişah evlatlarının sünnet merasimlerindeki müsamereleri reva görmekte.
Merakımı gidermek için sormanın tam sırasıdır:
Elindeki çıngırağı sallayarak kapıda kim duracak? Ömer Bey’lerden birisi mi? Yada tenor sesli Suat Bey mi?
***
Düzeltme: Çarşamba günkü yazımda, Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Burhan Kuzu’nun başkanlık sisteminin karşıtında olduğunu yazmıştım. Sayın Kuzu telefonla bana sitem etti ve kendisinin sistemin en eski savunucularından biri olduğunu hatırlamamı bildirdi. İletirim.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget