Yaz bir türlü gelmedi. Mayıs’ın 19’unu da geçtik. Bayramdı, seyrandı, değildi, iyiydi, kötüydü diye yazan, konuşanlarla gelip gitti. Gelecek yıl gerçek anlamıyla gelir, Mustafa Kemal’in yurdu kurtarmak için Samsun’a çıkışı gibi...
Mevsimler değişir, insanlar değişmez mi? En kolay değişen insanoğludur. Hiçbir hayvan yaşam boyu değişikliğe uğramaz. Köpek öyle, kedi öyle, keçi öyle. Ama insan!..
***
Bir bakarsın en azılı bir devrimcidir, toplumda bir büyük değişme ister, bir şeyler yapmaya kalkışır, başı derde girer, hapisler, sürgünler yaşar. Sonra nedense vazgeçer, bu kez ters bir yol tutar, dünkü görüşlerinin aksini savunmaya başlar. Tanıyamazsın, bu adam benim bildiğim, saydığım mı diye...
Burda ad vermek olasıydı ama gereksiz. Ne olacak Ahmet, Mehmet, Ali diye yazsam ne değişir?
Yazdan söz etmeye başlarken söz dönüp dolaştı. Politika mı, yok canım, durduk yerde niye başımı derde sokayım? Söz ister istemez iktidarı eleştirmeye gelir. Büyük suç sayılır, tek adam saltanatında boyundan büyük konuşmalara kalkışmak!..
***
Bak, beyaz güller de açtı. Nar ağacı hepsini bastırdı çiçeklenerek! Eskiden yoktu ama kuşlar mı getirdi? Bahçeye yepyeni bir anlam kazandırdı nar ağaçlarının yaprakları, çiçekleri... Kişiye gündelik sıkıntılarını unutturmanın yolu... Doğa, insanın en yakın dostudur, bir bakıma sevgilisi... Üzüntünün doruğunda iken bile seni alır götürür kendi ülkesine.
***
Uzandım koltuğa, elimde gazete. Koca kara başlıklar, korku verici. Kapat gitsin, unut unutabilirsen! Sen yaşlandın, bırak güncel saçmalıkları daha gençlere, kendini genç sayanlara!..
***
Arılar vız vız çiçekten çiçeğe gidip geliyor. Başımın, elimin üstünden uçup geçiyorlar... Sen onlara dokunmazsan onlar sana bir şey yapmaz. Ama elini bir kaldır, o zaman hemen koşar bir yerine batırırlar iğnelerini... Doğanın sahiplerine dokunmaya gelmez!
***
Sen, yaşlı adam güneş de tepende... Yarın da tepende olacak. Öbür gün de... Bir gün güneş gelmeyecek, sen istesen de...
Bırak gazeteyi, bak doğaya. Bugün var ama yarın!.. Belki var, belki yok.
Yorum Gönder